Nereye gidiyoruz yazı serisi (6)
Çevrenize hiç göz atıyor, ne olup bittiğine dikkat ediyor musunuz? Ancak bu göz atışınızı sadece gözünüzün gördüklerini değil, kalp gözünüzü de açarak bakmalısınız.
Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde “Orta direk” olarak çokça bahsedilen ama AKP hükümeti döneminde hiç mi hiç ağza alınmayan şu KOBİ (Küçük ve Orta Büyüklükte ki işletmeler) in durumları nedir sizce?
Sizin oralarda bakkallar çalışabiliyorlar mı? Niçin kapandı bu fakir insanların geçim kapısı? Ya demirciler… Marangozlar… Ayakkabı imalatçıları… Diğerleri, diğerleri, diğerleri…
Her ilde Ticaret odaları var. Borsalar var. Bunların birliği TOBB var. Bunlar niçin sahip çıkmaz bu garip milletin işletmelerine?
Evet, artık bizim (!) Süper marketlerimiz var. Hiper marketlerimiz var. Gros marketlerimiz var… AVM (Alış Veriş Merkezi) lerimiz var. Sağ olsunlar (!) Büyük sermaye sahipleri geldiler hem de şehirlerin en merkezi yerlerine bu büyük işletmeleri kurdular.
Avrupa ülkelerinde de var AVM’ler… Ancak bunlar verilen ruhsatlar gereğince şehir merkezlerinin dışında kurulmuşlar ve küçük işletmeler halkla birebir temasta oldukları için kendilerini korumayı başarmışlardır.
Hepimiz alış verişlerimizi buralardan yapmaya başladık. Küçük işletmeler masraflarını karşılayamayınca birer bire kapanıyorlar ve yok oluyorlar.
Bu küçük işletmelerin bakmaya mecbur oldukları aileleri ve çocukları da her halde Allah’a emanet edildi ki ne arayan var bunları, ne de soran...
“Yapamayan çekilsin” mantığıyla hareket eden hükümetimiz, bu küçük işletmeler yerine Çok uluslu şirketleri ve Holdingleri her türlü teşviklerle ve kredilerle destekleyerek onların gelişmelerini murat etmişlerdir. Ve kaçınılmaz akıbet de ortadadır.
Peki, bu millet ne olacak? Onlar geçimlerini nasıl temin edecekler? Onların aile efradı çoluk çocukları hayatlarını nasıl devam ettirecekler?
“Efendim. Kolayı var. Onlarda bu büyük iş merkezlerinde amele olurlar, işçi olurlar…
Uşak olurlar… Gördünüz mü tarihin en asil bir milletine bilen kaftanı?
Ülkemizde kazandığı paraları, kendi ülkesine transfer edebilmek için etekleri zil çalarak bankasına koşan bir yabancı Holding sahibi…
MEVZUAT DA AĞIRLAŞTIRILDI
KOBİ’lerin ortadan kalkması için sadece büyüklere imkân tanınmakla, teşvikler verilmekle kalınmadı, mevzuat da alabildiğine ağırlaştırıldı.
Yeni çıkartılan TTK (Türk Ticaret Kanunu) na bir göz atarsanız veya birer ikişer kapana KOBİ’lerin yöneticilerine sorarsanız onlar da söyleyeceklerdir. “Öyle bir muhasebe ve işletme denetimi mevzuatı getirildi ki ülkemize, bu mevzuat karşısında yapabileceğimiz bir şey yok. Onun için işletmemizi kapatmaya mecbur kaldık” diyeceklerdir.
Her yıl noter tasdiki yaptırılan iki muhasebe defteri vardı. Defteri kebir ve yevmiye… Bu iki deftere sayfa adedince para ödeniyor, bu paranın miktarı bile bir işletmeye ağır geliyordu. Şimdi defter sayısı sekize çıkartıldı. Bu defterlere yılbaşı açılış tasdiki ve yılsonu kapanış tasdiki gibi iki ayrı noter tasdiki getirildi. Böylece bir küçük işletme, yarısı vergi olan noter ücretini yüzde 400 katladı.
Muhasebe ve işletme kontrolü için de bir mali müşavir tutma zorunluluğu getirildi. Bir muhasebecinin ücretini vermekte zorlanan işletmelere “sen iki muhasebeci parası ödeyeceksin” denilmiştir.
“Banka hesaplarınız şeffaf olacak… Onun için her işletme bir internet sitesi kuracak ve bu sitede banka kayıtlarını günü gününe göstereceksin…”
Haydi, buyurun bakalım. Bu kadar ağır şartları hangi KOBİ yerine getirecek. Kendi sahalarında piyasaya hâkim olan Holdinglerin bu şartları yerine getirmeleri çok kolaydım ama ya KOBİ’ler…
MİLLETE VERİLEN SÖZLER
Hatırlıyor musunuz? 2002 yılında AKP ilk defa hükümete gelince milletimize bir beyanname neşretmiş ve bazı sözler vermişti. Bu 12-15 maddeden ibaret beyannamenin bir maddesi, “Ağır ve zor şartlar gösteren mevzuat (kanunlar) basit ve kolay hale getirilecek…”
Söz bu şekilde iken uygulamaya yukarıda bir nebze bahsettim. Şimdi söyleyebilir misiniz bana, bu mevzuat hazretleri kolaylaştırılmış mı yoksa zorlaştırılmış mı?
Genç müteşebbisler bu ağır mevzuatın altından kalkamayacak, daha yeni kurulmuş bir ticari fidanken sararıp solacaklardır.
Bu ülkede, ülkenin gerçek sahipleri olan şehitlerin ve gazilerin torunları kuzu durumuna düşürülmüş, milletimizi bir kaşık suda boğmaya azmetmiş yabancı ve çok uluslu şirketler kurt haline getirilmişlerdir. Sonrası, güçlü olan zayıf olanı yiyecektir.
Hükümet mi? Onun kimin yanında yer aldığını hala görmeyen kaldı mı?