Suud Kralı Abdullah öldü. Allah rahmet eylesin, taksiratını affetsin.
Kendisi dünyanın en zengin insanlarından biriydi. Kabe’nin tepesi dahil muhteşem saraylara sahipti ve gittiği gezilerde 48 uçağın kendisine refakat etiği söylenirdi! Ama cenazesi çok sade bir törenle üstü açık bir sal üzerinde getirilerek kaldırıldı ve Riyad’ın Ud Mezarlığı’na defnedildi.
Ne türbe, var ne taş, sanki sıradan biri.
Bizim Hacılar Mekke ve Medine’deki Cennetülmualla ve Baki Kabristanı’nı bilirler, bir de Uhud Şehitliği’ni ziyaret ederler. Riyad’taki Ud Mezarlığı da neresi kimse bilmez, tanımaz.
Acaba kral niye böyle meşhur bir mezarlığa defnedilip, üzerine şatafatlı bir türbe yapılmadı? Elcevap: Vahhabi inancında bunlar yok.
Kralın mezarını bizim Türkiye’deki mezarlarla kıyaslasak sıradan birisinden bile daha aşağı bir muamele. Çünkü bizde en fakir, en gariban adamın bile hiç olmazsa bir mezar taşı olur, onda o da yok.
Bazen düşünürüm, bu Suud’lu Vahhabiler niçin mezara, türbeye karşıdır diye. Bakın aklıma neler gelir: Bizim ülkede mesela İstanbul’da bir Eyüp Sultan Hazretleri’nin kabri var. Kendisi Mihmandar-ı Rasül olan bir sahabi ve ecdad gereken saygıyı gösterip türbe, cami ve külliyesi ile etrafını mamur etmiş. Konya’da bir Mevlana var. Sahabi bile değil, onun da bir türbesi, dergahı var, Konya’nın sembolü olmuş. Keza Ankara’da Hacıbayram, Nevşehir’de Hacıbektaş… var.
Suudi Arabistan İslam’ın doğduğu şehir. Hem de bir veli, şeyh, mürşid değil, velilerden de üstün binlerce, onbinlerce sahabi orada yaşamış ve vefat etmiş. Şimdi bu ülke bizim İstanbul’da Ebu Eyyub el-Ensari Hazretleri’ne, Konya’da Mevlana’ya yaptığımız müştemilatın benzerlerini buradaki diğer sahabi’lere, tabiin’e, tebe-ü tabiin’e… yapmaya kalksa şehirde türbeden, dergahtan adım atacak yer kalmaz herhalde…
Hatta bırakın sahabileri, başkalarını, ellerinden gelse bu Vahhabilerin Ravza-i Mutahhara’ya bile bir iyilik düşünmelerinden bahsedilir durulur.
İkinci bir konu: Merhum kral Mısır’da darbeci Sisi’yi desteklemişti. İsrail Cumhurbaşkanı taziye mesajında kendisini methedip “Ortadoğu’da akıllı politikalar ile istikrara destek olduğunu” söyledi. Amerika’dan Obama da benzer methiyeler düzdü. İngiltere yas ilan edip bayrakları yarıya indirmiş. Amerika’nın kağıt üzerinde İsrail muhafızı olarak kurdurduğu Ürdün ise bir değil 40 gün yas ilan etmiş. Filistin’de ise bir imam kralın gıyabında cenaze namazı kılmak isteyince, Filistinliler kralın Filistin politikasını bildikleri için buna karşı çıkıp imamı protesto etmişler.
Şu birkaç gelişmeyi alt alta koyunca Kralın dünya politikaları konusunda nerde durduğu anlaşılıyor. Bizim Türkiye’nin de İsrail, Filistin, Mısır politikaları belli (!). Buna karşı Türkiye Cumhurbaşkanı da Afrika gezisini yarıda kesip cenazeye katıldı.
Hadi diyelim bir Müslüman ülke olarak Haremeyn’in kralının cenaze namazına katılmayı dini ve siyasi açıdan münasip olabilir diye düşünelim, ama bizim ülkede de yas ilan edilip bayrakların yarıya indirilmesini ben pek de anlayamadım.
Zaten ülkede bayraktan başka yas tutan filan da yok, kral öldü diye kimsenin iki kalkıp bir oturduğu da yok.
Eh ne diyelim, belki de her zamanki meşhur gerekçe ile: “Bizim bilmediğimiz bir şeyler” vardır.