Geçtiğimiz hafta TV 42 Genel Müdürü Esat Ergener kardeşimle ata yadigarı, hicran diyarı Balkan topraklarını ziyaret ettik... Kosova ve Makedonya'yı sindire sindire gezdik..
**
Turistik bir geziden ziyade tamamıyla iş gezisi oldu. Matka Kanyonu'nda ve Ohrid Gölü'nde yüzerken bile fotoğraf makinamız, cep telefonlarımız elimizdeydi...
**
Kosova'nın başkentinde bulunan Priştina Adem Yaşari Havalimanı'na iner inmez Balkanların o eşsiz doğası bizi karşıladı...Yaşanan acılara rağmen Kosova halkı hala dimdik ayakta ve hayata sımsıkı sarılıyor..
**
Priştina'da Osmanlı dönemine ait camileri, türbeleri, medreseleri ziyaret ettik. Tabii hepsi de ayrı bir öneme sahipti... Hepsi de Balkanlara vurulan Türk mührüydü...
**
Bizim için en duygusal ziyaret ise Sultan Murat Türbesi'ni ziyaret ettiğimiz an oldu. Daha türbenin içerisine girer girmez gözlerim doldu...
**
Bir de türbeyi asırlardır bekleyen Türbedar ailesiyle tanışma fırsatı bulduk. Saniye Türbedar teyze konuştukça, kendimizi 600 yıl öncesine gitmiştik hissettik...
**
Saniye teyzemiz Sultan Murat türbesine evi gibi bakıyor. Her yer pırıl pırıl, gelen misafirlerle tek tek ilgileniyor...
**
Türbenin bahçesinde bulunan dut ağacı ise tarihe tanıklık ediyor. Yıldırım Beyazıt'ın 1389 yılında diktirdiği dut ağacı 39 yıldır meyve vermiyor ve şu an anıt ağaç olarak korunuyor...
**
Sultan Murat Türbesi'nin biraz gerisinde Kosova Ovası bulunuyor. 15 Haziran 1389 tarihinde gerçekleşen Kosova Savaşı bölgenin kaderini değiştiren bir savaştı...
**
Osmanlı Devleti tarihinde ilk ve son defa savaş meydanında bir sultanını şehit verdi. Sırplar ise hem Knez Lazar'ı hem de damadı Miloş Obiliç'in idamına şahit oldu...
**
Gazi Mestan Meydanı ise Yugoslavya iç savaşının ateşlendiği yer oldu. Yugoslavya'nın eski başkanların Slobadan Milosevic'in burada yaptığı tarihi konuşma Balkanları yeniden yangın yerine çevirmişti...
**
Kosova'da Türk şehri Prizren'i, Kosova'nın tek Türk Belediyesi Mamuşa'yı ve İpek şehrini de ziyaret etti. Prizren'de kendimizi evimizde hissettik. Arnavutlar bile Türkçe konuşuyor bu şehirde...
**
Sinan Paşa Camii'nde hutbe dili Türkçe'dir. Bu şehirde 3 resmi dil var. Arnavutça, Sırpça ve Türkçe.. Her köşede bir Osmanlı eserine rastlamak mümkün...
**
Prizren Sırplar için de önemli bir şehir. Manastırların ve kilisilerin önemli bir kısmı burada bulunuyor. Kiliselerde görev yapan Sırp rahiplerle ise selamlaşmadan öte geçemedik...
**
Mamuşa Belediye Başkanı Abdulhadi Krasniç'i ziyaret ettik, burada Seyhan Mazreg hanımefendi ile yıllar sonra yeniden görüşme imkanı bulduk...
**
"Her gece yatmadan önce Türkiye için dua ediyoruz" dediler.. Bu sözler Balkan gezisinin en can alıcısı kısmıydı bana göre..
**
Prizren'de son gece Mevlan Krasniqi ve ailesinin misafiri olduk. Arnavut yemekleriyle bu şehirden ayrıldık. Yıllar sonra Güner Kasımlar dostumu da bu şehirde görme fırsatım oldu..
**
Kosova'da bizi Konyalı işadamı Abdurrahman Doruk ağabey misafir etti. Bize evini açtı. Kendisine tekrar teşekkür ediyorum. Kosova'da çok değerli bir 4 gün geçirdik...
**
Makedonya'da ise Üsküp, Ohrid ve Kalkandelen şehirlerini ziyaret ettik. Matka Kanyonunda ve Ohrid Gölü'nde buz gibi suya rağmen kısa da olsa yüzdük... Özellikle Matka Kanyonu ve Ohrid Gölü bir doğa cenneti...
**
Üsküp'te Uluslararası Balkan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Dursun Erdem'i ziyaret ettik. Üniversite hakkında bilgiler aldık. Üniversitenin varlığıyla gurur duyduk...
**
Yine Üsküp'te Konya yıllarından dostum İzzet İbrahimsoylu ile buluştuk. Mekadonya Yörükleri kültürü üzerine yazdığı kitabını bana hediye etti. Makedonyalı Boşnak dostumuz Jasmin Bilalovic'in misafiri olduk...
**
8 günlük Kosova ve Makedonya izlenimlerini gün gün bol resimli ve yazılarla "Balkan Notları" başlığıyla yayınlayacağım. Yol yorgunluğunu hala atamadım. Umarım ilginizi çeker..
**
Kosova ve Makedonya'da dostluğun, vefanın bitmediğini, insanların hala Türkiye'yi büyük bir umut olarak gördüğüne şahit olduk. Sadece doğası değil insanı ve yemekleri de güzel. Balkanlara doyamadık. İlk fırsatta gitmenizi şiddetle tavsiye ediyoru