Kurban

Sadık Küçükhemek

Kurban Arapça bir kelime olup dini terminolojide Allah’a yakınlaşmak, O’na yakın olmak ve O’nun rızasını kazanmak maksadıyla yani ibadet (kurbet) niyetiyle belli vakitte belirli cinsten hayvanları kesmeye denir.
İslâmi literatürde ibadet gayesiyle kesilen hayvana udhiyye (dahiyye) eti için kesilen hayvana zebîha denilir. Udhiyye adlandırması, hayvanın kurban bayramında kuşluk vakti (duhâ) kesilmekte oluşuyla açıklanır. İbadet anlamında nesike, nüsük ve mensek de özelde kurbanı ifade eder. Hac ve umrede kesilen kurbanlar ise genel olarak “sevkedilip götürülen, sunulan şey” manasında hedy veya kesilen hayvanın büyük baş ya da küçükbaş oluşuna göre bedene ve dem şeklinde özel isimler almıştır.
İslâm öncesi dinlerde kurban vardı. Tapınılan tabiatüstü varlık veya varlıklara yakınlaşma, şükran duygularını ifade etme, bir şey isteme ya da günahlara kefaret olması gibi niyetlerle sunulan varlık ve nesnelerdir. Mesela günümüz ilkel kabilelerinde tanrıların yardımlarını sağlamak, gazaplarından korunmak veya günahlardan kurtulmak için tavuk kurbanı yaygındır; ayrıca sığır ve köpek de kurban edilmekte, yiyecek ve içecek maddeleri sunulmaktadır. (1)
Zekeriya Beyaz gibi sözde ilim adamlarının zaman zaman tavuk, horoz, hindi gibi hayvanların da kurban edilmesi caizdir, demeleri buna dayanmaktadır.
İslâm’da Kurban. Kur’an-ı Kerim, Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettiklerinden bahseder. (Mâide:27) ve ilahi dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğu bildirilir. (Hac:34) Kur’an’da hac ibadeti esnasında kesilecek kurbanlarla ilgili bazı hükümler yer alsa da (Bakara:96; Mâide: 2, 95,97…) dolaylı bir işaret hariç (Kevser:2) hac dışındaki kurban ibadetine temas edilmez. İbadetler konusunda takip edilen teşrî’ siyasetine uygun olarak gerek hac ve umre yapanların gerekse diğer şahısların kurban kesme yükümlülüğü ve diğer kurban türleri hakkındaki hükümler Hz. Peygamber’in söz ve uygulamasıyla belirlenmiştir. Resul-i Ekrem’in hicretin 2. yılında (624) itibaren kurban bayramlarında kurban kesmeye başlaması, hac ve umre esnasındaki uygulaması ve kurbanla ilgili çeşitli açıklamalarından oluşan zengin hadis rivayeti bu alandaki dini geleneğin, fıkhî yorum ve değerlendirmelerin ana zeminini teşkil etmiştir. (2)
Kurbanın mahiyeti ve Anlamı. Malî bir ibadet olan kurbanın iki boyutu vardır: Biri maddi, diğeri manevidir. Maddi boyutu, ticaretin hareketlenmesine katkı sağlar dolayısıyla toplumun ekonomik yönden kalkınmasına; zengin ve fakirin arasında ülfetin sağlanmasıyla sosyal barışa katkıda bulunur. Manevi boyutu ise, kurbanlık hayvan, ibadet yani Allah’a kurbiyet maksadıyla kesildiği için deruni bir yönü vardır ki kulun Allah’a şükrünü ve yakınlığını ifade eder. Kurban ibadetinin rüknünden olan kan akıtma olayı da sadece bir ameliyeden ibaret olmayıp kulluk bilincinin bir tezahürüdür ve Allah’a teslimiyetin bir ifadesidir. Allah’a kurbanın ne eti ve ne de kanı ulaşır, kesenin niyeti, ihlâsı ve takvası ulaşır. (3)Hz. İbrahim ile oğlu İsmail arasında geçen kurban olayı Allah’a her ikisinin de tam bir teslimiyetin tezahürüdür ve kulluk bilincinin doruk noktasıdır. (4)
 Hz. Musa’nın, İsrail Oğulları’nın Tûri Sina’da Hz. Musa’nın gıyabında altından buzağı yapıp ona tapmasından sonra bir buzağının kesilmesini istemesi de Allah’a tam bir teslimiyetin tezahürüdür ve kulluk bilincinin doruk noktasıdır. Ayrıca buzağı gibi varlıkları ilahlaştırmanın anlamsızlığının ortaya konması bilincinin ve şuurunun bir ameliyesidir.
 Kurbanda asıl olan Allah rızası için kan akıtmaktır. Dolayısıyla kurban yerine başka bir ibadetin ikame edilmesi, mesela kurbanın parasının dağıtılması, fakirlere gıda yardımı yapılması, namaz kılınıp oruç tutulması caiz değildir.
Kurbanın Dini Hükmü. Kurbanın meşruiyetinde Müslümanların ittifakı bulunmakla birlikte dini hükmü fakihler arasında tartışmalıdır. Dinen aranan şartları taşıyan kimsenin kurban kesmesi Hanefi mezhebinde, İmam-ı Malik’ten bir rivayete göre vacip, Ca’feriyye ve Zeydiyye’de dâhil fakihlerin çoğunluğuna göre ise müekked sünnettir. Hanefiler, Kur'an’da Hz. Peygamber’e hitaben, “Rabbin için namaz kıl, kurban kes” (Kevser:2) buyrulmasının ümmeti de kapsadığı ve gereklilik bildirdiği görüşündedir. Ayrıca Resul-i Ekrem’in birçok hadisinde hali vakti yerinde olanların kurban kesmesi emredilmiş veya tavsiye edilmiş, hatta “Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimiz yaklaşmasın.” (Müsned,11.321; İbni Mâce, Edâhi”, 2…) “Ey insanlar, her sene her ev halkına kurban kesmek vaciptir. (İbni Mâce, Edâhi”, 29) gibi ifadelerle bu gereklilik önemle vurgulanmıştır. Öte yandan Hz. Peygamber kurban kesmeyi hiç terk etmemiştir. Bu ve benzeri delillerden hareket eden fakihler, gerekli şartları taşıyanların kurban bayramında kurban kesmesini vacip görürler. Sünnet olduğunu ileri sürenler ise Kur’an’da bu konuda açık bir emrin bulunmayışından, Resul-i Ekrem’in devamlı yapmış olmasının kurbanın sünnet olmasıyla da açıklanabileceği noktasından, ayrıca bu yöndeki sahabe uygulamasından hareket ederler. (5)
Yükümlülük Şartları. Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü olabilmesi için Müslüman, akıl baliğ, mukim ve zengin olması gerekir. Kurban nisabında zekâtta olduğu gibi zenginliğin bir yıl devam etme şartı aranmamaktadır; bayrama erişen kişinin o günlerde zengin olması kâfidir. Dinen yolcu hükmünde olan kimse kurban kesmekle yükümlü değildir. Ancak yolcu hükmünde bulunan kimsenin tek başına veya mukimlerle birlikte kurban kesmesinde bir sakınca yoktur. Diğer mezheplere göre kurban kesmek sünnet olduğu içinyolcu ile mukim arasında bir farklılık yoktur.
Kurban, kusursuz olmalıdır. Kuyruğunun tamamı veya bir gözü kör olmamalı, yerinden kalkıp yürüyemeyecek durumda olmamalıdır. Kurban edilecek hayvan koyun ise bir yaşını doldurmuş olmalı, kuzu ise altı ayını doldurmuş olmalı ve anası görümünde olmalı, sığır ise iki yaşını doldurmuş olmalı, deve ise beş yaşını doldurmuş olmalıdır. Koyun veya keçi bir kişi tarafından kurban edilir. Sığır ve deve ise en fazla yedi kişi tarafından kurban edilir; iştirak edenlerin hepsi ibadet niyetiyle kurbana girmeli, biri etlik niyetiyle girerse caiz olmaz. Kurbanlık hayvanın, kesim öncesinde sütünden ve yününden yaralanmak caiz olmayıp yararlanılmışsa bedelinin sadaka olarak verilmesi gerekir. Kurbanlık hayvanın, derisi, eti ve kemikleri satılamaz, satılmış ise bedeli tasadduk edilir. Kesim ücreti kurbanın etinden veya dersi karşılığında ödenemez, ödenmiş ise bedeli sadaka olarak verilmesi gerekir. Kurbanın derisi evde demirbaş eşya olarak post için evde bırakılabilir. Kurbanlık koyun ve keçinin yünü kesimden sonra kırkılıp evde ihtiyaç için kullanılabilir, fakat satılıp parya çevrilmemeli, aksi halde tasadduk edilmelidir.
Kurbanlık Hayvanın Kesimi ve Diğer İşlemler. Hayvan kesim yerine incitilmeden götürülür. Kesilecek zaman kıbleye karşı sol tarafı üzerine yatırılır. Elinden geldiği takdirde her mükellefin kurbanını kendisinin kesmesi menduptur, değilse bir başkasına vekâlet verip kestirir. Kurban sahibinin kesim esnasında orada hazır bulunması müstehaptır. Bıçak keskin olmalı ve hayvana gösterilmemeli ve hayvanı keserken “Bismillah Allahüekber” der. Sehven besmele çekmezse o hayvanın eti yenir, bilerek besmele çekmezse o hayvanın eti yenmez. Kurbanı vekilinin kesmesi halinde kurban sahibi de besmeleye iştirak eder.
Kurbanın eti üçe ayrılmalıdır. Birisi, fakirlere verilir, diğeri eş, dost ve komşularla yenir, öbürü evde bırakılır. Ailenin durumu zayıfsa biraz vermek suretiyle evinde bırakmasının bir mahzuru yoktur.
Bütün kardeşlerimin Kurban Bayramı'nı tebrik eder, hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan dilerim.
--------------
Kaynaklar
1. Ahmed Güç,TDV İslam Ansiklopedisi, Kurban Md.
2. Ali Bardakoğlu, TDV İslam Ansiklopedisi, Kurban Md.
3. Hac:37
4. Saffât:102–107
5. Ali Bardakoğlu, TDV İslam Ansiklopedisi, Kurban Md.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.