Barzani’nin bütün uyarılara ve baskılara rağmen 25 Eylül’de referandum yapacağı anlaşılmıştır. Pazar günü akşamı saat 9.00 sularında referandum sonucunu değerlendirmek için klavyenin başına geçtim. Bu konuda önemli bir gelişme var mı diye internete girdim şu haberle karşılaştım: Irak hükümeti, IKBY’den tüm sınır kapılarını ve havaalanlarını Bağdat yönetimine teslim etmesini istedi. Irak hükümeti, ayrıca komşu ülkelerden, petrol ve sınır konusunda sadece Bağdat ile ilişki kurmasını istedi.
Bu başta yapılmalıydı. Komşu ülkelerin yanlış politikası, Irak’ın yanlış tutumu ve IKBY’nin kadirşinas bilmezliği işi bu noktaya getirdi. Hayırlısı bakalım. Mevla görelim neyler neylerse güzel eyler, referandum görünürde şer gibi görünmektedir ama belki sonu hayırlı olacaktır. Çünkü ayeti kerime de ifade edildiği gibi, şer bildiğiniz bir şeyde hayır olabilir, hayır bildiğiniz bir şeyde şer olabilir.
Barzani, bir yerden destek almasaydı, referanduma kalkışamazdı. İsrail, “parçala yut” politikası gereği sözde bir Kürt Devletçiğinin kurulmasını istemektedir. İsrail, Batı’nın ileri karakoludur. Bu gerçeği hiçbir zaman unutmayalım. Atacağımız adımları buna göre atalım ve çizeceğimiz yol haritasını buna göre belirleyelim.
Irak’ın bu konudaki çağrısını dikkate alalım ve Kuzey Irak’ın Bağdat’ın bir parçası olduğunu unutmayalım. Saddam sonrası Irak hükümetiyle bir bağ kuramayan Türkiye Barzani’ye yaklaştı, memur maaşını ödedi, Musul petrolünden hâsıl olan geliri Irak hükümetine değil de Kuzey Irak’a verdi, Barzanî büyüdü. IŞİD sayesiyle Kerkük de hâkim oldu.
Efendim bunlar bir projedir. Saddam’ı yıktılar, arkasında bir Şİİ hükümeti kurdurdular, Bağdat’ta, Sünniler dışlandıklarını görünce Irak hükümetine cephe aldılar ve bundan ABD, IŞİD diye bir örgüt kurdurdu. İşte bu sayede Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin kurulmasına zemin hazırladılar. IŞİD bahanesiyle Kuzey Irak Kerkük’e girdi. Güneye doğru ABD, PYD’yi yedeğine alarak ilerlemektedir Yarın Rakka düştüğü zaman PYD palazlanacak muhtemelen ona da orada Kuzey Irak’ta Barzani’ye bir devletçik kurdurmaya çalıştıkları gibi bir devletçik kurduracaklar.. Dolayısıyla komşu ülkelerin güvenliği tehlikeye girecektir. Türkiye, İran ve Suudi Arabistan zor duruma düşebilir.
Bu küçük devletçiklerin hamisi açık ve gizli olarak Batı olacaktır. Bu durumda nasıl bir politika takip edilmeli? İnsanın aklına bu soru gelmektedir.
Referandum sonucu komşu ülkeler, Bağdat ile sıkı bir ilişkiye girmeli ve muhatap olarak Bağdat’ı muhatap almalı ve IKBY yok hükmünde kabul edilmeli. Kuzey Irak ile bütün ilişkiler kesilmeli, Barzani ile görüşmeler kesilmeli, memurunun maaşı bir daha Türkiye tarafından ödenmemeli.
Batı’nın, Kuzey Irak’ı silahlandırmasını önlemek için bir dizi tedbir alınmalı. Saldırırlara misliyle cevap verilmeli. Tüm ekonomik, siyasi, askeri, ticari ilişkiler kesilmeli gerekirse komşu ülkeler ve Bağdat ile birlikte askeri seçenek üzerinde çalışılmalı.
Bölge ülkelerin parçalanmasının küçük devletçiklerin kurulmasının kimseye bir fayda sağlamayacağını sadece Batı’nın işine yarayacağı anlatılmalı, günü birlik politika yerine uzun vadeli politika, plan ve proje ortaya konmalı.
Kürtler, tarih boyunca Türklerle iç içe yaşamışlar, Lozan Anlaşması’na göre Türkler ve Kürtler Türkiye Cumhuriyeti’nin kurcusu ve hamisidir. İsmet İnönü Lozan’da Kürtlerin Müslüman olduğunu belirterek Türkiye Cumhuriyeti’nin ortağı olduğunu belirtmiştir. Irak ve Suriye Ba’s rejiminden vazgeçerek, Kürtleri’nde Araplar gibi Irak ve Suriye’de söz sahibi olma imkanı sağlanmalı. Bu da ancak ümmet bilinciyle sağlanır. Bu olmadan bütün öneri, plan ve proje ve politika günü birlik olmaktan öte geçemez.
Sayın okuyucu bu yazıyı okuduğun zaman Kuzey Irak’ta referandum yapılmış olacak, gün içerisindeki gelişmeler ve referandumun sonucu değerlendirilecektir.
Temennim şudur ki komşu ülkeler ve Bağdat sağduyu ile hareket ederek doğacak büyük tehlikenin önüne geçerler.
Referanduma götüren sebepleri Bağdat ve komşu ülkeler bir daha işlemez. Irak’ın toprak bütünlüğünün sağlanması için politikalar geliştirilir. Arapların, Kürtlerin, Türkmenlerin Irak’ta ve Suriye’de birlikte yaşama bilinci aşılanır. Böylece Batı’nın ve İsrail’in emeli suya düşer.
Sonuç olarak diyoruz ki Barzani’nin bu yönde bir politika geliştirmeyip Batı’nın ve İsrail’in emeline hizmet edecek referanduma gitmesi düşündürücüdür. Mümin bu kadar sağduyusuz olamaz.