Korku ve Ümit

Sinan Şen


Şâ’bi hazretleri şöyle rivayet eder: Hz. Ömer (r.a) bıçaklandığı zaman, yanında Hz. Abbas (r.a)’da vardır. Hz. Abbas (r.a), kendisini teselli etmek maksadıyla şunları söyledi:
“Ey Müminlerin Emiri! İnsanlar küfür bataklığında çırpınırken, sen Müslüman oldun. Kâfirler, Peygamberimiz (s.a.v)‘i hor ve hakir gördüklerinde sen onun yanında yer aldın. Peygamberimiz (s.a.v) vefat ettiğinde, senden razı olarak vefat etti. Seninle iki kişi bile ihtilaf etmedi. Ve şimdi şehitlik makamına gidiyorsun.” dedi. Bu sözlere karşı Hz. Ömer (r.a) şunları söyledi:
“Bu sözlerinize bakarak gurura kapılanlar, aldanan kişilerdir. Allah adına yemin ediyorum ki, güneşin üzerine doğduğu her şey benim olsaydı, kıyametin korkusundan kurtulmak için hepsini dağıtırdım.” dedi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Allah (c.c) buyurdu ki: Ben, kulum üzerinde iki korkuyu ve iki güveni bir arada vermem. Kulum, dünya hayatında benden korkarsa, ben de onu ahiret korkusundan emin kılarım. Şayet kulum, dünya hayatında benden korkmazsa, ben de ona ahiret korkusunu yaşatırım.” (Ebu Nuaym, Hilye, 6/98.)
Hasan-ı Basri’den gelen bir rivayette Nebî (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Üç şey kurtarıcıdır, üç şey de helak edendir.
Kurtarıcı olanlar,
1. Her zaman adil olmak,
2. Fakirlik ve zenginlikte idareli olmak,
3. Her anında ve her halinde Allah’tan korkmak.
Helak ediciler,
1. Aşırı cimri olmak,
2. Nefsinin peşinden koşmak,
3. Kişinin kendisini beğenmesi. (Kibir)”(Heysemi, ez-Zevaid, 1/91.)
Gününüz hayırlı, bereketli olsun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.