Konya’da 90’lı yılların ortasıydı…
***
Bosna’da savaş sürüyor, Müslümanların gözü kulağı, kalbiBosna’da atıyordu…
***
Nihat Numan Uslu adlı arkadaşım telefon açtı… Mahzun bir ses tonu vardı; “Bosna’dan küçük çocuklar gelmiş, ilgilenmemiz gerekiyor, akşam evlerine bir uğrayalım” dedi…
***
O gece tanıdım bıyıkları yeni terlemiş, liseyi yeni bitirmiş Latif Hadzic’i… Biri, “Bosna” dedi mi boynunu büküp, sessiz sessiz ağlıyordu…
***
Küçücük yürek, annesini, babasını, teyzelerini, halalarını merak ediyor, sessiz-sessiz ağlıyordu… Konyalı ağabeyleri el bebek- gül bebek etrafında geziyor, gönlünü, yüreğini şenlendirmek için gayretler sarf ediyorduk…
***
Babası inançlı bir Boşnak’tı… “En azından aileden bir tek sen git, olur ya katliama uğrarsak bir tek Hadzic bari kurtulsun” demişti…
***
Latif’te, İlahiyat okumak için diğer Bosnalı çocuklarla Konya’ya gelmişti…
***
4 yıl boyunca evimizde, gönlümüzde, baharı yaşattı bize Bosnalı Latif… Gözyaşları ve dualarla uğurlamıştık Bosna’ya…
***
Daha sonra da irtibat koptu… Evli evine, köylü köyüne misali…
***
O gün Saraybosna’da “Bir Latifimiz vardı” dediğim de rehbere, ikiletmeden Hadzic mi?” diye soruverdi… Kalbin tarifsiz çarptı O’an, “ Evet Hadzic, sağ mıdır ?” diye sordum…
***
“Sağ, burada Boşnak Sorumlusu önemli bir ağabey” dediler…
***
Haber vermişler koşarak gelmiş… Zaman Gazetesi Bölge Müdürü Şirin Kabakçı Ağabey, 15 yıl sonraki o acıklı kavuşmamıza şahitlik etti…
***
İlk kez bu sefer, Latif’i teskin edemiyor, gözlerinden akan yaşları silemiyorduk… Çünkü biz de gözyaşına boğulmuştuk… O kadar güzel şeyler söyledi ki Konya ve Konya’daki ağabeyleri ve ablaları ile ilgili…
***
Her bir duası, her bir cümlesi yeryüzündeki tüm dünya malına değer…
***
Küçücük Boşnak Latif, şimdilerde kocaman olmuş… Her gittiği yerde Konyasını ve Konyalıların gerçekte neden Medinelilere çok benzediğini anlatıyor…