Kurban Bayramı yaklaşırken içinde bulunduğumuz her biri ayrı bir değer taşıyan şu mübârek günlerde “kurban” ibâdetini de yazmak istiyoruz efendim.
Bilindiği gibi; ‘kurban’, Kurban Bayramı günlerinde sırf ibâdet niyetiyle Müslim, mukîm (yolcu olmayan), hür ve zengin kimselerin kesmesi vâcip olan bir ibâdettir. (80 gr. fazlası altın veya buna denk gelen parası olan kişi dînen zengindir.)
Kurban Müslümanlar için, Hicretin II. yılında tıpkı ‘zekat’ gibi ‘Kitap’ ve ‘sünnet ile belirtilen bir ibâdettir. Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerim’de: “Her ümmet için, Allâh'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine O'nun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. Sizin Tanrınız tek bir Tanrı'dır, O'na teslim olun. Allah anıldığı zaman kalpleri titreyen, başlarına gelene sabreden, namaz kılan, kendilerine verdiğimiz rızıktan sarf eden ve Allâh'a gönül vermiş olan kimselere müjde et.” (1) Buyuruyor. Devâmında:
“İşte kurbanlık deve ve sığırları Allâh'ın size olan nişânelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Bağlı halde keserken üzerlerine Allâh'ın adını anın. Yan üstü düşüp ölünce onlardan yiyin, isteyene de istemeyene de verin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin buyruğunuza verdik. Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allâh'a ulaşacaktır. Allâh'a ulaşacak olan ancak sizin O'nun için yaptığınız gösterişten uzak amel ve ibâdettir. Size doğru yolu gösterdiğinden, Allâh'ı yüceltmeniz için onları böylece sizin buyruğunuza vermiştir. İyilik yapanlara müjde et.” (2) Diyerek Rabb’imiz bu meşru ibâdetin genel boyutlarını, nasıl ve ne şekilde, hangi hayvanların kurban edileceğini bildiriyor.
Kurban ibâdeti hem dînî hem ahlâkî bir sorumluluktur. Dînîdir çünkü, Müslümanlar üzerlerine vâcip olan bu ibâdeti sırf Rabb’in rızâsı için ve yine yalnız O’nun emrini yerine getirerek Allah Teâlâ’nın hoşnutluğunu kazanabilmek için yaparlar. Ahlâkîdir çünkü, kurban ibâdeti şahsi menfaatten azâde ihtiyaç sâhibi kimselerin derdine dermân olması adına, fakir-fukarânın yaralarının sarılması adına sosyal boyutları olan ve müminler için fedâkarlık gerektiren bir ibâdettir.
Burada şu inceliğe de dikkatlerinizi çekmek isteriz. Senenin her gününde insanların etlerinden faydalanması için pek çok hayvanlar kesiliyor, bu etleri genelde zengin ve varlıklı kişiler daha çok alıp yiyorlar. Fakat Kurban Bayramında kesilen etlerin çoğu fakir-fukara, ihtiyaç sâhiplerine gidiyor. Hep bahsettiğimiz gibi kurban ibâdeti; yardımlaşmanın, dayanışmanın, kaynaşmanın, muhabbetleşmenin sembolik bir ifâdesidir.
Kurban etlerinin muhtaçlıya dağıtılması ile icra edilen hayırlar hayâtın bereketlenmesine, gönüllerin şenlenmesine vesile olur. Yanı sıra muhtaçlara yardım etme faaliyetiyle müminlerde infak duygusunun coşmasına, kardeşinin derdiyle dertlenerek duygusal birlikteliğin yaşanmasına, fedâkarlık hislerinin artmasına sebeptir. Bunlar sene içinde zaman zaman kaybedilen ama bu özel günler vesilesiyle tekrar canlanan mânevi potansiyel enerjilerimizdir. Böylesi hayır işler, ruhları canlı ve diri tutar. Yoksa hep bencilce kendi heva ve hevesi peşinde koşanlar, kazandı gibi gözükse de aslında kaybedenlerdir.
Ayrıca bu güzel ibâdet insan nefsini cimrilikten kurtarır. Rabb’in kutsî ismini yüceltir zira kesilen kurbanlar O’nun ismiyle kurban edilir. Yine şu husûsu da belirterek yazımızı sonlandıralım. Her Müslüman ülkenin kendine has bizim özel bayramlarımızı kutlama gelenekleri olabilir ama her müminin ifâ etmesi zorunlu olan rükünlerin değiştirilmesi mümkün değildir. Meselâ; teşrik tekbirlerinin başlama ve sonlanma vakti, Bayram namazının kılınma şekli ve zâmânı gibi hususlarda asla farklılık olmaz. Eğer olursa işte o zaman tehlike başlar. Aman dikkat!
Şimdiden Kurban Bayramınızı en içten duygularla mübârek eder, âlemi İslâm’a hayırlar getirmesini temenni ederiz.
-----------
1- Hac, 34-35
2- Hac, 36-37