Ramazan Ayının ne olduğunu Müslümanlara sorduğunuzda genelde alacağınız cevap Ramazanın Oruç ayı olduğudur.
Az miktardaki Müslüman grubu Ramazan ayının aynı zamanda Zekât mükellefiyetinin yerine getirildiği ay olduğunu söyler size.
Çok az miktardaki Müslüman grubu ise size Ramazan Ayının öncelikle Kuran ayı olduğunu ve Oruç ibadeti ile Zekât ibadetinin Kuran ile öğrenileceğini ifade eder.
Sorulara çoğunlukla Oruç olarak alınan cevabın nedeni yaklaşık iki yüz yıldır Kuran dan uzaklaştırılmamızdır diyebiliriz.
Gerçi Ramazan Kuran ayıdır diyenleri de ikiye hatta üç kısma ayırmak gerekir.
Birinci grup Hidayet rehberimiz ve hüküm kitabımız olan Kuranı Kerim ile alakasını hiç kesmemiş olan Hz. Peygamberimizden(sav) beridir süregelen Sahih Sünneti takip ederek hükümleri hayatına uygulayan halis muhlis Müslümanlar grubudur.
İkinci gruba Kuranı Kerimi Cenabı Allah’ın(cc) doğru yolu göstermek amacıyla ve Hz. Peygamberimiz aracılığıyla insanlara Hayat kitabı olarak gönderdiğini bilmekle beraber hayatın kargaşası içinde ve karşılaştığı yasaklayıcıların baskısı altında kitabı sadece okumakla yetinen zamane Müslümanları denilebilir.
Üçüncü grup ise saptırıcıların ağına düşürülmüş olan ve Kuranı Kerimi Onun ilk inananı, ilk okuyucusu, ilk öğretmeni, hükümlerini hayata ilk uygulayıcısı olan Hz. Peygamberimizi(sav) tabir caiz ise Cenabı Allah’tan (cc) gelen emaneti kargo elamanı gibi teslim edip sonra arkasını dönüp giden bir aracı olarak gören zihniyette olanlar olarak tarif edilebilir.
Ramazan Ayı bu üç grup için de Kuran ayı olmasına rağmen düşünceleri ve uygulamaları birbirinden oldukça farklı olmaktadır.
Halis muhlis Müslümanlar olarak tanımlanan grup Ramazan Ayı için üç ayların başlamasından bile önce hasret çeken ve kavuşmak için can atan bir grup olduğu için Ramazan Ayı geldi diye hal ve davranışlarında öyle çok bir değişiklik göstermez.
Elbette Ramazanı Şerife kavuşmanın sevinci ve coşkusunu dolu dolu yaşarlar.
Ancak hayatlarını Kuran hükümlerini en doğru şekilde anlayıp uygulayan Hz. Peygamberimizin(sav) Sahih Sünneti doğrultusunda senenin her ayını Ramazan Ayı, senenin her gününü Ramazan günleri gibi yaşadığı için hayatında çok bir değişiklik olmaz.
Her günü mübarek gün ve her geceyi mübarek bir gece olarak değerlendirerek hayatını idame ettirdiği için de Ramazan gün ve gecelerini maddi ve manevî yönden çok bereketli çok daha feyizli olarak değerlendirir ve diğerlerinden çok daha fazla istifade etmiş olurlar.
Bu gruptaki Müslümanlar Ahzab Suresi 35. Ayette şöyle tanımlanırlar:
Doğrusu Müslüman erkeklerle, Müslüman kadınlar; Mümin erkeklerle, Mümin kadınlar; taata devam eden erkeklerle, taata devam eden kadınlar; sadık erkeklerle, sadık kadınlar; sabreden erkeklerle, sabreden kadınlar; huşu içinde olan erkeklerle, huşu içinde olan kadınlar; sadaka veren erkeklerle, sadaka veren kadınlar; oruç tutan erkeklerle, oruç tutan kadınlar; iffetlerini koruyan erkeklerle, iffetlerini koruyan kadınlar; Allah´ı(cc) çokça zikreden erkeklerle, çokça zikreden kadınlar; işte onlar için, Allah(cc); mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.
İkinci grupta ifade edilen Müslümanlar esasında birinci gruptaki Müslümanlara özenmekte, onlar gibi gündüz Saim, gece Kaim olmak istemekte ancak bir türlü hem kendilerine hem de çevresine b konuda verdiği sözlerin gereğini yerine getirememekle beraber Ramazan ayının gelişin 3aylardan itibaren coşkulu bir şekilde beklemektedir.
Ramazanın gündüzlerini oruçla gecelerini ise teravih ve bazen da teheccüd namazları ile ihya eden bu grup umulur ki eninde sonunda birinci grup gibi olacaktır.
Üçüncü grup ise kendilerinden başka kimsenin Kuranı ve dolayısıyla da İslam Dinini gereği gibi anlayamadığını bu sebeple de Nebi ve Resul diye 2 ye ayırdıkları Hz. Muhammed(sav) peygamberin konumunun da anlaşılamadığını iddia eden sapkın ve saptırıcı tayfadır.
Hz. Rasulullah’a(sav), ilahi emir ve yasaklarla ilgili olarak Kur'an dışı vahiy geldiğini işaret eden ayetler kendilerine okunduğu halde, ilahi takdir olarak var olan gerçeklerin Kur'an dışı vahyin olduğunu gizleyerek Müslümanları sahih Sünnetten uzaklaştıran ve aklı önceleyen hatta kutsayan hümanist güruhtur.
Aslında Bakara Suresi 87. Ayet üzerinde biraz olsun aklıselim ile düşüne bilseler Hz. Peygamberin(sav) Kurana göre vasfının ve görevinin ne olduğunu anlaya bilecekler.
Ama göz açık, gönül kapalı olunca olmuyor işte.
FARKINDA MISINIZ?
Diyanet bile Teravih Namazı vaktine denk gelen Ramazan eğlenceleri, Feshane Şenlikleri gibi modernist Müslümanların eğlencelerine katılmamaya ve benzerleri ile kendimizi kandırmaktan sakınmaya dikkat çekmeye başlamış ise İslam ve İbadet anlayışımızı gözden geçirme vakti çoktan gelmiştir.