Korkma!
Ağızdan bir çırpıda çıkan bir kelime.
Ama tarihsel olarak da, İslami olarak da, ülke olarak da aslında çokça derinliği olan, muazzam bir kelime.
***
Efendimiz’in (SAS) Hz Ebubekir’i (RA) mağarada teskin etmesi…
Alparslan’ın Malazgirt savaşında, kendinden kat be kat üstün olan Bizanslılara karşı askerlerini şevke getirmesi…
İstiklal Marşı’mızın ilk kelimesi…
***
Aslında bizim nüvemizde var korkmamak.
Gözü kara bir milletiz.
10 dakika sonra şehit olacağımızı bilsek dahi, vatan için, evlatlarımız için, İslam için gözümüzü kırpmadan gireriz uğraşa.
***
Ailemiz için kendimizden vazgeçeriz.
Değerlerimiz için her şeyimizi feda edebiliriz.
***
İlayi Kelimetullah için ise canımızı.
E hal böyle iken, neden korkarız peki?
Normal şartlarda yalnızca Yaradan’dan.
***
Ancak şu anda yeni bir korku daha peydah oldu; herkes gibi olamamak, herkese benzeyememek.
***
Garip değil mi?
Bir adım dahi geri adım atmadan ölüme göz kırparak koşan dedelerden geldiğimiz nokta.
“Komşum bunu yaptı, biz neden yapmıyoruz?”
“Akrabalarımız falanca yere tatile gitti, biz neden gitmiyoruz?”
“Filanca çocuğunu şuraya vermiş okula, biz neden vermiyoruz?”
Bir de şey vardı, durun; “Bizim neyimiz eksik?”
***
Garip değil mi?
Herkese benzemeye çalışmak.
Herkes gibi olmakta ne varsa artık.
Dikkat edin, mutlu olanlar, hatırlananlar, başarılı olanlar, hatta ve hatta arananlar hep aslında farklı olanlardır.
***
E hal böyle iken nedir bu mahalle baskısı?
Başkası gibi olamamanın verdiği korku?
Gerçekten büyük komedi ve trajedi.
Geçen izlediğim bir filmde geçen bir cümle vardı; “Farklı olmaktan korkma, herkes gibi olmaktan kork!”
Alın size şiar olacak söz, ne yaparsanız yapın artık.
Vesselam…