Konyaspor’un en önemli sorunu gol…
Onun için de, golcü oyuncu ya da gol adamı gerekli…
Ne yazık ki, o da bu mevcudun içinde yok…
Ne Robak, ne Serbay, ne Ali Dere, ne de Gökhan Emreciksin bu şartlarda gol için çare değiller…
Günlerinde olur, rakip büyük hata yapar ve şansları da yaver giderse belki…
Kadrosunda gol adamı olarak tarif edilemeyen bir oyuncuya sahip olamayan takımların işi hiçte sanıldığı kadar kolay değil…
Böyle takımların gol bulma işi de, ölü toplara ya da kenarlardan gelecek yüksek toplara kalıyor…
Ölü toplardan gol bulmak istiyorsanız da, ya bu topları iyi kullanan bir oyuncuya veya bu toplardan sonuç alacak, hava hakimiyeti yüksek bir oyuncuya sahip olacaksınız…
Yani Robak gibi…
Ama, Robak’ı da haddinden fazla topla buluşturmak şartıyla…
Bu şartlarda Robak’tan da yararlanamıyorsanız, o zaman rakibin zaaflarından ya da rakibin önlem alamayacağı bir takım varyasyonları deneyeceksiniz…
xxx
Giresunspor maçında, hem de ağır sahaya rağmen, istekli, iyiniyetli ve kazanma arzulu oynayan bir Konyaspor seyrettik…
Ancak, istek, iyiniyet ve kazanma arzusu yetmiyor…
Niyesi sadece kadronun kısıtlı oluşu ya da oyuncuların bireysel performansları ile açıklanabilecek bir durum değil… Niyesi oyun içerisinde sistemin, oyun kurgusunun ve değişik atraksiyonların yapılamamasında…
Yoksa…
Galibiyeti kaçırmış olsalar da, Konyasporlu oyuncuların Giresunspor karşısındaki istekli, iyiniyetli ve kazanma azimli mücadelelerini görmezden gelebilir misiniz?
Ama hepsi bu…
İyi niyetle bir yere kadar işte…
Bu görüntüsüyle Konyaspor’un gol atıp maç kazanması zor…
Osman Hoca alınmasın, bizim belli bir oyun planımız yok öncelikle… Sonra da rakibe kabul ettireceğimiz bir oyun anlayışı…
Böyle olunca da, Konyaspor’un gol atması ve kazanması bazı oyuncuların şansları ve özel gayretlerine, daha çokta rakibin affedilmez hatalarına kalıyor…
Şunu söylemeye çalışıyorum; Çarşamba günü Boluspor’dan 3 puanı alamazsan, Giresunspor deplasmanından getirdiğin 1 puanın çokta bir kıymeti olmayacak…
“Kuru kavaktan düdük çıkarmak” gibi söylemlerin de çok alıcısı olacağını sanmıyorum… Kenardakilerin projektörleri biraz da kendilerine çevirmelerinde fayda var diye düşünüyorum…
Onların da iyiniyetli oluşlarından asla kuşkum yok…
Zaten, niyetleri iyi olmasa, ne “yiv”i kalmış, ne “set”i bu Konyaspor’da işleri olmazdı…
Sözün özü şu; Osman Hoca’yı severim, ama Konya’yı ve Konyaspor’u daha çok… Dolayısıyla teknik adamların da gol yollarındaki bu sıkıntıyı çözüm noktasında bir arayışa girmeleri, hem kendilerinin hem de Konyaspor’un hayrına olacaktır…
ŞEKERSPOR KOCAELİSPOR’A PATLADI
Metin Altınay’la sezona büyük umutlarla başlamışlardı…
Ancak, istenilen oyun ve iyi skorlar gelmeyince, karşılıklı anlayışla yollar ayrıldı…
Şekerspor belki de istemeye istemeye bir kan değişikliğine gitmek zorunda kaldı…
İşe yaradı mı?
İlerleyen haftalar da göreceğiz…
Mustafa Çapanoğlu, bu ülkede en doğru, en dürüst, riyası olmayan futbol emekçilerinden birisidir…
İnşallah başarılı olur…
İlk haftalarda onun da canı sıkıldı…
Kocaelispor galibiyeti, hem camianın hem de kendisinin biraz da olsa gazını aldı, moraller düzeldi…
Rakibin içerisinde bulunduğu durum, farklı skorun çıkmasına en büyük nedendi, ancak Şekerli oyuncuların istekli oyunlarını da yabana atmamak lazım…
Umarım bu maç Şekerspor için silkinip kendine gelme maçı olur da, yeşil-beyazlılar umdukları bir sezonu geride bırakırlar…
Dünkü maçla ilgili uzun uzun yazmaya gerek yok…
Bana göre maçın kısa özeti şu; Atanın deliler gibi sevindiği, çıldırdığı, yiyenin ise kahrolduğu, gözyaşlarına boğulduğu bir maç değildi.
Onun için de, golcü oyuncu ya da gol adamı gerekli…
Ne yazık ki, o da bu mevcudun içinde yok…
Ne Robak, ne Serbay, ne Ali Dere, ne de Gökhan Emreciksin bu şartlarda gol için çare değiller…
Günlerinde olur, rakip büyük hata yapar ve şansları da yaver giderse belki…
Kadrosunda gol adamı olarak tarif edilemeyen bir oyuncuya sahip olamayan takımların işi hiçte sanıldığı kadar kolay değil…
Böyle takımların gol bulma işi de, ölü toplara ya da kenarlardan gelecek yüksek toplara kalıyor…
Ölü toplardan gol bulmak istiyorsanız da, ya bu topları iyi kullanan bir oyuncuya veya bu toplardan sonuç alacak, hava hakimiyeti yüksek bir oyuncuya sahip olacaksınız…
Yani Robak gibi…
Ama, Robak’ı da haddinden fazla topla buluşturmak şartıyla…
Bu şartlarda Robak’tan da yararlanamıyorsanız, o zaman rakibin zaaflarından ya da rakibin önlem alamayacağı bir takım varyasyonları deneyeceksiniz…
xxx
Giresunspor maçında, hem de ağır sahaya rağmen, istekli, iyiniyetli ve kazanma arzulu oynayan bir Konyaspor seyrettik…
Ancak, istek, iyiniyet ve kazanma arzusu yetmiyor…
Niyesi sadece kadronun kısıtlı oluşu ya da oyuncuların bireysel performansları ile açıklanabilecek bir durum değil… Niyesi oyun içerisinde sistemin, oyun kurgusunun ve değişik atraksiyonların yapılamamasında…
Yoksa…
Galibiyeti kaçırmış olsalar da, Konyasporlu oyuncuların Giresunspor karşısındaki istekli, iyiniyetli ve kazanma azimli mücadelelerini görmezden gelebilir misiniz?
Ama hepsi bu…
İyi niyetle bir yere kadar işte…
Bu görüntüsüyle Konyaspor’un gol atıp maç kazanması zor…
Osman Hoca alınmasın, bizim belli bir oyun planımız yok öncelikle… Sonra da rakibe kabul ettireceğimiz bir oyun anlayışı…
Böyle olunca da, Konyaspor’un gol atması ve kazanması bazı oyuncuların şansları ve özel gayretlerine, daha çokta rakibin affedilmez hatalarına kalıyor…
Şunu söylemeye çalışıyorum; Çarşamba günü Boluspor’dan 3 puanı alamazsan, Giresunspor deplasmanından getirdiğin 1 puanın çokta bir kıymeti olmayacak…
“Kuru kavaktan düdük çıkarmak” gibi söylemlerin de çok alıcısı olacağını sanmıyorum… Kenardakilerin projektörleri biraz da kendilerine çevirmelerinde fayda var diye düşünüyorum…
Onların da iyiniyetli oluşlarından asla kuşkum yok…
Zaten, niyetleri iyi olmasa, ne “yiv”i kalmış, ne “set”i bu Konyaspor’da işleri olmazdı…
Sözün özü şu; Osman Hoca’yı severim, ama Konya’yı ve Konyaspor’u daha çok… Dolayısıyla teknik adamların da gol yollarındaki bu sıkıntıyı çözüm noktasında bir arayışa girmeleri, hem kendilerinin hem de Konyaspor’un hayrına olacaktır…
ŞEKERSPOR KOCAELİSPOR’A PATLADI
Metin Altınay’la sezona büyük umutlarla başlamışlardı…
Ancak, istenilen oyun ve iyi skorlar gelmeyince, karşılıklı anlayışla yollar ayrıldı…
Şekerspor belki de istemeye istemeye bir kan değişikliğine gitmek zorunda kaldı…
İşe yaradı mı?
İlerleyen haftalar da göreceğiz…
Mustafa Çapanoğlu, bu ülkede en doğru, en dürüst, riyası olmayan futbol emekçilerinden birisidir…
İnşallah başarılı olur…
İlk haftalarda onun da canı sıkıldı…
Kocaelispor galibiyeti, hem camianın hem de kendisinin biraz da olsa gazını aldı, moraller düzeldi…
Rakibin içerisinde bulunduğu durum, farklı skorun çıkmasına en büyük nedendi, ancak Şekerli oyuncuların istekli oyunlarını da yabana atmamak lazım…
Umarım bu maç Şekerspor için silkinip kendine gelme maçı olur da, yeşil-beyazlılar umdukları bir sezonu geride bırakırlar…
Dünkü maçla ilgili uzun uzun yazmaya gerek yok…
Bana göre maçın kısa özeti şu; Atanın deliler gibi sevindiği, çıldırdığı, yiyenin ise kahrolduğu, gözyaşlarına boğulduğu bir maç değildi.