Kur’ancılık mezhebi mensuplarına bakıldığında ta en baştan beridir hemen hepsine görüşüne göre İslam dininde mucize diye bir kavram yoktur ve bu anlamda Cenabı Allah(cc) Hz. Muhammede(sav) Kur’andan başka da bir mucize vermemiştir.
1400 yıldır Rasulullahın(sav) sahih sünneti ve hadisleri ile ifade edilmiş olan mucizelerin hepsi Kur’ancılık mezhebi mensuplarına göre Rasûlullaha(sav) atılan iftira ve yalanlardan ibarettir.
Müslümanlarca Rasûlullaha ait mucizelerdir diye gösterilen ve Kur’anda söz konusu edilen ayetlerdeki hususlar ise, Kur’ancılık mezhebi mensuplarınca olmuş bitmiş olaylar olarak değil de kıyamette vuku bulacak olan mucizeler olarak vasıflandırılır ve açıklanmaya çalışılır.
Ama gelin görün ki kendisi ve korunması mucize olan bir kitabı yine de farklı argümanlarla koruma ihtiyacına ve telaşına düşerler.
Bunlardan en garip olanı ise Rasûlullaha(sav) verilen yegâne mucize olarak ifade ettikleri Kuran-ı Kerimi sayılardan oluşan bir garip mucize(!) ile korunduğunu iddia etmeleridir.
Bu öyle garip bir mucizedir ki, kendisi mucize olan kitabın tamamını kapsayamayan ve dolayısıyla da tamamını koruyamayan mucizedir.
Bu mucize iddiası başka bir açıdan da fevkalade acziyet içerdiği için ayrıca gariptir.
Her şeyi ile açık ve açıklayıcı olarak vasıflandırılan ve açıklamak için Rasulullah(sav) de dâhil hiç bir insan sözüne ihtiyaç olmadığı iddia edilen mucize kitabın sayılarla ilgili olan mucizesini açıklamak için sayfalar dolusu açıklamalar yazmak, hatta kitaplar yazmak gerekmiştir.
Kuran-ı Kerimi güya bir sayı ile korumak acizliğine kapılmış olanların en büyük yanlışlarından birisi de baştan sona hatalı anlamlarla dolu meallerini sanki Kur’anmış gibi telakki etmeleridir.
Bu düşünce esasında Türkiyeli Müslümanların mealler konusunda yapmış oldukları 2 genel hatadan biridir diyebiliriz
Mealcilik konusunda yapılan 2 büyük hata şudur:
-Son yıllarda artan bir sayıda destursuzca hazırlanmış meallerin piyasaya sürülmesine engel olmamak ve,
- Mealleri Kur’an zannetmektir.
Hâlbuki hiç bir meal Kur’anın kendisi değildir ve hiç bir meal Kur’anın ifade ettiği manaların bütününü kapsamaz.
Bu sebeple de Kur’andaki herhangi bir ayete bir mealde başka diğer bir mealde ise daha başka veya farklı mana verildiğini görenlerin şüpheye düşmeleri kaçınılmazdır.
Hâlbuki Kur'an-ı Kerimde en küçük şüphe yoktur ve Kur’an hiçbir matematiksel sayı sistemine ihtiyaç duymayan eşsiz ve müthiş bir sistematiği olan iç bütünlüğü ile geçmişe hitap ettiği gibi bu asra da, bundan sonra kıyamete kadar gelecek tüm asırlara da hitap etmektedir.
Kuran-ı Kerim üzerinde ameliyat denebilecek vasıfta işlemler yapmayı gerektiren bu matematiksel mucizeye(!) inanmayanların Müslüman olamayacakları da iddia edildiği göz önüne alınırsa, 1974 yılından önce bu mucizeye(!) şahit olmadan ölen müslümanlara ayrıca iftira da edilmiş olmaktadır.
Son derece şaibeli ve matematiksel olarak çok fazla miktarda hata barındıran bu sistemle kendisi mucize olan korunmuş kitapta ameliyatlar yapılmakta surelerden ayetler kesip atılmakta ve ayetlerin yazımı bile değiştirilmektedir.
Matematiksel ve rasyonel bilgi sonucu bulunduğu iddia edilen bu sistem Kur’anın tamamını kapsamadığı gibi, Fatiha suresi ayetleri başta olmak üzere tek satırlık bir ayetin bile bu sistem ile nasıl korunduğu bir türlü ispat edilememektedir.
Mucizelerin karşı fikirde olanları aciz bırakma anlamına geldiği düşünüldüğünde, korunmuş kitabı bir takım matematiksel formüllerle korunduğu iddia eden ve aslında Rasûlullaha(sav) mucize verilmesini mantığa ve akla aykırı bulanların mucizeleri ellerinde patlamış görünmektedir.
Her fırsatta Kur’an ifadesiyle Allah’ın(cc) sünnetinde değişiklik olmayacağını iddia edenlerin, Allah(cc) tarafından geçmiş peygamberlere mucizeler verilmesi sünnetinin neden son peygamber Hz. Muhammed(sav) için geçerli olmadığını izah etmeleri de esasen hiç mümkün değildir.
Allah’ın(cc) adıyla ve sıradan bir sayı ile aldatılanlardan olmayın.