İslam Dininin hayata hâkim kıldığı ilahi hükümlerin uygulanmasıyla toplumlarda oluşan ahlak ve faziletin kaynağı hadisleri tümden red edip veya sadece işlerine gelmeyenleri görmezden gelip, yeterli bilgileri ve tecrübeleri olmadığı için aralarındaki ilişkiyi anlayamadıkları için hadisleri Kur’ana ve akla zıt gören cahiller topluluğudur Kurancılık dini mensupları.
Fikir ataları olan Haricilerden beri tarih boyunca Kur’anı Kerim ayetleri arasında bir biri ile bağdaşmayanlar olduğunu iddia eden cahil cühela takımı gibi, Rasulullahın(sav) sahih hadisleri arasında da bir biri ile bağdaşmayanlar olduğunu ileri sürenler olmuştur.
Kur’an ayetlerini kafalarına göre yorumlayanlar ile işlerine gelmeyen bazı hadisleri de hevalarına göre yorumlayanlar hep var olagelmiştir.
Bilerek veya bilmeyerek hatta kasdi olarak ayetler arasında tenakuz olduğunu iddia edenler ile tüm Kur’an ayetlerini bir bütün olarak göremedikleri gibi Rasulullahın(sav) hadislerini de bir bütün olarak göremedikleri için aralarında tenakuz olduğunu iddia edenler, Kur'an'a, Müslümanlara ve İslam Dinine en büyük düşmanlığı etmektedirler.
Tarih boyunca İslama ve Müslümanlara yaptıkları saldırılar ve verdikleri zararlara bakınca bunların şeytanlar kadar şeytanlaşmış insanlar tarafından da aldatıldıklarını ve Kur’an ayetleri doğrultusunda bakıldığında ebedi azabı gerektiren sözleri söyleyenler ve davranışları yapanlarla birlikte karanlık bir çukura doğru düşürüldüklerini görmek mümkündür.
Bu güruh kabul etse de etmese de, Kur’anı Kerimi inceleyen tefsir ilmi gibi Rasulullahın(sav) hadislerini inceleyen Hadis İlmi de özel bilgileri gerektiren bir bilim dalıdır.
Tıpkı Kur’an ayetlerine olduğu gibi ayetlerin açıklaması olarak bu güne ulaşan hadislere de derinlemesine ve bütünlük içinde bakmak gerekmektedir.
Cenabı Allah’ın(cc) insanlara dünyada yaptıkları en küçük bir amelin karşılığında ecir veya azap vereceğini açıklamış olmasına rağmen, dini ilimler konusunda ehil olmayanların Kur’an ayetleri ile Hz. Peygamberin(sav) sahih hadisleri hakkında ileri geri söz söyleyip hüküm vermeleri ne kadar gariptir.
Bu dünyada yüzünü ak etmeye gayret sarf ettiğini zan edenlerin, peşine düştükleri saptırıcılar nedeniyle kıyamet gününde yüzlerinin kara çıkması ne kadar acıdır.
Kendilerine Kur’ancılık dini dediğimiz düşünce sahiplerinin bu yanılmalarının temel sebebi kendi ifadelerine göre vahye ve Rasûlullaha(sav) karşı aklı öncelemeleridir.
Hâlbuki dinde ilmin kaynağı akıldan önce nakildir.
Vahye karşı çıkan akıl, mücerret bilgi başta olmak üzere, her tür varlık bilgisinin kaynağını kendisi olarak görür ve kendi varlığını her şeyin üstünde tutar.
Tıpkı iblisin ateşin çamurdan üstün olduğunu kendisine emredilen vahiy doğrultusunda değil de kendi aklına göre iddia ederek isyan etmesi gibi.
Çünkü şeytanın sapmasında temel sebep vahiyden kendini istiğna görerek akletmek şeklinde tezahür eden tepeden bakmak ve kendini yeterli görmesidir.
Kurancılık sapkınlığının bir diğer sebebi de Allah’ın(cc) Peygamberleri(as) arasında ayrım yapmamak adına Resullere(as) özellikle de Hz. Peygamber(sav) efendimize olan hasettir.
Rasulullahın(sav) Kur’anı Kerimde ifade edilen bazı fazilet ve özelliklerinin diğer Peygamberlerde(as) bulunmamasından hoşlanmamaları nedeniyle bu fazilet ve iyilikleri yok sayan bu hasetçi topluluk böylelikle Cenabı Allah'ın(cc) taksimine rıza göstermeyen kişiler konumuna düşmektedirler.
Rasulullahın(sav) temiz ve pak sünneti ile sahih hadislerini red etmek suretiyle müfteri durumuna düşen bu fasık lar topluluğu, ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem’in(as) anne babasız, Hz. Yahya(as)ın da çocuktan kesilmiş yaşlı bir anne babadan, iffeti ile övülmüş olan Hz. Meryem'in(ra) çocuğu olan Hz. İsa’nın(as) da haşa Hz. Zekeriya’dan(as) olduğunu iddia edecek kadar sapmışlardır.
Bu ne iftira ve ahlaksızlık, bu nasıl bir çürümüşlük diyeceklere şunu hatırlatmak gerek:
İslam tarihinde içindeki çürüklüğü gizleyerek milletin önüne düşmüş olan nice münafıklar ve zalimler var.
Tıpkı şimdi tv ekranlarından ve gazete köşelerinden zehrini bal şerbeti diye sunanlar gibi.