20. 5. 2009’da “Allah yardımcısı olsun”diye bir yazı yazmış ve nedenlerini de biraz kızgınlık, biraz duygusallıkla izah etmeye çalışmıştım. “Felaket Tellalı” ya da “Gamlı Baykuş” yakıştırması yapmışlardı bana. Bundan 3-4 sezon önce. Konyaspor’un kötü yönetildiğini yazdığım, fincancı katırlarını ürküttüğüm için. Yetinmemişler gazetelere ilan vermek suretiyle de, kendilerince hedef göstermişlerdi beni.
Mahkemeler de cabası… Yazıma: “Kimse kendisini kandırmasın. Bu takımın hedefi ilk altı değil, ligde kalmak olmalıdır” demiştim ya! O nedenle. Kaybedilen maçlar sonrasının ruh haline istinaden ortaya konulmamıştı bu öngörü. Öfkelerim, isyanlarım, hayal kırıklıklarım aklımın önüne geçmemişti yani. Aksine… Gerçeklerle yüzleşme durumuydu bu sadece. Ünal Karaman’ın gönderiliş şekli ne kadar yanlışsa, Raşit Çetiner’in getiriliş şekli de külliyen yanlıştı. Devam etmesi ise işin tuzu biberi oldu. Sezon başında “Raşit Çetiner ile bu araba takla atar” demiştim. İnanmamıştım Raşit Çetiner’in teknik adamlığına… Yaptığı transferlerin yüzde 80’inine de… Gelinen nokta malum. Üzülerek söylemek gerekirse, benim gibi düşünen azınlık haklı çıktı. Doğrunun hayat bulması acı veriyor, ne var ki bize. Keşke yanılan biz olsaydık. Meseleye de, futbola da yanlış gözlükle bakan taraf olsaydık. Ne acı değil mi? Konyaspor bugün, Hacettepe ve Kocaelispor’un ardından en güçlü küme düşme adayı olarak işaret ediliyorsa, bu utanç sadece Mehmet Ali Kuntoğlu, Raşit Çetiner, Giray Bulak ve futbolcuların değil. Bu utanç SAHİPSİZ ŞEHİR KONYA’nın… Başta siyasetçilerinin!.. Büyükşehir Belediye Başkanının!.. Merkez İlçe Belediye Başkanlarının!.. Kanaat önderlerinin!.. Sanayicisinin!.. Esnafının!.. Aydınının!.. Zır cahilinin!.. Sivil toplum örgütlerinin!.. TSYD’nin!.. Gazeteciler Cemiyetinin!.. Nemelazımcıların ve de bananecilerin!.. Bu şehirden nimetlenen ve hesabı kitabı olan herkesin!.. Dahası, havada uçan kuştan tutun da, yerdeki karıncaya kadar!.. Bu utanç hepimizin!..”
Diyerek devam etmiştim.
Bence Konyaspor Bank Asya’ya yetmez ikinci TFF 2. lige düşmeli ki bu şehrin aklı başına gelsin. Burada isimler vermek, birilerine eleştirmek veya hedef göstermek yakışık almaz. Ama, bu şehirden “nimetlenmiş” bu şehirden “apoletlenmiş” ve hala da bu şehirde “kanat önderi” olarak tanımlanıyorlarsa bu insanlar, hatayı onlarda değil, kendimizde aramalıyız.
Layık olduğumuz gibi yönetiliyoruz.
İşin özü bu.
Şimdi hem bir spor yazarı olarak hem de bir okuyucu ve taraftar olarak öz eleştiri yapayım, ister misiniz?
Önce yazdıklarımın doğru çıkması beni sevindirmekten daha çok üzdü, kahretti ve bir defa daha hayal kırıklığına uğrattı.
Bir yazar olarak zaten günümüzde gelinen yer ve daha da kötüye gidecek durum karşısında yıllardır neden ikaz edici ve aydınlatıcı yazılar yazarak görevimi tam olarak yerine getirmediğimi sorgulayabilirim. Ne var ki, devamlı “felaket tellalı” ya da “gamlı baykuş” gibi nitelendirilmem, bir adım geri atmama neden oldu.
Şimdi, gelinen noktaya bakıldığı zaman Konyaspor’u “kabus” gibi günler bekliyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’in Amerika’da olması ve belirsizlik en büyük handikap. Bundan sonraki süreçte neler olur, şimdiden kestirmek mümkün değil
Ancak, bazıları kendi “ikbal”leri ve “intikam” duyguları ile hem en yakın arkadaşlarına hem de Konya’ya “ihanet”in en büyüğünü yaptılar.
Dahası Konyaspor’u “zehirli çiçek” haline getirdiler.
Ben son olarak buradan bir çağrı yapıyorum… Bahattin Karapınar’ın çekilmesi ile birlikte spor çevrelerinde inanılmaz söylentiler var. Karapınar’dan para istendiği için çekildiğinden tutun da, intikam duygusuna, intikam duygusundan tutun ailenin izin vermediğine kadar, bir sürü söylenti var.
Bahattin Karapınar, bu dedikoduların önünü kesmek istiyorsa, çıkar aslan gibi bir basın toplantısı yapar ve neden çekildiğini açıklar. Bazı şeyler vardır ki, “şüyuu, vukuundan beterdir!” Yani gerçek olmasından daha çok söylenti halinde kalması mide bulandırır. Bahattin Karapınar, kendisine “cüzamlı” gibi bakılmasını istemiyorsa, bir basın toplantısı ile gelişmeleri ayrıntıları ile ve neden çekildiğini kamuoyuna açıklar.
Mahkemeler de cabası… Yazıma: “Kimse kendisini kandırmasın. Bu takımın hedefi ilk altı değil, ligde kalmak olmalıdır” demiştim ya! O nedenle. Kaybedilen maçlar sonrasının ruh haline istinaden ortaya konulmamıştı bu öngörü. Öfkelerim, isyanlarım, hayal kırıklıklarım aklımın önüne geçmemişti yani. Aksine… Gerçeklerle yüzleşme durumuydu bu sadece. Ünal Karaman’ın gönderiliş şekli ne kadar yanlışsa, Raşit Çetiner’in getiriliş şekli de külliyen yanlıştı. Devam etmesi ise işin tuzu biberi oldu. Sezon başında “Raşit Çetiner ile bu araba takla atar” demiştim. İnanmamıştım Raşit Çetiner’in teknik adamlığına… Yaptığı transferlerin yüzde 80’inine de… Gelinen nokta malum. Üzülerek söylemek gerekirse, benim gibi düşünen azınlık haklı çıktı. Doğrunun hayat bulması acı veriyor, ne var ki bize. Keşke yanılan biz olsaydık. Meseleye de, futbola da yanlış gözlükle bakan taraf olsaydık. Ne acı değil mi? Konyaspor bugün, Hacettepe ve Kocaelispor’un ardından en güçlü küme düşme adayı olarak işaret ediliyorsa, bu utanç sadece Mehmet Ali Kuntoğlu, Raşit Çetiner, Giray Bulak ve futbolcuların değil. Bu utanç SAHİPSİZ ŞEHİR KONYA’nın… Başta siyasetçilerinin!.. Büyükşehir Belediye Başkanının!.. Merkez İlçe Belediye Başkanlarının!.. Kanaat önderlerinin!.. Sanayicisinin!.. Esnafının!.. Aydınının!.. Zır cahilinin!.. Sivil toplum örgütlerinin!.. TSYD’nin!.. Gazeteciler Cemiyetinin!.. Nemelazımcıların ve de bananecilerin!.. Bu şehirden nimetlenen ve hesabı kitabı olan herkesin!.. Dahası, havada uçan kuştan tutun da, yerdeki karıncaya kadar!.. Bu utanç hepimizin!..”
Diyerek devam etmiştim.
Bence Konyaspor Bank Asya’ya yetmez ikinci TFF 2. lige düşmeli ki bu şehrin aklı başına gelsin. Burada isimler vermek, birilerine eleştirmek veya hedef göstermek yakışık almaz. Ama, bu şehirden “nimetlenmiş” bu şehirden “apoletlenmiş” ve hala da bu şehirde “kanat önderi” olarak tanımlanıyorlarsa bu insanlar, hatayı onlarda değil, kendimizde aramalıyız.
Layık olduğumuz gibi yönetiliyoruz.
İşin özü bu.
Şimdi hem bir spor yazarı olarak hem de bir okuyucu ve taraftar olarak öz eleştiri yapayım, ister misiniz?
Önce yazdıklarımın doğru çıkması beni sevindirmekten daha çok üzdü, kahretti ve bir defa daha hayal kırıklığına uğrattı.
Bir yazar olarak zaten günümüzde gelinen yer ve daha da kötüye gidecek durum karşısında yıllardır neden ikaz edici ve aydınlatıcı yazılar yazarak görevimi tam olarak yerine getirmediğimi sorgulayabilirim. Ne var ki, devamlı “felaket tellalı” ya da “gamlı baykuş” gibi nitelendirilmem, bir adım geri atmama neden oldu.
Şimdi, gelinen noktaya bakıldığı zaman Konyaspor’u “kabus” gibi günler bekliyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’in Amerika’da olması ve belirsizlik en büyük handikap. Bundan sonraki süreçte neler olur, şimdiden kestirmek mümkün değil
Ancak, bazıları kendi “ikbal”leri ve “intikam” duyguları ile hem en yakın arkadaşlarına hem de Konya’ya “ihanet”in en büyüğünü yaptılar.
Dahası Konyaspor’u “zehirli çiçek” haline getirdiler.
Ben son olarak buradan bir çağrı yapıyorum… Bahattin Karapınar’ın çekilmesi ile birlikte spor çevrelerinde inanılmaz söylentiler var. Karapınar’dan para istendiği için çekildiğinden tutun da, intikam duygusuna, intikam duygusundan tutun ailenin izin vermediğine kadar, bir sürü söylenti var.
Bahattin Karapınar, bu dedikoduların önünü kesmek istiyorsa, çıkar aslan gibi bir basın toplantısı yapar ve neden çekildiğini açıklar. Bazı şeyler vardır ki, “şüyuu, vukuundan beterdir!” Yani gerçek olmasından daha çok söylenti halinde kalması mide bulandırır. Bahattin Karapınar, kendisine “cüzamlı” gibi bakılmasını istemiyorsa, bir basın toplantısı ile gelişmeleri ayrıntıları ile ve neden çekildiğini kamuoyuna açıklar.