Bir tarafta Trabzonspor gibi şampiyonluğun en güçlü adayını “derdest” eden Konyaspor, bir tarafta ise kendi saha ve seyircisi önünde Antalyaspor’a boyun eğerek, hem yönetiminde hem de teknik kadrosunda büyük “travma” geçiren Gaziantepspor.
Konuk takım öyle bir tempoyla başladı ki oyuna, “Niyetimiz beraberlik filan değil, galibiyettir” mesajı veriyordu tribünlere. Hem de yürümenin bile cambazlık istediği bir zemine rağmen. Her ne kadar sıkıntılı da olsalar da, Tabata, Beto, Murat Ceylan, Deumi, Zurite ve Roberto Silva gibi usta ayaklara sahipti konuk takım. Maç öncesi soyunma odasındaki saldırı planında, “Saldırı mükemmel, tempo harika, gol iştahı muazzam, oynayın kazanın” diye hedef göstermişti futbolcularına Gaziantepspor takımının yeni hocası Seçkin Göksel.
Maç başlar başlamaz, konuk takım, orta sahadan Tabata, Murat Ceylan, Roberto Silva ile yüklendikçe yüklendi, meşin yuvarlak Konyaspor ceza alanı içerisinde adeta dans etti. Maçın ilk 15 dakikasında kaleye atılan 4 şut var, bu 4 şutta rakip takımdan. Bu dakikaya kadar gelişen organize ataklar var, onlar da konuk takımdan.
Nitekim, 20. dakikada Giray Hocanın başına bekçi diye diktiği Ayman’ın bir anlık gafletinden yararlanan Brezilyalı Tabata, Oğuzhan’ı mağlup etti.
Kim ne derse desin, Türkiye liglerinin ayağa en iyi oynayan, en iyi pas yapan ve oyunu istediği gibi yönlendiren takımlarından birisi olan Gaziantepspor. Böyle bir Gaziantepspor karşısında aynı şekilde mukavemet göstermezseniz rezil olmak kaderiniz olur. Aynen, dünkü Konyaspor gibi.
Bizim futbolcuların dünkü görüntüleri ile bu maçı çevirmesi mümkün değildi. Çünkü, yeşil-beyazlılar, bütün istek, arzu ve maç kazanma düşüncelerini Trabzon’da bırakmışlar. Dolayısıyla, özellikle de ilk 45 dakikada ortaya konulan mücadele şekli ile adeta beyaz bayrak, yani teslim bayrağı çekilmiş gibiydiler. Dahası Konyaspor deve gibiydi. Düzgün hiçbir tarafı yoktu. Oyuna tek forvetle başlayan, Giray hoca, Celalettin, Cihan ve Bülent ile Veysel’i desteklemeyi planlamıştı. Ancak, ne Cihan, ne Bülent ne de Celalettin bu anlamda vasatı bile yakalayamadılar. Çakılı oynayan Gaziantep savunma oyuncuları, Konyaspor’un geliştirdiği kıytırık akınları bile önlemekte zorlanmadı.
Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, Gaziantepspor takımı puan kaybetseydi yazık olurdu. Konyaspor bu oyunu ile 3 puanı almış olsaydı da hak etmemiş olurdu. Konuk takım, 3 puanı 3 golle değil, daha farklı bir skorla da alabilirdi. Oğuzhan’ın çıkardıkları ile Gaziantepli oyuncuların kaçırdıkları sonuçlanmış olsaydı, ortaya tarihi bir “rezalet” çıkabilirdi.
Bazı maçlar vardır ki, köşenin başıdır. Dönmeyi becerebilirsen önün açılır, nefesin kuvvetlenir ve bir sonraki maça daha güvenli çıkarsın. Konyaspor dünkü Gaziantepspor yenilgisi ile köşeyi de, virajı da dönemedi. Başka bir deyişle bu sezon yine bir hedef maçını kazanamadı.
Şimdi soru şu; Konyaspor önümüzdeki hafta Olimpiyat stadındaki İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçında ne yapar? Anlaşıldığı üzere kendi evimizde maç kazanmayı beceremiyoruz, bakarsınız Olimpiyat stadında ya köşeyi döner geliriz, ya da takla atıp döneriz. Yani ikisinin ortası olmaz.
Dünkü maçın hakemine gelince… Kötü bir yönetim göstermedi. Ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranma gibi bir derdi olmadı Halis Özkahya’nın. Ama, birinci yardımcı hakem Süleyman Özay ile dördüncü hakem Hüseyin Sabancı Özkahya’nın alnına düşen kara leke gibiydiler. Süleyman Özay ne yaptığını bilmezken, dördüncü hakem ise kraldan çok kralcı gibiydi.
Maç başlar başlamaz, konuk takım, orta sahadan Tabata, Murat Ceylan, Roberto Silva ile yüklendikçe yüklendi, meşin yuvarlak Konyaspor ceza alanı içerisinde adeta dans etti. Maçın ilk 15 dakikasında kaleye atılan 4 şut var, bu 4 şutta rakip takımdan. Bu dakikaya kadar gelişen organize ataklar var, onlar da konuk takımdan.
Nitekim, 20. dakikada Giray Hocanın başına bekçi diye diktiği Ayman’ın bir anlık gafletinden yararlanan Brezilyalı Tabata, Oğuzhan’ı mağlup etti.
Kim ne derse desin, Türkiye liglerinin ayağa en iyi oynayan, en iyi pas yapan ve oyunu istediği gibi yönlendiren takımlarından birisi olan Gaziantepspor. Böyle bir Gaziantepspor karşısında aynı şekilde mukavemet göstermezseniz rezil olmak kaderiniz olur. Aynen, dünkü Konyaspor gibi.
Bizim futbolcuların dünkü görüntüleri ile bu maçı çevirmesi mümkün değildi. Çünkü, yeşil-beyazlılar, bütün istek, arzu ve maç kazanma düşüncelerini Trabzon’da bırakmışlar. Dolayısıyla, özellikle de ilk 45 dakikada ortaya konulan mücadele şekli ile adeta beyaz bayrak, yani teslim bayrağı çekilmiş gibiydiler. Dahası Konyaspor deve gibiydi. Düzgün hiçbir tarafı yoktu. Oyuna tek forvetle başlayan, Giray hoca, Celalettin, Cihan ve Bülent ile Veysel’i desteklemeyi planlamıştı. Ancak, ne Cihan, ne Bülent ne de Celalettin bu anlamda vasatı bile yakalayamadılar. Çakılı oynayan Gaziantep savunma oyuncuları, Konyaspor’un geliştirdiği kıytırık akınları bile önlemekte zorlanmadı.
Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, Gaziantepspor takımı puan kaybetseydi yazık olurdu. Konyaspor bu oyunu ile 3 puanı almış olsaydı da hak etmemiş olurdu. Konuk takım, 3 puanı 3 golle değil, daha farklı bir skorla da alabilirdi. Oğuzhan’ın çıkardıkları ile Gaziantepli oyuncuların kaçırdıkları sonuçlanmış olsaydı, ortaya tarihi bir “rezalet” çıkabilirdi.
Bazı maçlar vardır ki, köşenin başıdır. Dönmeyi becerebilirsen önün açılır, nefesin kuvvetlenir ve bir sonraki maça daha güvenli çıkarsın. Konyaspor dünkü Gaziantepspor yenilgisi ile köşeyi de, virajı da dönemedi. Başka bir deyişle bu sezon yine bir hedef maçını kazanamadı.
Şimdi soru şu; Konyaspor önümüzdeki hafta Olimpiyat stadındaki İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçında ne yapar? Anlaşıldığı üzere kendi evimizde maç kazanmayı beceremiyoruz, bakarsınız Olimpiyat stadında ya köşeyi döner geliriz, ya da takla atıp döneriz. Yani ikisinin ortası olmaz.
Dünkü maçın hakemine gelince… Kötü bir yönetim göstermedi. Ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranma gibi bir derdi olmadı Halis Özkahya’nın. Ama, birinci yardımcı hakem Süleyman Özay ile dördüncü hakem Hüseyin Sabancı Özkahya’nın alnına düşen kara leke gibiydiler. Süleyman Özay ne yaptığını bilmezken, dördüncü hakem ise kraldan çok kralcı gibiydi.