Ders: Türkiye Cumhuriyeti..
Konu: “Yönetim Saçmalıklarından Seçme Hikayeler..”
Ders(t) zili çalar….!
Tayyip Öğretmen içeriye girer.
Bütün sıralarda, sıralanmış % 50 çocukca bir oy’ağa kalkar. Meraklıdır ülkemin profili ve panaroması, sandık’ları gibi olmayan tahta oturmuş, tahta sandık konuşur.
- Oturun..!
Oturun dedi..!
Gay ve Lezbiyen Filmleri Festivali’ne onay verildi. (27.09.2004) “Outistanbul 1. Uluslararası İstanbul Gay ve Lezbiyen Filmleri Festivali”
TCK’nın 230. maddesi: “Aralarında evlenme olmaksızın dini nikah yapanlar, 6 aya kadar hapisle cezalandırılırlar.” (2004)
Peki ya nikahsız yaşayanlar? Cezası yok, çünkü: “Zina suç olmaktan çıkarıldı.” (2004)
Türkiye’nin ilk eşcinsel oteli açıldı. (31.05.2007)
AB mevzuatına uygun Türk Gıda Kodeksi yayınlandı. “Çiğ Kırmızı Et ve Hazırlanmış Kırmızı Et Karışımları Tebliği” Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Domuz ve yaban domuzu kasaplık hayvanlar arasına alındı.
Din Kültürü kitaplarına Hz.Musa’nın, Hz. İsa’nın ve Sevgili Peygamberimizin resimleri kondu. (2004)
Din Kültürü kitaplarında mezhep sayısı 4’ten 5’e çıkarıldı. (Bakınız: Orta Öğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı 11. Sınıf, MEB Yayınları, İstanbul-2006, sayfa 65, İslam Düşüncesinde Ameli-Fıkhi Yorumlar)
Din Kültürü kitaplarına göre, mezheplere gerek yok. (2005’ten beri okutulan 8. sınıf Din Kültürü Kitapları, Dinde Anlayış Farklılıkları/Mezhepler bölümü.) Bazı kitaplarda bu görüş yumuşakça (!) ifade edilse de ilköğretim öğrencisinin kafasını karıştırmaya yetiyor.
Okullara gönderilen genelge ile Kur'an-ı Kerim’de geçen bazı kelimelerin kullanılması yasaklandı: cemaat, cihad, fetva, halife, hicret, imam, imamet, kafir, medrese, mücahid, mümin, münafık, şehadet, şehit, şeriat, şirk, tağut, tebliğ, tekke, tevhid… Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı’nı sözkonusu genelgeyi göndermekle görevlendirdi.
Sekizinci Sınıf Din Kültürü kitabının namaz tarifinde, bayanlar için “başı yarı açık” resim kullanıldı.
Aynı kitabın 91. sayfasında cemaatler için: “Bunlar tarikatlar gibi insanların din ve vicdan özgürlüğünü, ulusal birlik ve beraberliğini ortadan kaldıran gruplardır” ifadesi kullanıldı.
Bazı köylerde ilköğretim 1. sınıf öğrencilerine dağıtılan okuma-yazma öğreniyorum kitaplarında 13 ve 15. sayfalarında haç işareti bulunan, 3 çocuğun kilisede aldığı eğitimi ve kilise dualarını gösteren fotoğraflar kullanıldı. (MEB-TTKB’nin 12.07.2004 tarih / 115 sayılı onayını taşıyan AB destekli bu kitaplar, ücretsiz dağıtıldı.)
2005’te onaylanan 5. sınıf Din Kültürü kitaplarında “Kelime-i Tevhid, Lailâhe illallah’tır” deniyor. (“Muhammedur-rasûlullah” ifadesine yer verilmiyor.) (AB projelerini ve ders kitaplarındaki değişimi düşündüğümüzde “Muhammedur-rasûlullah” bölümünün yazılmaması, her şeyi anlatıyor. “Muhammedur-rasûlullah” ifadesi; Hz. Muhammed’in Allah’ın rasulü olduğunu söyleyen Müslümanları, Hz.İsa’yı rab ve oğul kabul eden Hıristiyanlardan ayırır. Bunu kaldırmak hangi düşünceden ileri gelir?)
Bütün bu olanları izledik, sustuk..!
Ve oturduk…!
Büyük bir sınıftık biz… ! küçük sınıfların altında ezildik…!
Beslenme çantalarıdır, beyinleri insanların… Fil’lerini çatan Ebrehe’lerle fiillerini çatanlar arasında bir fark yoktur. Saldırı herzaman kalbe ve KABE’yedir.
Son beyin istilasından biri’de Türkçe Ders Kitaplarında görüldü..!
“Tanrı’nın yerinde olmak ister miydiniz..!”
Kasketli Ahmet’ler, Sakallı Hüsnü’ler.. Pardon pardon..!
Topu tutan Ali’ler, Ilık süt içip zehirlenen IŞIK’lar.…
Çocukluğumun seanslarına dönerek bakmak istiyorum bugüne… ve bugünlere.
Çocukken ne olmak istiyorsun sorularına…! Hep ne bileyim ne olacağım büyümüşlüğü ile cevap vermeyi sevmişimdir.
Çocukluk kadim bir tarih, her insanın kendi coğrafyasında keşfetmekten mutlu olduğu, tuzlu yanakların ve kabuk bağlamış dizlerin, asla bulunamayacak tatların coğrafyası…
Hep bir büyümeseydik, çocuk kalsaydık özlemi vardır hepimizin içinde..!
Büyümeseydik..! Çocuk kalsaydık, çocuk olabilseydik..! Özlemini her insan içinin en derinlerinde, yaşarken çocukları ile dindirmeye ve bastırmaya çalışır.
Ey aklını başından aşıran…! Aklını başına al..!
O özlemle yad ettiğin çocukluğuna ve yetiştirmek için can siper ettiğin çocuklarına, şimdi çocuk olmayı değil “ZEUS’un (tanrının) yerinde” olmayı öğretiyorlar.
Bu tertemiz zihinleri hep bir büyük beden kalıbına sokmanın vede eksik yanlış parçalardan sağlam bir temel inşaa ediliyormuşçasına lanse etme saçmalığı da neyin nesidir.?
Bırakın çocuklar büyük kendi iklimlerinde, bırakın büyüsünler kendi çocukluklarının coğrafyasında…!
Pandora’nın kutusu gizemliydi. Ancak içindekiler insanlığın bilinçlenmemiş, bilinç altına gizlendiğinde ne olacaktı peki?
Durmadan yola devam eden yolcu..! Dur..!
Açılımlarını paketlerini, ve alda git… Bu eğitim diye sunduğun (AB) destekli kitaplarını..
Henüz bilinçlenmemiş taze dimağlara, Zeus, prometheus, pandora yerleştirip “TANRICILIK” oynatma…!
“Körebeyi oynuyoruz diye…!” bu oyunu da onlara öğretirim sanma..!
Yahu abartmayın..! Altı üstü bir, hikaye ve masal mı dedi..!
Ordan birileri..! Bakın ozaman o masal’dan sonra ne olacak…
Tanrıcılık, Kralcılık, Göklerin Hakimi, Ateş Tanrısı, Güzellik Kraliçesi, oynamaya kalkacak çocuklar.
En kısa ve gerçekçi örneğinden..! Pikachu diye atlamıştı bir çocuk hatırlarsanız..!
Ben sizin TANRINIZIM…! Şimşek çıkaracağım gözlerimden..! diyecek çocuklar..
O güzel gözleri boyamanın, o güzel zihinleri kirletmenin..
Cenneti çoraklaştırmaktan, ve cennete cehennem çiçeği ekmekten ne farkı var..!
Yavaş yavaş zehirlenmenin farkına varmayan beyinler…
Ve ardından bir karmaşa…
Çocuk sorar..? Anne babaya..!
Hz. Muhammed (s.a.v) kimdi? Nerenin Kralıydı ?
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un TANRISIYDI..?
Kanunu Sultan Süleyman, kimdi? Harem TANRISI mı ?
Yuvamızın behrinde ve bahrinde yetişen çocuklarımızın belleğine kazımaya çalıştığımız, bütün güzellikler ve ahlaki erdemli şahsiyetler, yunan mit’leri ile bir çorba olacak..!
Beyin bir çorap gibidir, iyiliğin ayağı ile kötülüğün ayağını aynı yere sokamazsınız..!
Milli değerlerimiz ifade edildi de Yunan Mitolojisi mi kaldı, kitaplara girmeyi hak eden.!
En güçlü silah inanmış bir insandır. Biyolojik silahlar mı üretmek amacınız? 4+4+4 (lambaratuvar) ortamında, bu ülkenin toprağına römörkörlerle tohumlar mı ekiyorsunuz..!
Anadolunun, halis ve temiz insan kokan toprağına..! Zehirli sarmaşık tohumları..!
Milletini bilmeyen, kültürünü, tarihini, edebiyatını ve ahlaki değerlerini, unutmuş. Başını nereye uzatacağını bilmeyen ve kendinden ve kendi geçmişinden beslenemeyen, Pragmatik, Septik, Batıcı fidanlar mı yetiştirmek istiyorsunuz.
Unutmayın…! Batı, Batıcı, batıcıdır…! Batana kadar’da bütün vatana batar..! Her noktadan, aynı azim ve kararlılıkla insanların hücrelerindeki, imanı ve inancı çalmayı hedefleyen zamane Arsen Lupenlerin, ellerini öpenlerin.. Elleri…
Dede Korkut’ları, Battal Gazi’leri, Karacaoğlan’ları hangi sandığa kilitlediniz..?
Himayenizin altında değil mi? Onlarda mı var kitapta…!
Hadi canım sende..!
Manda yuva yapmış söğüt dalına / yavrusunu sinek kapmış gördün mü demezler mi adama?
Şimdi Edirne’den bir çocuk çıksa ve size deseki..?
AB(e) ne yaptınız be.?
AB ( e) Osmanlı(cılık) mı oynasak..? Panislavizm mi oynasak? Karar veremedik dersiniz.
Hadi siz Pandora olun..!
Nasıl olsa demokrasi, Kutu kutu Pense…!