Kör çalgıcılar!

Kerem İşkan

Aksak Timur Hindistan'a gittiğinde, " Hint çalgıcılarının pek maharetli olduklarını büyüklerden duymuştum" dedi ve çalgıcıları çağırdı…
***

Görme özürlü bir çalgıcı huzura gelip tar çalmaya başladı…

***

Padişah çok memnun kaldı ve çalgıcıya adını sordu…
***

“— Adım Devlet'tir efendim” diye yanıt verdi çalgıcı
***
Timur şaşırdı; “— Devlet kör olur mu hiç? “
***
Çalgıcı huzurda başını bile kaldırmadan hikmet tokadını geçirdi Timur’a: “— Devlet kör olmasaydı, topalın evine gelir miydi hiç?”

***

Neden anlattık bu hikâyeyi?

***

Etrafımızda buna benzer olaylar yaşanmaya başlandı da o yüzden… Seçilmiş atanmış bazı idarecilerimiz, Osmanlıyı sekarete götüren hastalığa yakalandılar…

***

İdare-i maslahat etmek 

***

Yani? Anlamı, işleri şöyle böyle yönetmek...

***

Zaten maslahat, ‘‘sulh'' kökünden türetilmiş bir sözcük… Fazla hıra güre sebebiyet vermeden, köklü tedbirler almadan, durumu idare etmek…

***

Şuan ki Büyükşehir’in politik rotası yani…

***

Sol’un güçlü kalemlerinden olan Doğan Avcıoğlu, “İdare-i maslahatçılar esaslı devrim yapamaz” diye yazmıştı… Ne yerinde söz

***

***

‘Kör ile yatan şaşı kalkar   misali, şaşılıklar çoğaldı idarede… Birçok konuda, bazı idarecilerimizin zaafları yüzünden idarenin zaten flu olan  görüş açısı tamamen  bozulmaya başladı…

***

İdareciler hadiselere siyasi parti liderleri gibi yaklaşmamalı, aksine devlet adamı vasfını ve dirayetini kaybetmemelidir…

***

İdarecilik; herkesi, her kesimi kucaklamayı emreder… Twet müşavirlerinizin, dediğinin aksine…

***

Adaletin köşkünün temeli de işte tam burasıdır… Bu temeli referans almazsanız, adaleti sağlayamazsınız…

***

İdarecinin adilliği, tebaasında kendisine benzemeyenlere gösterdiği hoşgörü ve iltifatla ölçülür…

***

Yoksa Aksak Timur örneğinde görüldüğü gibi, maslahatçılığa devam ederseniz, çok yakında huzurunuzda, kör çalgıcıdan hikmet tokadı yersiniz…

***