Zamana ve mekânlara göre ibadetlere imanımızdaki inanç ve itikat anlayışı değişmezler. Daha doğrusu benim bir kalıp şeklinde meselelere üçlü bir yaklaşım tarzım vardır. Şöyle ki: 1-Hiç değişmeyenler 2-Kısmi değişenler 3-Sürekli değişenler…
İnancın kendi (nas) varlığı ve ona imanın gereği değişmez. Uygulamadaki zamana ve mekâna göre farklılıklar; uygulama farkı (ameli farklar) kısmi değişlik gösterirler. Bir diğer madde de sürekli değişken olanlar ki; kullanılan alet-edevat ve araçlar(eşya ve araç) dır.
Buna göre kurban ibadeti (sübutu kat’i)vardır, dünyadaki bütün Müslümanlar da bu konuya aynı şekilde bakarlar ve aynı imanı taşırlar. İkinci noktaya gelince kişinin fakir ve zengin olmasına göre, Haçta uygulanışı ile kendi memleketinde oluşuna göre, fakir ülkeleri gözetme ve Müslümanlar arası dayanışmayı artırmak için bağış şeklinde olmak şekli gibi uygulamada KISMİ farklılıklar olabilir. Fakir ülkelere kurban bağışı yapıp adımıza orada kurban kestirmek gibi…Ya da bazı ülkelerde çokça deve kurban edilirken bazı ülkelerde sığır ve bazı ülkelerde de sadece küçükbaş hayvan kurban edilebiliyor. Bunlar itikada zarar vermeyen uygulamalardır. Bu kısmi farklılıklar diğer ibadetlerde de(Mesela; cihat ibadetinde olduğu gibi) yerine göre sevabının daha fazla ve derecesinin daha yüksek oluşunu etkiler. Bir de sürekli değişenler var ki; mezbahanalar, dağıtımdaki paketleme usulleri, ulaşım şekli ve saklama koşulları… Vs. bunlar değişkenlerdir.
Şimdi “Kurban Cihattır” başlığını atmamızın çok önemli ve gerçekçi bir gerekçesi var. Örneğin; Hindistan’da kurban kesmek; özellikle inek türü bir kurban kesmek tam bir cihattır. Bizim ülkemizde de bugünün şartlarında kurban kesmek tam bir yiğitlik ve cihattır. Bizimkisi tabi ki karşı çıkma, fiziki engelleme değil ama ekonomik sıkıntı, parasal zorluktur. Asgari ücret yeni 5500 TL oldu. Bir kurban hisse bedeli de yaklaşık 5000 TL bazında seyrediyor. Koyun-keçi gibi küçükbaş hayvanlarda ise 3500 TL civarında bir rakam çıkıyor. Her ne kadar içi boşaltılmış, özden uzaklaşılmış, hatta festivale dönüştürülmüş bir kurban ibadeti (etkinliği) yapılıyorsa da; her şeye rağmen insanımız büyük bir fedakârlık sergileyip ekonomik zorluk nedeniyle de olsa sanki bir cihat modeline uygun bu işi yapıyorlar, kurban kesiyorlar. Yani bu seneki keseceğimiz kurbanların geçmiş yıllara göre önemi ve fazileti daha da artmıştır. Çünkü çokken vermek, kesmek değil; yokken vermek ve kurban kesmek yiğitliktir.
Cihat deyince vatanımızın-milletimizin saadet ve selameti için çalışıp-çabalamayı kastediyoruz. Kurban (vacip kurban) yılda bir kez; kendimiz/ailemiz, eşimiz-dostumuz ve fakirler et yesin diye(üçe bölünerek) Allah’ın emri peygamberimizin sünneti olarak uygulanılır. Derisi ve para edecek kısmı da fakire ve cihat eden kuruluşlara verilir. Bunun için bugün memleketimizin saadet ve selameti için çalışan AGD’ye:
1.Kurban derilerimizi vermeliyiz
2.Başkalarından da alıp onlara ulaştırmalıyız
3.Atımızla arabamızla yardım edip koşturmalıyız,
ki kurbanımız tam bir cihat olsun. Kurban ibadetimizin içi doldurulmuş olsun. Genel anlamda her yere hayır yapılır ve olur. Camilerimize, Kur’an kurslarımıza hepsine yardım yapılır ve sevaptır. Ama tümden bir ülkenin kurtuluşu için, fitnenin önüne geçilmesi ve zulmün durdurulması için mutlaka cihada öncelik vermeliyiz. Cihadı terk eden bir topluluk; önce imanını, amelini, haysiyetini, kendini, insanını, neslini daha sonra da tüm kurum, kuruluşlarını, camilerini ve kısaca ülkesini kaybederler. Ellerinde duruyor zannederler ama onlar artık onların değildir, farkına varamazlar. Zaten fark ettikleri gün kıyamet kopmuş demektir.
“Ve cahiduu fillahi hakka cihadihi … : Allah yolunda, hakkıyla(gerektiği gibi) cihat edin!”
Allah hepimizi hakkıyla cihadı idrak edip, bihakkın cihat eden kullarından eylesin. Rabbim, kurbanlarını cihat eyleyenlerden kılsın.