Yazıya yine bir fıkra ile başlayalım...
***
İki genç, köyün ihtiyarlarını kızdırmak için bir plan yapmışlar…
***
Ardından yaş ortalaması altmışın üzerinde olan insanların gittiği bir kahvehaneye girmişler…
***
Kahvehanede oturan yaşlıların hepsi kendi aralarında konuşuyorlarmış…
***
Gençlerden biri eline geçirdiği gazeteyi yalandan okumaya başlamış...
***
‘Helal be şu devlete bak” diye diğerine seslenmiş…
***
Diğer genç kıs-kıs gülerek sormuş...
***
“Hayırdır ne demiş devlet baba yine” diye…
***
“Bak bundan sonra altmış yaş üzeri insanlarımızı boşa gitmesinler diye, sabun fabrikasına göndererek sabun yapacağız’ diyor demiş…
***
Kahvehanede biranda sessizlik oluşmuş…
***
Tüm ihtiyarlar konuşmayı kesip, şaşkın şaşkın birbirlerine bakmaya başlamışlar…
***
Taa neden sonra ihtiyarın biri bastonuna tutunarak sinirlice ayağa kalmış ve masaya elini vurarak kükremiş...
***
‘Kendi payına köpürenin Allah belasını versin…’
***
Niye anlattık bunu?
***
Toplusal tepkilerimizin geldiği nokta işte tam da fıkra gibi…
***
Fıkradaki ihtiyar, tepkisini sabun olduktan sonra köpürmeyerek gösteriyor...
***
Dünden beri eş dost ve bazı siyasiler arıyor...
***
“Son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Vatandaşın, sokağın tepkisi nasıl?” diye...
***
Bende bir cümle ile sokağın ve vatandaşın tepkisini özetleyiveriyorum...
***
Köpürmeyeceğiz...
***
Müslümanların izzetleri ayaklar altına alınsa da…
***
İslam topraklarının yıkımını canlı canlı izletseniz de…
***
Masumların katledilişini gözümüze soksanız da, tarihte dedelerimizin köpürdüğü gibi bizi asla köpürtemeyeceksiniz(!)