“İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendirme hususunda) aldanmıştır: “Sağlık ve boş zaman.” (Buhârî, Rikâk, 1)
A,B,C derken şimdi “X” kuşağını “Y” kuşağını “Z” kuşağını tartışır olduk. Hepimizin birçok ortamda kullandığı cümlelerin başında “Bu Gençlik nereye gidiyor?” oluyor. Ve sonunda uzun uzun tartışmalar devam edip gidiyor… Peki sonuç?
Evet, şu anda kuşak çatışmaları diye adlandırılan” bizim kuşak, sizin kuşak” kısır döngüleri ve herkesin kendi kuşağını ön plana çıkarması, “Ah o eski bayramlar, ah o eski günler!” tabirleri hepimizin ister istemez konuşmaları ve cümleleri arasında zikrediliyor.
Gençlerin ve günümüzün problemleri olarak gündemde olan bu zaman diliminde gençliği, günümüz zamanını elbet tartışalım, gençlerin ve günümüzün sorunlarını yakinen görelim. Ama onlar gibi empati kurmaya çalışarak en önemlisi de onları kendi kuşağımıza, kendi çağımıza göre değil onların dönemlerine göre şekillendirmeye çalışalım.
Sorunların tamamını karşı tarafa yıkıp kolay çözüm bulmak yerine çocuğu da gerçek bir birey olarak olarak nitelendirerek onu dinlemeyi, anlamayı öğrenelim. O daha çocuk bir şey anlamaz gözüyle bakıp ötelemeyi bir kenara bırakalım.
Gelin şimdi de sanal alem gerçekliğinden bahsedelim. Şu andaki “Z” kuşağı diye tabir edilen evlatlarımızın resmini çizersek, birçoğunun sosyal medya kullanıcısı olduğunu, sanal oyunlarla zamanını bu mecralarda tükettiklerini yalancı ödül ve yalancı heyecanlar peşine takıldıklarını, kendilerini olduğu gibi değil de farklı biri gibi gösterdiklerini “Nasıl olsa benim paylaştıklarımı kimse görmüyor” anlayışı ile sosyal mecrada “Har vurup harman savurduklarını” görebiliyoruz.
Peki, bu bir hastalık veya bağımlılık olabilir mi? Bu durumda olan gençlerimizi veya sonradan dokunmatik ekran görmüş birçoğumuzu (kendimizi) bu sosyal medya bağımlılığından nasıl kurtaracağız?
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ‘in bizlere söylemiş olduğu, adeta kulaklarımıza küpe yapmamız gereken “İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendirme hususunda) aldanmıştır: “Sağlık ve boş zaman.” (Buhârî, Rikâk, 1) Hadis-i Şerifini ne zaman kavrayacağız?
Zamanımızın birçoğunu “boş zaman” olarak geçirdiğimiz gereksiz futbol yorumlarının yer aldığı programlar, bizleri gözümüzün içine baka baka yalanlarla kandırdıkları lüzumsuz aşk dizilerinden, sosyal medya kıskacından, kısacası ömrümüzü yavaş yavaş tüketen ve sadece “Zaman geçiriyorum” demekten kendimizi ne zaman soyutlayacağız acaba?
Şunu unutmayalım ki kullandığımız sosyal medya, izlediğimiz televizyon, kullandığımız tablet veya bilgisayarın tutsağı biz olmayalım, aksine bu mecranın hâkimi biz olalım ki kendimize, ailemize ve topluma karşı faydamız dokunsun diyor;
Selam, dua ve muhabbetlerimi sunuyorum.