Kırılgan bir döneme giriyoruz…
***
Dünyada süper güç olarak ifade edilen, ABD, Rusya ve Çin silahlarıyla birlikte coğrafyamızda…
***
Kendi ülkelerinden çok uzaklarda, fitili mutlaka ateşlenecek bir kavga için burnumuzun dibinde konuşlandılar… Dünyanın en güçlü ordusu sıralamasında; ABD, Rusya ve Çin ilk üçü paylaşıyor…
***
Başkentlerinden çok uzakta, üstünlük ya da çıkar amaçlı, coğrafyadaki diğer ülkeler üzerinden bir sürtüşme, didişme, her geçen gün tansiyonu artırıyor…
***
Üç süper güç topraklarımızın hemen yanı başında birbirilerine “gubarırken” bizde ise “hamaset” almış başını gidiyor…
***
Diplomasiyi önceleyerek, her fırsatta tutuşturulmaya çalışılan bu ateşe, bıkmadan usanmadan, yılmadan mutlaka ve mutlaka su taşımalıyız…
***
Aksi her senaryo ülkemizi ateş çemberine çevirebilir… Bugün ticaretimizi engelleyen durumlar yarın can güvenliğimizi ortadan kaldırıverir…
***
Korkmadan, dik durarak, sabırla, bölgedeki diğer halkların güvenliğini de düşünerek, yeni yaraların, yeni cephelerin açılmasına müsaade etmeden, ferasetle bu işin içinden çıkmalıyız… Küçücük bir kıvılcım bırakın bölgeyi, dünyayı ateşe verir…
***
Bunu başarabilmek için, korkmadığımızı göstermek şart… İlahi terazide, kalabalık olan değil, haklı olan üstün ve güçlüdür… Birlikte, omuz omuza bu zor zamanlarda, aynı siperde duran askerler gibi dik ve yan yana durmamız lazım…
***
Bu süreçte, kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hakk’ın vaadi gibi duran En’am Suresi’ndeki ayetinin burada da tecelli etmesi için dua etmeliyiz…
“İşte biz, kazanmakta oldukları günahlar sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmına böyle musallat ederiz…”( En’am 129)
***
Tüm bunlara rağmen, en nihayetinde, iş başa düştüğünde şüphesiz bu millet, Talût’un askerleri gibi;
“Rabbimiz üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı (düşman karşısında) sabit kıl ve kâfirler kavmine karşı bize yardım et.”(BAKARA 250) geçmişte demiştir bundan sonra da diyecektir vesselam…
***
Korkma..!
***
Batmayız İnşallah…!