Abartmak gibi olmasın ama, Konyaspor’un forvetinde ve orta sahasında yaşadığı, teşhisi konulduğu halde bir türlü tedavi edilemeyen kronik hastalığı yine devam ediyor. Ancak, bu kronik hastalığın devam etmesinde yönetimin bir tasarrufunun olmadığını da söylemek lazım.
Yani, yönetime haksızlık yapmamak lazım. Yönetimin bu konuda nasıl gayret gösterdiğini biliyorum.
Konyaspor yönetiminin, Veysel Cihan ya da Cenk İşler özelliklerini taşıyan bir golcü arayışının devam ettiğini söyleyebilirim. Bu oyuncu yerli mi olur yabancı mı olur bilemiyorum. Ancak, Konyaspor’un böyle bir oyuncuya kesin ihtiyacı var.
Orta sahanın göbeğinde ise bu sıkıntının Dursun Karatay ile giderildiği söyleniyor. Dursun’un oyun kurabilen, saha içinde arkadaşlarını yönlendiren ya da yönlendirebilme becerisine sahip, en önemlisi pas organizasyonunda ez az hata ile rol üslenebilecek bir oyuncu olduğu ifade ediliyor.
Bekleyip göreceğiz.
Konyaspor’u Çarşamba günü PAF takımı ile oynadığı hazırlık maçında izledim. Takımın tam hazır olmadığını gördüm. Elbette bunun çeşitli sebepleri var. Bunları tek tek sıralamanın bir anlamı yok. Bir önceki yazımda da altını çizdiğim gibi, takımın gençleşmesi, boyunun uzaması, oyuncuların birbirleri ile yardımlaşması ve takım olma yolunda önemli mesafeler alması açıkçası beni umutlandırdı.
Saha içerisinde gördüğüm eksiklerin başında, yukarıda da altını çizdiğim gibi, orta sahada oyunu yönlendirecek, yanındaki oyuncuları aktif hale getirecek bir “maestro” yok. Umarım yeni transfer Dursun Karatay bu özelliklere sahiptir.
Hoş, referansı bu doğrultuda geldiği için transfer edilmiş.
Tek tek oyuncuları masaya yatırmak, hem oyunculara hem de bu oyuncuları takıma kazandıran insanlara haksızlık olur. Bal yapmaz arılar da var, bal yapmak için çabalayan, gayret gösteren, iyiniyetli oyuncular da var. Sanıyorum, hem teknik adamlar hem de yöneticiler bunu ayırt edebiliyorlardır.
İsim yok şimdilik.
İşin özü şu; bu takım üretken, bu takım savaşçı, bu takım tekmeye kafa koyacak oyuncularla yola devam etmeli. Artık, Konyaspor’un futbolcu rolü yapanlarla bu işi olmamalı. Yeşil-beyazlı ekibin Bank Asya’ya geliş serüvenine bir bakılırsa, bu serüvende kimlerin payı olduğunu net bir şekilde görebiliriz.
Dolayısıyla Bank Asya bir savaş ise Konyaspor bu savaşı figüranlarla değil, esas oğlanlarla kazanacaktır. Konyaspor’un bu anlamda B planı gibi bir lüksünün olmadığını, bu oyuncu grubu da öğrenmelidir.
Ben bunu bilir bunu söylerim.
Gördüklerimizi yazmak ve okurlarımızla paylaşmak bizim işimiz. Bu işi yaptığımız süre içerisinde de takımın artılarını ve eksilerini ortaya koymak durumundayız. Türkiye liglerinde birçok kulübün yaşadığı sıkıntıları Konyaspor’un yaşaması da doğal. Ancak, doğal olmayan, Konyaspor’a ekonomik anlamda bir desteğin olmayışıdır.
Konyaspor’un ciddi sıkıntılarından birisi de budur. Lig’in başlamasına sayılı günler kalmasına rağmen, kombine bilet satışlarının çok çok yetersiz olması ciddi bir sıkıntı. Bunu sadece ekonomik olarak da ele almamak lazım. Ben meseleye başka bir pencereden bakıyorum. Kombinelere ilgisizliğin bir başka boyutu ise şehrin takımına duyarsızlığı anlamına geliyor. Esas düşündürücü olan da bu.
İnşallah yanılan ben olur, şehrini ve takımını seven insanların beni bu anlamda mahçup etmesini isterim.