Her Ramazan illa ki Müslüman ülkelerde yaşanan zulüm artar ve bir ülke ister istemez öne çıkar. Bizlerse Ramazan'ı bir türlü ağız tadıyla idrak edemeyiz. Bu Ramazan’da da nasibimize Doğu Türkistan düştü. Zaten yıllardır Çin zulmü altında ezilen Doğu Türkistanlı soydaşlarımız, kardeşlerimize bu yıl oruç dahi tutturulmuyor.
İşin acı tarafı bu zulme hükümetin engel ol(a)maması, hadi geçtim engel olmayı doğru dürüst bir tepki dahi ortaya koy(a)maması.
Çin ile yapılan antlaşmalar zarar görür, ülke menfaatleri tehlikeye girermiş! Hangi menfaat çocuklara yapılan işkenceden, Müslümanların öldürülmesinden daha önemlidir söyler misiniz?
Müslüman soydaşlarımıza işkenceler yapılırken, birileri menfaatimize gelişmeyen menfaatlerden söz ediyor.
Bırakın soydaşı, Müslüman kardeşliğini, aynı dinden olmasa bile masum insanlara yapılan zulme, katliama Müslüman engel olmak durumunda değil mi?
Kimileri hiç bir gayret göstermediği gibi bir de, hiç olmazsa sosyal medya aracılığıyla tepki verenlere, yine sosyal medyadan Doğu Türkistan’da hiç bir zulüm yaşanmadığına dair iletiler gönderiliyor. Doğu Türkistan ile alakalı iletilerin Erdoğan'a zarar vereceği düşünülüp bu 'paralel'e havale ediliyor. Yok artık dediğimiz günleri yaşıyoruz. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır?
Zeytinburnu'nda yaşayan Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz, akrabalarına yapılan bu zulmü bizzat birinci ağızdan aktarıyor.
Zulmü verilen küçücük tepkileri dahi engelleyecek kadar İslam’dan uzaklaşılmış...
Böyle şuursuzluk olur mu?
Bu sessizlik nereye kadar?
Biz zulme rıza gösterilmeyeceğini Peygamber Efendimiz (sav)'den öğrenmedik mi?
Biz ecdadımızdan böyle mi gördük?
İslam Alemi kurtlar sofrasında kuzu misali çevriliyor!..
Ne şuur, ne bir uyanış, nede birleşmek için yeterli gayret var.
Birkaç yüzyıl evvel Avrupa'da beş yüzden fazla devlet bulunuyorken, sadece Almanya'da 39 tane ülke mevcut idi. Bugün ise Avrupa Birliği çatısı altında Hristiyan Alemi hızla birleşmeye, tek devlet olmaya devam ediyor. Halbuki Müslümanlar o gün Osmanlı Devleti himayesinde tek çatı altında idiler.
Oysa bugün ne Osmanlı kaldı, ne de o devleti oluşturan şuur.
İsrail, Çin, ABD vd. ülkeler Müslüman devletlerin maddi manevi zenginliklerini sömürürken, İslam Alemi uyumaya devam ediyor.
Condoreezza Rice gözümüzün içine baka baka 2003’de 22 İslam ülkesinin sınırlarının değiştirileceğini söyledi. (Bu ülkeler içinde ne yazık ki Türkiye'de var.)
Bugün Ortadoğu’da yaşananların hiç biri tevafuk değildir. Hatırlanacağı üzere merhum Hocamız ''Arap Baharı'' için, ''Siyonizm kadro değiştiriyor.'' diye ifade etmişti.
Tuhaf olansa Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın BOP (Büyük Ortadoğu Projesi daha doğrusu Büyük İsrail Projesi (BİP)) eşbaşkanlığı görevinin devam etmesidir.
Erdoğan başbakanlığı döneminde 2014’de Japonya gezisi esnasında bir gazetecin sorusu üzerine, “Türkiye'nin bölgesel veya küresel güç olma gibi bir hedefi yok" diye cevap vermiş ve "Türkiye sadece üzerine düşen görevi yapmak suretiyle gerek bölgede gerekse uluslararası camiada bir yere oturtuluyor. Olan budur, olması gereken de budur. Diğeri ise bir hırs diye tanımlanır ki hırs her zaman tehlikelidir. Dolayısıyla bizim böyle bir hırsımız yok. Biz bölgede, bize ne gibi bir görev düşüyor...'' diye görevi tarif etmişti aslında.
Düşünmeden edemiyoruz, o zaman bizim ecdadımız bir hırla mı dünyaya nizam ve intizam sağlamış?
Ya da Müslüman ülkeler bugün bu hırstan uzak olduğu için mi zulüm ve zillet içindeler?
Bize, ne ''Şangay Beşlisi'', ne AB, ne ABD ve İsrail'den fayda var. Bilakis bu birliklerin birbiri ile olan politik çıkarları yüzünden tüm dünya zulüm altında. Unutulmamalı ki; ''Küfür tek millettir.''
Merhum Erbakan Hocamızın kurmuş olduğu D-8 etkin hale getirilmeli ve İslam Alemi'nin birleşmesi bu vesile ile sağlanmalı, diğer türlü bizler her Ramazan ve hatta her gün bu zulüm ve zilleti yaşamaya devam ederiz.
Rabbimiz buyuruyor: ''Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.'' (Al-i imran 105)
Yine Peygamber Efendimiz (sav) de, "Müminin mümine karşı durumu, bir parçası, diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir." diyor.
Selam ve dua ile...