Sizlerle bazı rakamları paylaşmak istiyorum, sizinde bildiklerinizi bu kürsüden hatırlatmak istiyorum. Türkiye nereden nereye geldi ve nereye gidebilir, Dünya da ne oldu ne olabilir.
Başta söyledim biz kooperatifçiyiz. Kooperatif şirketler dünyada özel sektör ve kamu sektörü yanında üçüncü bir sektör olarak kabul edilir. 19 uncu yüzyılın ortalarında Avrupa’da boy göstermeye başlamışlardır. Türkiye’deki ilk uygulaması ise Mithat Paşa’nın kurduğu Memleket (Emniyet olacak) Sandıklarıdır.
Dünyada kooperatifçilik, Tüketim, Kredi, Tarımsal üretim ve Satış kooperatifleri olmak üzere üçayak üzerinde yükselmiştir. Tüketim kooperatiflerinin amacı malum ortaklarına temel tüketim kalemlerini ucuz temin etmektir. Bunu toplu alımla yapabildikleri gibi tüketim malzemelerinin üretimini bizzat kendileri üreterek de gerçekleştirebilirler. Nitekim 19 uncu yüzyılın sonlarında tüketim kooperatifleri kendi üretim tesislerini de kurmaya başlamıştır. Bizim kooperatifçiliğimizle kıyaslamanız açısından soruyorum, bir dönem ülkemizde de özellikle iş yeri kökenli tüketim kooperatifleri revaçtaydı, bunlardan üretim tesisi kuranını hatırlayanınız ya da bugün için bir kaçı dışında ayakta kalanını bileniniz var mı?
Bir diğeri kredi kooperatifleridir, üyelerine düşük faizli kredi teminini amaçlayan kooperatifler. Bunlarda 1800’lü yılların sonunda kuruldu ve çoğu Banka’ya dönüştü. Şimdi Avrupa’nın en büyük bankaları arasına giren bu kuruluşlar, hala o işlevlerini sürdürüyorlar. Konut kooperatiflerine değinmeyeceğim, bizde ilk tarımsal alım kooperatifi çay üreticilerinin 1946’da kurduğu kooperatiftir. 1951’de Adapazarı Şeker Pancarı İstihsal Kooperatifi kurulmuştur. Konya Kooperatifi’nin kuruluş yılı 1952’dir.
Yani dünyanın aldığı mesafeye baktığınızda bu alanda henüz yeniyiz. Ve alacağımız çok mesafe var. Birkaç kooperatifin dışında ürünün alım ve satımından başka işlevi yok bizim kooperatiflerimizin. Bunun anlamı şu, Tarım özelinde söylüyorum, kooperatifçiliğin sadece toplu alım ve toplu satımdan kaynaklanan pazarlık gücü kullanılabiliyor, genel olarak ülkemizde. Katma değer yaratma ve ilavesi konusunda mesafe almaya ihtiyacımız var.
Kooperatifçiliğin dünyadaki işlevini gözünüzde daha iyi canlandırabilmeniz için birkaç örnek vermek istiyorum;
Uluslararası Kooperatifler Birliğine (ICA) üye 92 ülkede 800 milyondan fazla insan kooperatif ortağıdır.
Mesela İsveç’teki OK Kooperatifinin büyük bir petrol rafinerisi vardır ve ülke akaryakıt pazarının %20’sine hâkimdir.
Kanada’da buğday ve tahılların %75’ini kooperatifler pazarlamaktadır.
Avrupa Birliği’nde tarımsal kooperatiflerin 30.000 civarında işletmesi vardır. Bu işletmelerde 600.000 civarında daimi statüde işçi çalışmaktadır. İş hacimleri 210 milyar €’nun üstündedir. Tarımsal girdilerin %55’ini sağlamakta, tarımsal ürünlerin de %60’ını pazarlamaktadırlar.
Dünyanın en büyük 50 bankası içindeki, Almanya’dan 2, Fransa, Hollanda ve Japonya’dan 1’er olmak üzere 5 banka Kooperatif bankasıdır.
Dünyada 3 milyar kişi ekonomik yaşantısında kooperatiflerle ilintilidir. Kooperatifler global olarak yaklaşık 100 milyon kişiye istihdam sağlamaktadır. Bu rakam dünya dış ticaretinin üçte ikisini elinde tutan çok uluslu şirketlerin istihdam ettiği işçi sayısından fazladır.
ABD’de en büyük 500 firma içinde 14 kooperatif şirketi vardır.
Bu rakamları şunun için telaffuz ediyorum, Konya Şeker de yapılanlar önemlidir, ancak bu henüz ilk adımdır, bizim refahı yaymak için atacağımız daha çok adım, alacağımız daha çok mesafe var.
Türkiye’nin komplekse kapılmadan bir durum tespiti yapması ve potansiyelini harekete geçirmesi gerekiyor.
Dünya’da ekilebilir Tarım arazisi miktarı FAO’nun verilerine göre yaklaşık 800 milyon hektardır. Ülkemizin ekilebilir tarım arazisi ise yaklaşık 24 milyon hektardır.
Mesela Geçenlerde Tarım Bakanımız Gen Bankasının temelini atarken açıkladı. Tüm Avrupa’da 2.400 endemik bitki türü varken, ülkemizde 3.900 endemik tür var, tüm dünyada da 12.000 civarında.
Yani ülke olarak ekolojik (Çevreyle ilgili) zenginlik açısından dünyanın sayılı ülkelerinden biriyiz. Birçok bitki bu topraklarda yetişiyor veya yetiştirilebiliyor ya da yetiştirilebilir.
DEVAM EDECEK
Başta söyledim biz kooperatifçiyiz. Kooperatif şirketler dünyada özel sektör ve kamu sektörü yanında üçüncü bir sektör olarak kabul edilir. 19 uncu yüzyılın ortalarında Avrupa’da boy göstermeye başlamışlardır. Türkiye’deki ilk uygulaması ise Mithat Paşa’nın kurduğu Memleket (Emniyet olacak) Sandıklarıdır.
Dünyada kooperatifçilik, Tüketim, Kredi, Tarımsal üretim ve Satış kooperatifleri olmak üzere üçayak üzerinde yükselmiştir. Tüketim kooperatiflerinin amacı malum ortaklarına temel tüketim kalemlerini ucuz temin etmektir. Bunu toplu alımla yapabildikleri gibi tüketim malzemelerinin üretimini bizzat kendileri üreterek de gerçekleştirebilirler. Nitekim 19 uncu yüzyılın sonlarında tüketim kooperatifleri kendi üretim tesislerini de kurmaya başlamıştır. Bizim kooperatifçiliğimizle kıyaslamanız açısından soruyorum, bir dönem ülkemizde de özellikle iş yeri kökenli tüketim kooperatifleri revaçtaydı, bunlardan üretim tesisi kuranını hatırlayanınız ya da bugün için bir kaçı dışında ayakta kalanını bileniniz var mı?
Bir diğeri kredi kooperatifleridir, üyelerine düşük faizli kredi teminini amaçlayan kooperatifler. Bunlarda 1800’lü yılların sonunda kuruldu ve çoğu Banka’ya dönüştü. Şimdi Avrupa’nın en büyük bankaları arasına giren bu kuruluşlar, hala o işlevlerini sürdürüyorlar. Konut kooperatiflerine değinmeyeceğim, bizde ilk tarımsal alım kooperatifi çay üreticilerinin 1946’da kurduğu kooperatiftir. 1951’de Adapazarı Şeker Pancarı İstihsal Kooperatifi kurulmuştur. Konya Kooperatifi’nin kuruluş yılı 1952’dir.
Yani dünyanın aldığı mesafeye baktığınızda bu alanda henüz yeniyiz. Ve alacağımız çok mesafe var. Birkaç kooperatifin dışında ürünün alım ve satımından başka işlevi yok bizim kooperatiflerimizin. Bunun anlamı şu, Tarım özelinde söylüyorum, kooperatifçiliğin sadece toplu alım ve toplu satımdan kaynaklanan pazarlık gücü kullanılabiliyor, genel olarak ülkemizde. Katma değer yaratma ve ilavesi konusunda mesafe almaya ihtiyacımız var.
Kooperatifçiliğin dünyadaki işlevini gözünüzde daha iyi canlandırabilmeniz için birkaç örnek vermek istiyorum;
Uluslararası Kooperatifler Birliğine (ICA) üye 92 ülkede 800 milyondan fazla insan kooperatif ortağıdır.
Mesela İsveç’teki OK Kooperatifinin büyük bir petrol rafinerisi vardır ve ülke akaryakıt pazarının %20’sine hâkimdir.
Kanada’da buğday ve tahılların %75’ini kooperatifler pazarlamaktadır.
Avrupa Birliği’nde tarımsal kooperatiflerin 30.000 civarında işletmesi vardır. Bu işletmelerde 600.000 civarında daimi statüde işçi çalışmaktadır. İş hacimleri 210 milyar €’nun üstündedir. Tarımsal girdilerin %55’ini sağlamakta, tarımsal ürünlerin de %60’ını pazarlamaktadırlar.
Dünyanın en büyük 50 bankası içindeki, Almanya’dan 2, Fransa, Hollanda ve Japonya’dan 1’er olmak üzere 5 banka Kooperatif bankasıdır.
Dünyada 3 milyar kişi ekonomik yaşantısında kooperatiflerle ilintilidir. Kooperatifler global olarak yaklaşık 100 milyon kişiye istihdam sağlamaktadır. Bu rakam dünya dış ticaretinin üçte ikisini elinde tutan çok uluslu şirketlerin istihdam ettiği işçi sayısından fazladır.
ABD’de en büyük 500 firma içinde 14 kooperatif şirketi vardır.
Bu rakamları şunun için telaffuz ediyorum, Konya Şeker de yapılanlar önemlidir, ancak bu henüz ilk adımdır, bizim refahı yaymak için atacağımız daha çok adım, alacağımız daha çok mesafe var.
Türkiye’nin komplekse kapılmadan bir durum tespiti yapması ve potansiyelini harekete geçirmesi gerekiyor.
Dünya’da ekilebilir Tarım arazisi miktarı FAO’nun verilerine göre yaklaşık 800 milyon hektardır. Ülkemizin ekilebilir tarım arazisi ise yaklaşık 24 milyon hektardır.
Mesela Geçenlerde Tarım Bakanımız Gen Bankasının temelini atarken açıkladı. Tüm Avrupa’da 2.400 endemik bitki türü varken, ülkemizde 3.900 endemik tür var, tüm dünyada da 12.000 civarında.
Yani ülke olarak ekolojik (Çevreyle ilgili) zenginlik açısından dünyanın sayılı ülkelerinden biriyiz. Birçok bitki bu topraklarda yetişiyor veya yetiştirilebiliyor ya da yetiştirilebilir.
DEVAM EDECEK