Konyaspor kazanır!

Recep Çınar

Konya TV’de her pazartesi yaptığımız programı kapatırken, Konyaspor’un bir sonraki maçı için skor alır sevgili Muhammet…

Bazen duygularımız, mantığımızın önüne geçer ve sallarız…

“1-0 olsun bizim olsun” diyende olur, rakamı artıran da…

Ben genellikle skor söylemem…

“Kazanırız” ya da “kaybederiz” derim…

Kartal maçıyla ilgili de sordu Muhammet…

Önce Bucaspor’a teşekkür ettim…

Kartal’a verdiği 3 puan dolayısıyla…

Sonra da ekledim…

“Kartal, Buca’dan  3 puanı  bizim için aldı” dedim…

Bunu da futbolcularımıza inandığım için söyledim…

Bugün, bizim futbolcularımız topun arkasında ve sahada takım gibi dururlarsa, ben de sözümün arkasındayım…

Yani…

Yanisi şu; İstanbul’dan 3 puanla dönme ihtimalimiz yüksek…

En azından arkamıza baka baka dönmeyiz…

Dedim ya, futbolcularımız sahada takım gibi durur, takım gibi oynarlarsa, en azından sıfır çekmeyiz…

Oturmuş bir kadroya sahip olsa da, seyirci desteğinden yoksun bir takım Kartalspor…

Sadece seyirci mi?

Tabi ki değil…

Brezilyalı savunmacı Deyvison Denilson sakat…

6 hafta yok…

Olgay ve Etem ise cezalı…

Bugün onlar da yok…

Sahaya eksik mi çıkacaklar?

Elbette eksik çıkmayacaklar…

Pawelek, Erdinç ve Recep Konyaspor’da nasıl zincirin en güçlü halkalarıysa, Denilson, Etem ve Olcay’da Kartalspor için o pozisyondalar…

Tribünlerde de üstünsek eğer, ibrenin Konyaspor’dan yana olduğunu rahatça söyleyebiliriz…

Duygularım değil, mantığımın öngörüsü bu…

Benim futbol aklım Konyaspor’un kazanacağını söylüyor…

Kaybederlerse mi?

“Konyaspor’un da kaybetme gibi bir kredisi var” derim…

Sonun da ölüm yok…

Bir taraf kazanacak, bir  taraf kaybedecek…

Futbolun güzelliği de bu işte.

BİLDİK KARDEŞLERİN ANNE ACISI

Ölüm…

Ne şah tanıyor ne  padişah…

Ne anne, ne baba…

Ne yaşlı, ne genç…

Ne hasta, ne yasta

Herkesi aynı iştahla yutmaya devam ediyor…

“Her ölüm erken ölüm” derler…

Hele de bırakıp giden bir “anne”yse eğer…

O daha çok koyuyor, o  “anne”nin sütünü emenler ile o “anne”nin kokusuyla büyüyenlere…

Yaş, makam, mevki, duruş ne olursa olsun, anne acısı her haliyle derin izler bırakıyor, acıların da en ızdıraplısı oluyor…

Hele de başını koyabileceğin, dertleşebileceğin, pozisyonun ne olursa olsun, gözyaşı dökebileceğin bir omuzun yokluğu, ölümden daha beter oluyor böyle durumlarda…

Hangi yaşta olursa olsun, geride kalanlar için anne ve baba ölümü erken ölümdür…

Hele de “anne”nin gidişi…

Bildik kardeşler “baba”nın gidişiyle “yetim” “anne”nin gidişiyle de “öksüz” kaldılar…

Allah sabır versin…

Kolay değil…

Ejder Bildik ve kardeşlerinin hissettiklerinin tarifi imkansız bir acı…

İnsan en çok sevdiğini kendi eliyle mezara koyduğun da hayatın gerçeği ile karşı karşıya kalıyor ve işte o an sadece “Yaratan”a sığınıyor…

Aslı şu; Ebediyete gönderdiler “anne”lerini…

Belki de hayatı çilelerle geçmiş bir “Nene Hatun gibi anne”yi…

En azından boş gitmemiştir…

Yüreklerin bir yarısını alarak, yüreğinin de bir yarısını bırakarak…

Allah’ın rahmeti bütün “anne”lerin üzerine olsun…

Ejder Bildik ve kardeşlerinin de Başı Sağolsun.