Türkiye, BM Mavi Marmara Raporu’nun dünya kamuoyuna sızması üzerine Mavi Marmara saldırısı ve İsrail’in Gazze ablukasını Lahey Adalet Divanı’na taşınacağını açıkladı.
BM kulislerinde raporun İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ablukayı meşru kılacağı belirtiliyor. Türkiye, Doğu Akdeniz’de uluslararası sularda İsrail’in Mavi Marmara Gemisi’ne saldırıp silahsız, masum ve barışçıl amaçla Gazze’ye giden Mavi Marmara Gemisi’ne saldırarak dokuz Türk vatandaşını şehit etmesi üzerine İsrail’in özür dilemesini, tazminat ödemesini ve Gazze'de devam eden illegal, kanunsuz, hukuksuz gaddarca uygulanan ambargonun kaldırılmasını ve şehit yakınlarına tazminat ödenmesini istemiştir.
İsrail, Türkiye’den özür dilememesi ve Gazze'ye uyguladığı ablukayı meşru görmesi üzerine Türkiye, BM nezdinde girişimde bulundu. BM Mavi Marmara Raporu’nun dünya kamuoyuna sızması üzerine Lahey Adalet Divanına söz konusu hususların taşınacağını açıkladı. Bunun için gerekli hazırlıklar yapılmakta ve girişimlerde bulunulmaktadır
Bu konuda uzmanlardan Hukuk Uzmanı Prof. Dr. Ferit Baykal şöyle der: “Türkiye’nin Lahey’e tek taraflı gitme şansı yoktur. Genel kurul ve Güvenlik Konseyi’nin karara varmasının ardından da Lahey’de dava açılabilecek. Veto hakkı bulunan ABD, İngiltere ve Fransa İsrail aleyhine karar aldırmaz.” (Milli Gazete, 8 Eylül 2011)
Demek ki, dava açılabilmesi için İsrail’in de dava açması gerekir. Uzmanlar, İsrail’in buna sıcak bakmayacağını dava açılsa ve karar Türkiye lehine bile çıksa bunun İsrail açısından bir bağlayıcılığının bulunmayacağını belirtiyor. Lehte çıkacak karar olsa olsa kamuoyu oluşturmak için Türkiye’nin işine yarayabilir demektedirler.
Uzmanlara katılmakla beraber Türkiye’nin dik duruşu takdire şayandır. Mazlumların yanında yer almak milletimizin şiarıdır, tarih boyunca hep böyle olmuştur, kıyamete kadar böyle olacaktır; çalışmanın karşılığı mutlaka görülecektir ama bugün ama yarın. En kötüsü teslimiyetçi politika takip etmektir.
Türkiye, üzerine düşeni yaptıktan sonra ABD, İngiltere ve Fransa’nın vetosu yüzünden Lahey Adalet Divanı’ndan da istediği sonucu alamazsa bile kazançlı olacaktır. Çünkü Türkiye, BM’nin ve söz konusu Divan’ın Batı’nın bir kurumu dolayısıyla zorbadan yana olduğunu kamuoyuna deklare etmiş olur. Türkiye’nin bu girişimiyle Türkiye, Ergenekon’un iç yüzünü tanıdığı gibi bu kurumların da iç yüzünü tanımış olur. Bu kurumların hak arama yeri olmayıp Batı’nın dünya hükümetini kurması için yardımcı olan kurumlar olduğunu anlamış olur.
Lahey Adalet Divanı da zihniyeti ve kuruluş amacı gereği BM gibi İsrail’in yanında yer alacağını adımız gibi biliyoruz. Ancak dava açılıp ve karar Türkiye lehine çıkacak olursa şunu unutmayın ki bu durum Türkiye’nin dünya kamuoyu nezdinde güçlü olduğu tescil edilmiş olacaktır.
AK Parti’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmaması söz konusu Parti’nin Ergenekon’dan daha güçlü olduğunun bir tescili değil mi? Aynen bu durum da böyledir.
BM kulislerinde raporun İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ablukayı meşru kılacağı belirtiliyor. Türkiye, Doğu Akdeniz’de uluslararası sularda İsrail’in Mavi Marmara Gemisi’ne saldırıp silahsız, masum ve barışçıl amaçla Gazze’ye giden Mavi Marmara Gemisi’ne saldırarak dokuz Türk vatandaşını şehit etmesi üzerine İsrail’in özür dilemesini, tazminat ödemesini ve Gazze'de devam eden illegal, kanunsuz, hukuksuz gaddarca uygulanan ambargonun kaldırılmasını ve şehit yakınlarına tazminat ödenmesini istemiştir.
İsrail, Türkiye’den özür dilememesi ve Gazze'ye uyguladığı ablukayı meşru görmesi üzerine Türkiye, BM nezdinde girişimde bulundu. BM Mavi Marmara Raporu’nun dünya kamuoyuna sızması üzerine Lahey Adalet Divanına söz konusu hususların taşınacağını açıkladı. Bunun için gerekli hazırlıklar yapılmakta ve girişimlerde bulunulmaktadır
Bu konuda uzmanlardan Hukuk Uzmanı Prof. Dr. Ferit Baykal şöyle der: “Türkiye’nin Lahey’e tek taraflı gitme şansı yoktur. Genel kurul ve Güvenlik Konseyi’nin karara varmasının ardından da Lahey’de dava açılabilecek. Veto hakkı bulunan ABD, İngiltere ve Fransa İsrail aleyhine karar aldırmaz.” (Milli Gazete, 8 Eylül 2011)
Demek ki, dava açılabilmesi için İsrail’in de dava açması gerekir. Uzmanlar, İsrail’in buna sıcak bakmayacağını dava açılsa ve karar Türkiye lehine bile çıksa bunun İsrail açısından bir bağlayıcılığının bulunmayacağını belirtiyor. Lehte çıkacak karar olsa olsa kamuoyu oluşturmak için Türkiye’nin işine yarayabilir demektedirler.
Uzmanlara katılmakla beraber Türkiye’nin dik duruşu takdire şayandır. Mazlumların yanında yer almak milletimizin şiarıdır, tarih boyunca hep böyle olmuştur, kıyamete kadar böyle olacaktır; çalışmanın karşılığı mutlaka görülecektir ama bugün ama yarın. En kötüsü teslimiyetçi politika takip etmektir.
Türkiye, üzerine düşeni yaptıktan sonra ABD, İngiltere ve Fransa’nın vetosu yüzünden Lahey Adalet Divanı’ndan da istediği sonucu alamazsa bile kazançlı olacaktır. Çünkü Türkiye, BM’nin ve söz konusu Divan’ın Batı’nın bir kurumu dolayısıyla zorbadan yana olduğunu kamuoyuna deklare etmiş olur. Türkiye’nin bu girişimiyle Türkiye, Ergenekon’un iç yüzünü tanıdığı gibi bu kurumların da iç yüzünü tanımış olur. Bu kurumların hak arama yeri olmayıp Batı’nın dünya hükümetini kurması için yardımcı olan kurumlar olduğunu anlamış olur.
Lahey Adalet Divanı da zihniyeti ve kuruluş amacı gereği BM gibi İsrail’in yanında yer alacağını adımız gibi biliyoruz. Ancak dava açılıp ve karar Türkiye lehine çıkacak olursa şunu unutmayın ki bu durum Türkiye’nin dünya kamuoyu nezdinde güçlü olduğu tescil edilmiş olacaktır.
AK Parti’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmaması söz konusu Parti’nin Ergenekon’dan daha güçlü olduğunun bir tescili değil mi? Aynen bu durum da böyledir.