Hatıralar Canlanıyor Yazı Serisi
Vakfımızın eğitim çalışmalarında ülkemizin değişik yerlerinden programlı olarak her hafta 60 – 80 kadar gencimizi eğitime alır, onlarla 2 – 3 gün kadar meşgul olurduk.
Eğitim aralarında, bazı gençlerimizin sigara kullandığını fark eder, bu kardeşlerimizi topluma faydalı hale getirmeden önce, kendisine zararı dokunan sigaradan onu kurtararak kendisine faydalı hale getirmenin yollarını arardık.
Bu kötü alışkanlık insana bulaştı mı, onu içinden çürütmekte ve tiryakisini (alışkanını) mezara götürünceye kadar onun yakasını bırakmamakta olduğunu bilenlerdendik.
Sigara bıraktırmayı onun kötülüklerini anlatarak bıraktırmak pek mümkün görünmemektedir. Zira öyle durumlarla karşılaşıyorduk ki, sigaranın tıbbi bütün kötülüklerini bilen ve bizden sigarayı bırakmamızı isteyen doktorun da sigara kullandığını görüyor, “Bu ne turşu, bu ne perhiz…” diyorduk.
Tarihi gerçekler, diğer inançlardaki insanların değil, sigara da dâhil bütün kötülüklerden üyelerini koruyup kollayan tek inanç siteminin İslam olduğunu göstermektedir.
Öz kızını diri diri toprağa gömerek öldüren, helvadan putlar yapıp yol boyunca tapan ve acıkınca da onu yiyen bir insanı (Hazreti Ömer’i) canavarlıktan alarak, adaletiyle kıyamete kadar bütün insanlığa örnek yapan, yine İslam’dır, İslam’a sadakatli bir bağlılıktır.
ÇOCUĞUN DİKKATİNİ ÇEKİYOR
Sigara önce küçük çocukların dikkatini çekmekte, çevresinde sigara içen büyüklerin, sinema ve TV dizilerinin kahramanlarının sigara kullanıyor olması onun da sigaraya olan ilgisini doğurmaktadır.
Çocuk, annesi ve babası başta olmak üzere çevresinden ilgi görmüyorsa, büyükleri kendini muhatap alınmıyorlarsa, o da bir an önce büyüyerek saygınlık kazanmak istemekte ve bunu temin etmek için de sigara içmeye başlamaktadır. Bu arada yanı başında ki arkadaşlarının teşvik ve telkinlerine de aldanmaktadır.
Önce arkadaşın ikram ettiği bir sigara ile bu iş başlıyor, bu iş. Sonra bir daha, bir daha derken çocuğumuz tiryaki (tutkun, bağımlı) olacağını tahmin etmediği sigaraya, bağımlı hale gelmektedir. Öyle ki artık sigara içmeden duramıyor ve her fırsatta elini cebine atarak sigara içmeye başlıyor. Ve tabii bu tiryakilik onu perişan ederek ölüme kadar götürebiliyor.
Hele kızlar ve hanımlar… Erkeklere göre iradeleri daha zayıf olan bu nisa taifesi, kendilerine, karınlarında taşıdıkları can paresi bebeklerine zararlı olduğunu bildikleri halde sigarayı bir türlü bırakamıyorlar.
Ülkemizde sigaranın kapalı yerlerde içilmesini yasaklanması sigara içimini azaltmış gibi görünüyorsa da, sigara bıraktırma bu devirde artık kızlarımızın ve hanımlarımızın büyük bir kesiminin sigara içtiklerini görüyor, üzülüyoruz.
İMANA HİTAP EDİLMELİDİR
Sigara bıraktırmanın en kestirme yönü onu kullananların inancına hitap ederek bıraktırmaktır. Milli Gençlik Vakfı Genel Başkanı olarak gençlerle yaptığın eğitimler, ziyaretler ve eğitimlerde sigara kullanan gençlerimizin inancına hitap ederek, onlara;
“Bir garip bid’at, zuhur etti cihana,/ Rabbim nasip etmesin ehl-i imana.
Duhan diye ona isim takmışlar,/ Çıksın diye tütsü verir imana…” dedikten sonra,
“Müslüman ancak Peygamberini örnek alır. Sigarayı edebinden dolayı büyüklerinin yanında içemeyen kimse Peygamberimizin yanında içebilir mi? Eğer bu içilen sigara temiz ve iyi bir şey olsaydı, herhalde her yerde ve her kesin yanında içilirdi.” diyordum.
Arkasından, “Sigara içen ve onu bırakmak isteyen kardeşlerim içinizde var mı?” diye soruyor, arkadaşlarının müdahalesine fırsat vermeden, bizzat bırakmak isteyenlerin ayağa kalkmasını istiyordum.
Bir genç bütün arkadaşlarının yanında ayağa kalkarak “Ben sigarayı bırakmak istiyorum” demişse, bu hareketi ile onu çevresinin tanımasını sağlıyor ve onların manevi baskısı altında kalmasını temin ediyordum.
“Sigarayı bırakacağım” diyen gençten yanında ki sigara paketini ve çakmağını getirmesini istiyor, bana getirilen (bazen 20 – 30 paketi buluyordu) sigara paketlerini herkesin gözü önünde kırıyor ve çöpe atıyordum. Çakmakları ise “Bunları evimde vitrinde, sigara bıraktırdığım gençlerin bir hatırası olarak saklayacağım” diyordum.
Bu olaydan sonra herkesin önünde elimi açarak dua etmeye başlıyor ve duamda, Allah’dan sigara bırakan kardeşlerime yardımcı olmasını istiyordum.
ISPARTA’DA BİR HATIRA
Can suyu derneği Genel Başkanı Mustafa Köylü, benim genel Başkanlığım döneminde vakfımızın Isparta şube başkanı idi. Yaz aylarında vakfın bütün ülke genelinde büyük “sünnet şölenleri” yapar ve ben de Genel Başkan olarak birçoğunu ziyarete giderdim. Bu sefer de Isparta’ya gelmiştim.
Mustafa kardeşim, bir işi büyük düşünen ve ona göre program yapan bir başkanımdı. Bir gön öncesinden Isparta’nın meydanında büyük kazanlarda pilavlar kaynatmaya başlatmıştı. Ertesi günü yapılacak sünnet şölenimize ayrıca Konya Belediyesi Mehter takımı da gelecekti.
Gece hazırlıkları gözden geçirirken bir yaşlı adam yanıma yaklaştı ve bana; “Oğlum. Dur seni bir öpeyim” dedi. Ben; “Hayrola Amca… Bu büyük muhabbet neden dolayıdır?” diye sorunca bana sürekli hamd (şükür) etmem gereken şu cevabı verdi.
“Oğlum…” dedi. “Benim sigara içen bir oğlum vardı. Biz onu bu beladan bir türlü kurtaramamıştık. Ancak sen ona; (Bu sigarayı bırak) demişsin. O da o günden beri ağzına sigara almıyor” dedi.
Vakfımızın eğitim çalışmalarında ülkemizin değişik yerlerinden programlı olarak her hafta 60 – 80 kadar gencimizi eğitime alır, onlarla 2 – 3 gün kadar meşgul olurduk.
Eğitim aralarında, bazı gençlerimizin sigara kullandığını fark eder, bu kardeşlerimizi topluma faydalı hale getirmeden önce, kendisine zararı dokunan sigaradan onu kurtararak kendisine faydalı hale getirmenin yollarını arardık.
Bu kötü alışkanlık insana bulaştı mı, onu içinden çürütmekte ve tiryakisini (alışkanını) mezara götürünceye kadar onun yakasını bırakmamakta olduğunu bilenlerdendik.
Sigara bıraktırmayı onun kötülüklerini anlatarak bıraktırmak pek mümkün görünmemektedir. Zira öyle durumlarla karşılaşıyorduk ki, sigaranın tıbbi bütün kötülüklerini bilen ve bizden sigarayı bırakmamızı isteyen doktorun da sigara kullandığını görüyor, “Bu ne turşu, bu ne perhiz…” diyorduk.
Tarihi gerçekler, diğer inançlardaki insanların değil, sigara da dâhil bütün kötülüklerden üyelerini koruyup kollayan tek inanç siteminin İslam olduğunu göstermektedir.
Öz kızını diri diri toprağa gömerek öldüren, helvadan putlar yapıp yol boyunca tapan ve acıkınca da onu yiyen bir insanı (Hazreti Ömer’i) canavarlıktan alarak, adaletiyle kıyamete kadar bütün insanlığa örnek yapan, yine İslam’dır, İslam’a sadakatli bir bağlılıktır.
ÇOCUĞUN DİKKATİNİ ÇEKİYOR
Sigara önce küçük çocukların dikkatini çekmekte, çevresinde sigara içen büyüklerin, sinema ve TV dizilerinin kahramanlarının sigara kullanıyor olması onun da sigaraya olan ilgisini doğurmaktadır.
Çocuk, annesi ve babası başta olmak üzere çevresinden ilgi görmüyorsa, büyükleri kendini muhatap alınmıyorlarsa, o da bir an önce büyüyerek saygınlık kazanmak istemekte ve bunu temin etmek için de sigara içmeye başlamaktadır. Bu arada yanı başında ki arkadaşlarının teşvik ve telkinlerine de aldanmaktadır.
Önce arkadaşın ikram ettiği bir sigara ile bu iş başlıyor, bu iş. Sonra bir daha, bir daha derken çocuğumuz tiryaki (tutkun, bağımlı) olacağını tahmin etmediği sigaraya, bağımlı hale gelmektedir. Öyle ki artık sigara içmeden duramıyor ve her fırsatta elini cebine atarak sigara içmeye başlıyor. Ve tabii bu tiryakilik onu perişan ederek ölüme kadar götürebiliyor.
Hele kızlar ve hanımlar… Erkeklere göre iradeleri daha zayıf olan bu nisa taifesi, kendilerine, karınlarında taşıdıkları can paresi bebeklerine zararlı olduğunu bildikleri halde sigarayı bir türlü bırakamıyorlar.
Ülkemizde sigaranın kapalı yerlerde içilmesini yasaklanması sigara içimini azaltmış gibi görünüyorsa da, sigara bıraktırma bu devirde artık kızlarımızın ve hanımlarımızın büyük bir kesiminin sigara içtiklerini görüyor, üzülüyoruz.
İMANA HİTAP EDİLMELİDİR
Sigara bıraktırmanın en kestirme yönü onu kullananların inancına hitap ederek bıraktırmaktır. Milli Gençlik Vakfı Genel Başkanı olarak gençlerle yaptığın eğitimler, ziyaretler ve eğitimlerde sigara kullanan gençlerimizin inancına hitap ederek, onlara;
“Bir garip bid’at, zuhur etti cihana,/ Rabbim nasip etmesin ehl-i imana.
Duhan diye ona isim takmışlar,/ Çıksın diye tütsü verir imana…” dedikten sonra,
“Müslüman ancak Peygamberini örnek alır. Sigarayı edebinden dolayı büyüklerinin yanında içemeyen kimse Peygamberimizin yanında içebilir mi? Eğer bu içilen sigara temiz ve iyi bir şey olsaydı, herhalde her yerde ve her kesin yanında içilirdi.” diyordum.
Arkasından, “Sigara içen ve onu bırakmak isteyen kardeşlerim içinizde var mı?” diye soruyor, arkadaşlarının müdahalesine fırsat vermeden, bizzat bırakmak isteyenlerin ayağa kalkmasını istiyordum.
Bir genç bütün arkadaşlarının yanında ayağa kalkarak “Ben sigarayı bırakmak istiyorum” demişse, bu hareketi ile onu çevresinin tanımasını sağlıyor ve onların manevi baskısı altında kalmasını temin ediyordum.
“Sigarayı bırakacağım” diyen gençten yanında ki sigara paketini ve çakmağını getirmesini istiyor, bana getirilen (bazen 20 – 30 paketi buluyordu) sigara paketlerini herkesin gözü önünde kırıyor ve çöpe atıyordum. Çakmakları ise “Bunları evimde vitrinde, sigara bıraktırdığım gençlerin bir hatırası olarak saklayacağım” diyordum.
Bu olaydan sonra herkesin önünde elimi açarak dua etmeye başlıyor ve duamda, Allah’dan sigara bırakan kardeşlerime yardımcı olmasını istiyordum.
ISPARTA’DA BİR HATIRA
Can suyu derneği Genel Başkanı Mustafa Köylü, benim genel Başkanlığım döneminde vakfımızın Isparta şube başkanı idi. Yaz aylarında vakfın bütün ülke genelinde büyük “sünnet şölenleri” yapar ve ben de Genel Başkan olarak birçoğunu ziyarete giderdim. Bu sefer de Isparta’ya gelmiştim.
Mustafa kardeşim, bir işi büyük düşünen ve ona göre program yapan bir başkanımdı. Bir gön öncesinden Isparta’nın meydanında büyük kazanlarda pilavlar kaynatmaya başlatmıştı. Ertesi günü yapılacak sünnet şölenimize ayrıca Konya Belediyesi Mehter takımı da gelecekti.
Gece hazırlıkları gözden geçirirken bir yaşlı adam yanıma yaklaştı ve bana; “Oğlum. Dur seni bir öpeyim” dedi. Ben; “Hayrola Amca… Bu büyük muhabbet neden dolayıdır?” diye sorunca bana sürekli hamd (şükür) etmem gereken şu cevabı verdi.
“Oğlum…” dedi. “Benim sigara içen bir oğlum vardı. Biz onu bu beladan bir türlü kurtaramamıştık. Ancak sen ona; (Bu sigarayı bırak) demişsin. O da o günden beri ağzına sigara almıyor” dedi.