Emperyalizmin boyutunun sadece kapitalizmle ilgili olduğunu temel düşünce olarak ele alanlar yanılmışlardır.
Emperyalizmi genel olarak “bir ülkenin başka ülkeleri ekonomik olarak sömürmesidir” diye tarif ederseniz bu doğrudur, ancak eksiktir.
Çünkü ekonomik sömürü, emperyalizmin sadece bir yüzü olarak tarif edilmiş olur.
Hâlbuki milliyet kavramı da dâhil olmak üzere emperyalizmin sömürü, modernlik, medyanın da dâhil olduğu kültürel ve sosyal boyutunu yok saymış olursunuz.
Ya da emperyalizmi, sadece kapitalizm kültürünün bir sonucu olarak görme yanlışlığına düşmüş olursunuz.
Emperyalizm denildiğinde ortaya çıkan görüş, genellikle batılı devletlerin ekonomik ve siyasi bir güç oluşu ile siyasi ve ekonomik alanda sömürgeci toplumlar olarak ortaya çıkmasıdır.
Modernlik ise batı toplumunun tüm kültürün, bütün insanlığın kültürü ve yaşam tarzı haline getirilmek istenmesidir.
Böylece ekonomik sömürünün sürekliliğini medya emperyalizmi aracılığıyla, tüketim alışkanlıkları olarak saldırgan kapitalizmin istediği düzeye çekilecektir.
Küresel ekonominin gerçekleşmesi için ilk şart, temel ihtiyaçların insanların çoğunluğu için artık bir lüks olduğu düşüncesinin toplumda yerleşmiş olmasıdır.
Nasıl diyenler şöyle etraflarına bir baksalar, gerçeği göreceklerdir.
Bu gerçek aynı zamanda toplumda çift düşünce sisteminin, bir zihin kontrol sistemi olarak hayata geçirilmiş olduğunun da ispatıdır.
Bu sadece ekonomik anlamda çift düşüncenin, sosyal, kültürel ve belki de en önemlisi dini hayatta çift düşünce sistemi olarak insanlarca kabul edilmiş olmasıyla gerçekleşir.
Kültür emperyalizmi bu çift anlayışla, Müslümanları çağdaş dünyada yaşadıklarına inandırıp, sadece ekonomik ve siyasi alanlarda değil, dinin kural koyduğu alanlarda bile hâkim kılmaya çalıştığı batı kültürünün tahakkümüne alarak dini hayatı yok eder.
Bu anlamda zina suç olmaktan çıkarılır, ama kimse itiraz etmez.
Kuranda lanet edilmiş eylem olan Lbgt derneklerini legal hale getirilirken, savunucuları muhafazakârlar olur.
Cinsiyet eşitliği projesine destek veren Müslümanlar, İslam ilmihâllerindeki kadın erkek tanımlarını ret etmeye kadar giderler.
Ebussuud efendiyi para vakıflarına cevaz verdi diye eleştirenler, faizin yüzde 8 den yüzde 50ye yükseltilmesini normal karşılar.
Çünkü sadece kişiler değil neredeyse bütün bir toplum, kültürel emperyalizmin ileri karakolu ve görünen en etkili yüzü medya emperyalizmi tarafından kuşatılmıştır.
Bu anlamda kültür emperyalizminde medyanın rolü, batı kültürünün dayatılması olarak kararlaştırılmıştır ve öncelikli görevi, toplumun batı karşısında kültürel ve ekonomik olarak geri kaldığı konusunda toplumu ikna etmektir.
Medyanın küresel ölçekte denetimini sağlamanın, toplumların kültürlerine olan tahakkümün en önemli ayağı olarak gören kesim, medyanın hâkimiyetini kendi hâkimiyetleri için kaçınılmaz bir şart gördükleri için, medya aracılığıyla küresel düşüncelerini uygulama alanına koymuşlardır.
Medya emperyalizminin bir başka yönü, bağımlılık oluşturma yönüdür. Bu hem kendine bağımlılığı, hem de medya aracılığı ile sundukları ürünlere karşı olan bağımlılığı içerir.
Ülkeler arasındaki bağımlılık, siyasi yönden ekonomik yöne doğru kaymış ve üçüncü dünya ülkelerinin ucuz işgücünden faydalanan çok uluslu şirketler, televizyon veya diğer medya aracılığı ile azgelişmiş toplumların yaşam tarzlarını bile değiştirerek, onları birer tüketim toplumu haline dönüştürmüşlerdir.
Çünkü modern dünya sisteminde emperyalizm, insanların bilinçaltlarındaki çevre, bilgi, üretim, eğitim, eğlence ve ideolojik düşünce olarak görünen fikirlere ulaşarak değiştirmenin tek yolunun, medya bağımlılığı olduğunu görerek hem ticari pazarın, hem de kültürel tahakkümün patronu konumuna yükselmiştir.
Kültür emperyalizminin tahakkümünü gerçekleştirebilmek için, milletlerin kültürünü saf dışı bırakacak ölçüde tüm insanları, ortak bir kültür ve ortak bir davranışa yönlendirmeye çalıştığını görmenin en kolay yolu basın yayın sektöründeki sermaye değişimidir.
FARKINDA MIYIZ?
Medya Emperyalizminin ülke kültüründeki değişime örnek olarak sadece Hollywood değil, Yeşilçam yapımı filmleri de, yeterli örnektir.
Pek çok bilim adamı ve eğitimciye göre, batı kaynaklı film, dizi veya çizgi filmlere bakıldığında, masum olarak gösterilmeye çalışılan en az bir karakterin arka planında, emperyalist bir düşüncenin olduğu görülecektir.