İzmir'de hükümete yakın bir gazetenin kupürüyle başlatılan kupür operasyonunda gözaltına alınan 32 polisin yargılanmasına devam edildi. Duruşmanın 5. gününün sonunda 9. Ağır Ceza Mahkemesi ara kararını açıkladı. Mahkeme, sanıkların yargılamasına konu olan evrakların asıllarının getirtilmesine karar verdi. Cumhuriyet savcısı da mütalaasında, sanıklara atfedilen 'örgüt' suçlamasına değinmeyerek, sanık ve müdafilerin 'görevsizlik' kararı verilmesi yönündeki talebin reddini istedi. Sanık avukatları, savcılığın mütalaasının, savcılığın da örgüt suçlamasını kabul etmediği anlamına geldiğini açıkladı.
İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, beyin kanaması teşhisiyle raporlu bulunan eski Batman Emniyet Müdürü Hasan Ali Okan'ın dışındaki 31 tutuksuz sanık ile avukatları katıldı. 5. gün de sanık polislerin ifadelerinin alınmasına devam edildi. Sanıklardan Sadık Turan Alp, meslek yaşamı boyunca hiçbir yasadışı ya da usulsüz dinleme yapılması talimatı almadığını, böyle bir dinleme yapmadığını söyledi. Sanık Serdar Taşbaş, hakkındaki tüm suçlamaları reddederek, hiçbir şekilde bir örgütte yer almadığını, El Kaide, Hizbullah, Hizb-ul Tahrir gibi terör örgütleri alanında çalıştığını, yapılan tüm işlemlerin ve çalışmaların usule uygun olduğunu kaydetti. Sanık Talha Ülkümen de bütün suçlamaları reddettiğini, fotokopi değil asıl belgelerle yargılanmak istediğini, belgelerin asıllarının getirtilmesini talep ettiğini vurguladı.
SAVCILIK DA ASILLARIN GETİRİLMESİNİ İSTEDİ
Duruşma Savcısı Şenay Birol Yargıç, verdiği mütalaasında, sanıkların yargılandıkları belgelerin asıllarının getirtilmesi, sanık avukatlarının görevsizlik talebinin reddedilmesini istedi. Mehkeme heyeti de görevsizlik taleplerini reddetti. 9. Ağır ceza Mahkemesi heyeti, yargılamaya konu evrakların asıllarının istenmesine, hakimliklerden dinleme karaı alındıktan sonra bu telefon dinlemelerini kimin yaptığı hususunun istihbarat şubeden sorulmasına, bilgi, notlarının dayanağını oluşturan bilgi belge vs. dayanakların mevcut ise İzmir İstihbarat Şube Müdürlüğü’nden istenmesine, daha önce kopyası talep edilen CD’lerin talep eden müdafilere verilmesine karar verdi. Mahkeme heyeti ayrıca savunma yapmayan üç sanık bulunduğunu, bugün yetişmeyeceğini belirterek, savunmalara devam etmek üzere davayı 23 Şubat 2015 tarihine erteledi.
Duruşmadan sonra açıklamalarda bulunan sanık avukatlarından Ali Aksoy, “Operasyon günü istihbarat şubeye 6-7 tane personelin TCK’da düzenlenen ayrımcılık suçu işlenmek suretiyle soruşturmadan önceden haberdar edilmek suretiyle mevcut dosyayı yürüten savcı tarafından, istihbarat şube tarafından ve kolluk olan Terörle Mücadele Şubesi tarafından ayrımcılık suçu işlenmek suretiyle müvekkillerimize kumpas kurulduğu tescilli hale gelmiştir. Hem çağrılan kişilerin beyanıyla hem de diğer kişilerin doğrulamasıyla yapılan kumpas açıkça ortaya çıkmıştır. Ara kararda savcılık örgütle alakalı bir tensip talebinde bulunmamış olması nedeniyle örgütle alakalı bir tane emare olmadığı tescil edilmiştir. Yapılan dinlemelerle alakalı hiçbir dinlemenin usulsüz olmadığı ortaya çıkmıştır. Savcılığın soruşturma sırasında bizlerden gizlediği üç kişinin soruşturmayla alakalı diğerleninin aleyhinde beyanda bulunduğu ifadeleri vardı fakat bu şahıslar burada vermiş oldukları ifadelerinde açık seçik böyle bir ifadelerinin olmadığını diğer kişilerle alakalı herhangi bir usulsüzlüğe ne kendilerinin ne başkalarının maruz kalmadığını açıkça söylemişlerdir. Bu davanın, bilerek ve isteyerek şube müdürlüğü ve daire başkanlığı tarafından bir kısım partinin polisi olmayan polis memurlarını, polis müdürlerini kumpas olarak kullanılmıştır. Şu an devletin kurumlarının, kurumlarındaki amir ve memurlarının kendi personeline yapmış olduğu tuzağın tescili yapılmıştır. Ara karardan memnun değiliz ancak ara kararın başka bir tescil tarafı var. Örgüt olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu şahısların herhangi bir usulsüzlük yapmadığı ortaya çıkmıştır. Bu yüzden mahkeme ilk kez dinlemeyle ilgili evrakların asıllarını istemiştir.” dedi.
'YARGILAMA HUKUKİ ÇERÇEVEYE OTURMA ADINA BİR AŞAMA KAYDETTİ'
Sanık avukatlarından İsmail Hakkı Küçük de usulsüz olduğu iddia olunan dinleme işlemlerinin evraklarının asıllarının istenilmesinin, dosyada hukuk çerçevesinde atılan ilk adım olduğunu söyledi. Av. Küçük, “Şimdiye kadar fotokopinin fotokopisi evraklardan, hattâ içeriği itibariyle sahte olarak tanzim edilmiş evraklarla geldik. Bir kısmı karartılarak tahrif edilerek hazırlanmış talep ve bilgi formları vardı dosyada. Hattâ operasyonu yapan Terörle Mücadele polisleri istihbarat şube müdürlüğündeki halihazır çalışmaya devam eden bir kısım personelle ilgili gözaltı işlemi yaparken düzenlemiş oldukları gözaltı tutanağı içeriği itibariyle sahte resmi bir evraktır. Dosyada bu halen mevcut. Bununla ilgili yapılan şikayetleri de şu ana kadar memur savcısı kaale almadı. Özel olarak tasarlanmış belli bir amaca matuf bir soruşturma ve bir dava olarak bugüne geldi. Bugün müvekkillerimden bir tanesinin açıklamalarıyla olay netleşti. O da, gece vakti evden şubeye çağrılan bir poersoneldi. Ondan önce kendisiyle birlikte çağrılıp şubede olanlar niçin çağrıldıklarını yapılan baskı ve yönlendirme sıkıştırma neticesi söyleyememişlerdi. Benim müvekkilim olayı tamamen tüm boyutlarıyla anlattı. Bugün olay mahkeme nezdinde de resmi zabıtlarada geçerek kesinleşmiş oldu. Dosyada ayrımcılık var. Bu Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı. TCK’da kanun karşısında herkesin eşit olduğu prensibine aykırı. Yani bu maddelerin açıkça çiğnendiği hadiseler bunlar. Ara karar tesis ederken savcı bir mütalaada bulundu. Mütalaasında o kadar zorlandı ki zor bela mahkemenin görevsizlikle dosyayı bir alt mahkemeye göndermesine ancak mani olabildi. Şu an yargılama hukuki çerceveye oturma adına bir aşama kaydetti. Bu yönüyle güzel.” dedi.
CİHAN