Zaman zaman Türkçe ezan gündeme gelirdi, milletimiz büyük tepki göstererek bunun tekrar gerçekleşmesini önlerlerdi. Şimdi de Kürtçe ezan konusu gündeme geldi, milletimiz aynı tepkiyi göstererek bunun gerçekleşmesini önleyeceklerine inancımız tamdır. Nitekim tepkiler çığ gibi büyümektedir. Bunun üzerine BDP kurmayları, Kürtçe ezanın okunmadığını söylemektedir.
Medyadan öğrendiğimize göre olay şöyle gerçekleşmiştir: Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde BDP tarafından organize edilen sözde sivil cuma namazında Kürtçe ezan okunmuştur. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, tepki göstererek şöyle dedi: "Ezanın herhangi bir dil ve lehçeye çevirisi asla kabul edilemez. Ezan tüm Müslümanların ortak inancını sembolize eder. Ezanın herhangi bir dile veya lehçeye çevirisinin kabul edilmesi mümkün değil, tüm İslam âlimlerinin de bu görüşte ittifak etmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında ezanın Türkçe okunmasıyla maalesef milletimiz bu acı tecrübeyi tarih içinde yaşadı ve asla kabul etmedi. Ezan, Müslümanların bağımsızlık ve özgürlük simgesidir.”
Kur’an-ı Kerim, Cuma namazı, devlet de Müslümanların bağımsızlık ve özgürlük simgesidir. Bu yüzden Türkçe, Kürtçe, İngilizce, Fransızca… Kur’an-ı Kerim olmaz. Kur’an-ı Kerim’in dillere ve lehçelere tercümesi de yapılamaz; meali ve Tefsiri yapılır. Tarih boyunca da yapılmıştır ve halen yapılmaktadır. Cuma namazı da özgürlük ve ayrılık simgesi yapılamaz; çünkü bu namaz, tevhidin özgürlük ve bağımsızlık simgesidir, bu yüzden Cuma günü ezan okunmaya başladığı andan itibaren camiden çıkıncaya kadar alışveriş yapmak, eşle dostla konuşmak haramdır.
Ulusçuluğa dayanan devlet anlayışı, tevhid dinini ve bunun unsurları olan Kur’an-ı Kerim’i, ezanı ve Cuma namazını esas gayesinden uzaklaştırıp yok etmektir. Nitekim Tanzimat Fermanı’nın özü, ulusçuluğa dayanan bir devlet anlayışı olduğu için devlet eliyle tevhid dinini ve bunun unsurlarını esas gayesinden uzaklaştırıp yok etmek için çalışılmıştır. Halifeliğin kaldırılması, Türkçe Kur’an, Türkçe ezan, Türkçe ibadet ve camilere sandalye sıra, orkestra konmak istenmesinin sebebi budur.
Ziya Gökalp bunun şöyle formüle etmiştir.
"Bir ülke ki, camiinde Türkçe ezan okunur.
Köylü anlar manasını namazdaki duanın
Bir ülke ki, mektebinde Türkçe Kuran okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın.
Şimdi BDP, ulusalcılığın gereği aynı yolu izlemektedir. Müslüman Türkler, bu ayrılıkçı zihniyeti ezanın 1950 yılından itibaren asli şekliyle okunmasının sağlayarak geride bırakmış iken BDP yeni başlıyor, muvaffak olurlarsa Müslüman Kürt kardeşlerimiz 1932 ezanın Türkçeleştirildiği tarihe dönecek demektir, tek partili sistemi ve şef dönemini tekrar yaşayacak demektir, buna aklıselim sahipleri fırsat vermeyeceğine inanıyorum.
Türkçe ezan okunması konusu, Meşrutiyet dönemindeki bazı aydınlar tarafından dile getirilmiş, 1932'de, ezan Türkçe olarak okunmuş, Kur’an’ın Türkçe tercümesi 22 Ocak 1932 tarihinde yapılmış; 30 Ocak 1932 tarihinde ise Türkçe ezan okunmuştur. 1950 Türkiye genel seçimleri sonrasında 16 Haziran 1950 yılında Türkçe ezan aynı gün İkindi ezanında Arapça ezan yasağı resmen kalkmıştır. Bursa'da bir camiinde 7 defa İkindi ezanı okunmuştur. Şanlıurfa’da Hasan Padişah Camii müezzini de kabulü dolayısıyla ağlamıştır.
Bu güzel olayın yaşandığı Şanlıurfa’da, BDP tarafından organize edilen sözde sivil cuma namazında Kürtçe ezanın okunması manidardır.
Medyadan öğrendiğimize göre olay şöyle gerçekleşmiştir: Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde BDP tarafından organize edilen sözde sivil cuma namazında Kürtçe ezan okunmuştur. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, tepki göstererek şöyle dedi: "Ezanın herhangi bir dil ve lehçeye çevirisi asla kabul edilemez. Ezan tüm Müslümanların ortak inancını sembolize eder. Ezanın herhangi bir dile veya lehçeye çevirisinin kabul edilmesi mümkün değil, tüm İslam âlimlerinin de bu görüşte ittifak etmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında ezanın Türkçe okunmasıyla maalesef milletimiz bu acı tecrübeyi tarih içinde yaşadı ve asla kabul etmedi. Ezan, Müslümanların bağımsızlık ve özgürlük simgesidir.”
Kur’an-ı Kerim, Cuma namazı, devlet de Müslümanların bağımsızlık ve özgürlük simgesidir. Bu yüzden Türkçe, Kürtçe, İngilizce, Fransızca… Kur’an-ı Kerim olmaz. Kur’an-ı Kerim’in dillere ve lehçelere tercümesi de yapılamaz; meali ve Tefsiri yapılır. Tarih boyunca da yapılmıştır ve halen yapılmaktadır. Cuma namazı da özgürlük ve ayrılık simgesi yapılamaz; çünkü bu namaz, tevhidin özgürlük ve bağımsızlık simgesidir, bu yüzden Cuma günü ezan okunmaya başladığı andan itibaren camiden çıkıncaya kadar alışveriş yapmak, eşle dostla konuşmak haramdır.
Ulusçuluğa dayanan devlet anlayışı, tevhid dinini ve bunun unsurları olan Kur’an-ı Kerim’i, ezanı ve Cuma namazını esas gayesinden uzaklaştırıp yok etmektir. Nitekim Tanzimat Fermanı’nın özü, ulusçuluğa dayanan bir devlet anlayışı olduğu için devlet eliyle tevhid dinini ve bunun unsurlarını esas gayesinden uzaklaştırıp yok etmek için çalışılmıştır. Halifeliğin kaldırılması, Türkçe Kur’an, Türkçe ezan, Türkçe ibadet ve camilere sandalye sıra, orkestra konmak istenmesinin sebebi budur.
Ziya Gökalp bunun şöyle formüle etmiştir.
"Bir ülke ki, camiinde Türkçe ezan okunur.
Köylü anlar manasını namazdaki duanın
Bir ülke ki, mektebinde Türkçe Kuran okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın.
Şimdi BDP, ulusalcılığın gereği aynı yolu izlemektedir. Müslüman Türkler, bu ayrılıkçı zihniyeti ezanın 1950 yılından itibaren asli şekliyle okunmasının sağlayarak geride bırakmış iken BDP yeni başlıyor, muvaffak olurlarsa Müslüman Kürt kardeşlerimiz 1932 ezanın Türkçeleştirildiği tarihe dönecek demektir, tek partili sistemi ve şef dönemini tekrar yaşayacak demektir, buna aklıselim sahipleri fırsat vermeyeceğine inanıyorum.
Türkçe ezan okunması konusu, Meşrutiyet dönemindeki bazı aydınlar tarafından dile getirilmiş, 1932'de, ezan Türkçe olarak okunmuş, Kur’an’ın Türkçe tercümesi 22 Ocak 1932 tarihinde yapılmış; 30 Ocak 1932 tarihinde ise Türkçe ezan okunmuştur. 1950 Türkiye genel seçimleri sonrasında 16 Haziran 1950 yılında Türkçe ezan aynı gün İkindi ezanında Arapça ezan yasağı resmen kalkmıştır. Bursa'da bir camiinde 7 defa İkindi ezanı okunmuştur. Şanlıurfa’da Hasan Padişah Camii müezzini de kabulü dolayısıyla ağlamıştır.
Bu güzel olayın yaşandığı Şanlıurfa’da, BDP tarafından organize edilen sözde sivil cuma namazında Kürtçe ezanın okunması manidardır.