Milletimizce 11 ayın sultanı olarak kabul edilen Mübarek Ramazan ayının kutlu öncüleri olan Recep ayından sonra Şaban ayının da son günlerini tamamlanmak üzereyiz.
Rasulullah(sav) diliyle evveli rahmet, ortası bereket, sonu da cehennem azabından kurtuluş olan KURAN AYI, MUBAREK RAMAZANIN GÖLGESİ ÜZERİMİZE DÜŞTÜ ARTIK.
Yine Rasulullahın(sav)diliyle ifade edildiği üzere şeytanların zincire vurulduğu, cennet kapılarının ardına kadar açıldığı, cehennemin kapılarına kilitlerin vurulduğu kıymetli misafirimiz gelmek üzere.
Allah’ın(cc) rahmetinin sağanak sağanak üzerimize yağacağı, hata ve kusurlardan azami ölçüde sakınılacağı, sevaplarımızın ise kat be kat artırılacağı bu hayır ve bereket ayının misafirliği başlamak üzeredir.
Kavuşanlara kutlu olsun, kavuşamadan ahirete intikal edenlere ise rahmet olsun.
Güzel olan şeyler farkında olalım veya olmayalım, tüm güzelliğiyle gelip geçiyor hayatımızdan.
Mübarek Ramazan ayı da tüm güzelliği ile geliyor yine.
Ruhumuza, bedenimize, evimize, şehrimize, Memleketimize ve dünyamıza.
Kutlu misafirimiz maddi ve manevi dünyamızda ayaküstü sohbet edecek kadar kısa bir zaman süresince bizimle olacak, kendisi ile ilgilenenlerle ilgilenecek, ilgisiz kalanlarla ise ilgilenmeksizin yolculuğuna devam edip gidecek geçmiş yıllarda olduğu gibi..
Bu yüzden bu kutlu misafirden istifade etme adına azami dikkat etmemiz gerekmektedir.
Gelişiyle bizi sevinç ve mutluluğa gark ettiği gibi, kısa süren bir misafirlikten sonra gidişiyle de bizi tarifsiz hüzünlere gark edecek ve “seneye tekrar görüşmek üzere” diyerek maddi ve manevi dünyamızdan bir selamla ayrılıp gidecektir.
Ne mutlu Kuran ayı Ramazan ayının selamını alıp gelişi ile sevinenlere, ne mutlu Ramazan ayını veda selamı ile uğurlayıp hüzünlenenlere.
Ramazan ayı bizim için oruç ayı olduğu kadar hatta ondan daha önemlisi, Kuran ayıdır.
Bu ayda Kuran daha fazla okunduğu gibi, okunan ayet ve sureler daha fazla anlaşılmalı ve anlaşılanlar hayata geçirilmelidir.
Bu ayda Kuran Rasulullah’ın(sav) huzurunda imişcesine ve onun okuduğu gibi hatta bir adım daha ileri bir düşünce ile Rabbimizin(cc) huzurunda O’ndan(cc) dinliyormuşçasına okunmalıdır.
Kuranı Kerimi böyle okuyacağımız gibi tutacağımız oruçları da aynen böyle tutmalıyız.
Veya oruçlar bizi tutmalı.
Yoksa Rabbimizin(cc) istediği, Rasûlümüzün(sav) ifade edip örneklendirdiği oruç, saatleri, dakikası ve saniyesi en ince hesaplarla hesaplanmış olmasına rağmen sahurlardan iftarlara kadar geçecek süre için aç kalmaktan veya iftarlardan sahurlara kadar geçecek zamanı kıyl ü kal ile geçecek zamandan ibaret olan şekilsel bir oruç değildir.
Kur'ân'ın üzerimize farz kılındığını ifade ettiği oruç, her anı Allah(cc)ile, Rasûlullah(sav) ile Kuran ile ve infak ile dolu dolu geçecek bir oruçtur.
Ramazan ayı gelince malumdur gazete sayfaları ve tv ekranları şenleniverir(!)
Müslümanlar Ramazan ayının kutlu zamanları geldi diye sevinirlerken, gayri müslimlerden daha şedit duygular içinde olan münafık zihniyetliler yine gazete ve televizyonları işgal edecek, Müslümanların oruçlarına, iftar ve sahurlarına, teravihlerine ve hatimlerine, hatta zekâtlarına bile ağız dolusu iftiralarla saldıracaklardır.
Müslümanların hayatındaki her iyi ve güzel şeyi ifsad etmek istedikleri gibi, bu yıl da Ramazanımızın başlangıcını, tuttuğumuz oruçlarımızı, yaptığımız sahur ve iftarlarımızı ve kıldığımız teravihlerimizi de ifsad etmek isteyenler olacaktır.
Her şeye rağmen Yüce Rabbimize(cc) hamd ve senalar olsun ki, mübarek Ramazan ayının gölgesi, rahmeti, bereketi, fazileti Müslümanları kuşatmaya başladı yine.
Bizimle birlikte olduğu çok kısa bir zaman diliminde bile bizleri nefis ve beden olarak terbiye edecek ve sonra da her misafir gibi zamanı gelince aramızdan ayrılacak olan Ramazan-ı Şerifin hayırlara ve yeni kurtuluşlara vesile olması dileğiyle dua ediyoruz.
“Allahım(cc), Recep ve Şaban ayını bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazana ulaştır.” Âmin.