Sağ olsun sevenler de, sevmeyenler de…
Arayan soranlardan, dahası meraklılardan anlıyoruz ne olduğunu…
Yazdıklarımızın geri dönüşümünü onların olumlu ya da olumsuz tepkilerinden alıyoruz… Bazıları “kutlamak” bazıları “gaza getirmek” bazıları da “frene basmam” için arıyorlar…
Hakaret edenler de yok değil… Ama onlar, daha çok kimliklerini ve kişiliklerini saklayıp internet sitelerinden yorum göndermeyi tercih ediyorlar…
Maskeliler yani…
Olsun…
Konyasporla ilgili düşüncelerimin dikkate alınması, dahası insanların şehrin kulübüyle ilgilenmesi beni daha çok mutlu ediyor… Zülfiyare dokunduğum için şahsımdan hazzetmeyenler tarafından da dikkate alınmam, benim doğru yolda olduğumu gösteriyor…
Gazetecilik zevkli meslektir…
Hele de sorumlu gazetecilik…
Paranız pulunuz olmaz, ama itibarınız olur… Kimse size “şaşı” bakmaz, toplumda “kabul” görürsünüz… Şükürler olsun ki, hiçbir kuruma, hiçbir adem oğluna “biat” etmeden adam gibi yapmaya çalışıyoruz işimizi…
Doğru yolda giden kaplumbağa misali…
Konu, sorumlu gazetecilik anlayışımı ve birçok eski yöneticiyi de ilgilendirdiği için gündeme taşıdım… Niyetim kimseyi kırmak değil… Elmayla armudu birbirine karıştırmak da değil… Hele de insanları karşı karşıya getirmek hiç değil…
Konyaspor’u yakından takip edenler biliyorlar… Başkan Bahattin Karapınar, Trabzonspor yenilgisinin ardından kulübün resmi internet sitesine bir açıklama yaptı… İster “akıl tutulması” deyin, ister “cinnet hali” deyin, ister “şaşkın ördek tavırları” deyin, ister “çaresiz” deyin, ne derseniz deyin… Bir kulüp başkanına yakışmayan tavır sergilemiş Bahattin Karapınar…
Daha düne kadar omuz omuza çalıştığı insanları “zan” altında bırakan bu “akıl tutulması” açıklaması, Karapınar’ın ne kadar “aciz” içinde olduğunun, ne kadar “çaresiz” olduğunun en net fotoğrafıdır…
Şimdi…
Siz, bir kulüp başkanı olarak taraftar grupları ile bir balık lokantasında pazarlık yaparsanız…
Siz, “Beni bu adamdan (eski bir yönetici) kurtarın, ne isterseniz yaparım” derseniz…
Siz, “Taraftar gruplarına bunlara ne kadar verirsen ver, bunlar doymayı bilmez” derseniz…
Siz, taraftar gruplarına önce söz ve bilet verir, sonra bir iki hoşunuza gitmeyen tezahürattan sonra bunları bıçak gibi keserseniz…
Siz, her başarısız sonuçtan sonra eski yöneticileri adres gösterir, arızayı karşıda değil de, kendinizde aramazsanız…
Kimi inandırabilirsiniz?
Şimdi soruyorum; Sayın Karapınar, arıza o taraftar gruplarında mı, eski yöneticilerde mi, yoksa sizde mi?
Ve esas meseleye geliyorum…
Trabzonspor maçında Ziya Doğan’ın istifaya davet edilmesini, futbolcuların aleyhine yapılan tezahüratı ne eski yönetici ya da yöneticiler, ne ben, ne de bir başkası yaptırmadı… Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz… Bunu bilmenize rağmen, gündemi değiştirmek için “şark kurnazlığı”nı seçtiniz, ama bunu ne eski yöneticiler, ne taraftar grupları ne de size “biat” etmeyenler yemedi bilesiniz…
KARAPINAR VE DOĞAN
Başkan Bahattin Karapınar’ın, teknik direktör Ziya Doğan ile ilgili sözlerine takıldım… Karapınar, Hoca’nın arkasında olduğunu ve Doğan’ın görevine devam edeceğini söylüyor…
Biz de inandık!!!
Konyaspor yönetimi hoca konusunda düğmeye basmadıysa ben “taş” olayım… İsimler de belli… “B planı” devreye sokulalı günler oldu… Siz bakmayın Bahattin Karapınar’ın “Ziya Doğan’ın görevine son verilmesi gibi bir durum yok. Hocamızda görevinin başında” sözlerine…
Bahattin Karapınar, hala akıl danıştığı, destek aldığı Ünal Karaman için de buna benzer laflar etmişti…
Bunları geçecekler…
Bu ülke futbolunda bu işler hep böyle yapılıyor…
Galatasaray Başkanı Adnan Polat da gönderdiği Hollandalı için aynı lafları söylemişti… Ama bir taraftan da “B planı”nı devreye sokmuştu…
Hoş, Ziya Doğan’da biliyor gönderileceğini…
Siz bakmayın Hoca’nın akşam ki, televizyon programında “uçacağız kaçacağız” sözlerine…
Ha şu var; Ziya Doğan uçar mı, kaçar mı?
Bilemem…
Ama Ziya Doğanlı Konyaspor’dan kimse ne uçmasını ne de kaçmasını beklemesin… Çünkü, bu Konyaspor’un hem ayağı, hem de kanadı kırık…
Kendi transfer ettiği oyuncuların bile köşe bucak kaçtığı, “Allah beni bir daha bu adamla aynı kulüpte buluşturmasın” diye dua eden bir oyuncu topluluğu ile Ziya Doğan birlikteliğinden “gürbüz” değil “sakat” bir çocuk doğacaktır…
O çocuğun adı da Konyaspor…
Hem lafı hem de Ziya Doğan’ı uzatmanın alemi yok…
Eğer, aklın yolu “1”se…
Sözün özü şu; Türkiye’de futbolcuya dayalı bir düzene mahkumsa kulüpler, hele de ekonomisi yerlerde sürünen Konyaspor ise bu kulüp, sözün bittiği yerdeyiz.
Arayan soranlardan, dahası meraklılardan anlıyoruz ne olduğunu…
Yazdıklarımızın geri dönüşümünü onların olumlu ya da olumsuz tepkilerinden alıyoruz… Bazıları “kutlamak” bazıları “gaza getirmek” bazıları da “frene basmam” için arıyorlar…
Hakaret edenler de yok değil… Ama onlar, daha çok kimliklerini ve kişiliklerini saklayıp internet sitelerinden yorum göndermeyi tercih ediyorlar…
Maskeliler yani…
Olsun…
Konyasporla ilgili düşüncelerimin dikkate alınması, dahası insanların şehrin kulübüyle ilgilenmesi beni daha çok mutlu ediyor… Zülfiyare dokunduğum için şahsımdan hazzetmeyenler tarafından da dikkate alınmam, benim doğru yolda olduğumu gösteriyor…
Gazetecilik zevkli meslektir…
Hele de sorumlu gazetecilik…
Paranız pulunuz olmaz, ama itibarınız olur… Kimse size “şaşı” bakmaz, toplumda “kabul” görürsünüz… Şükürler olsun ki, hiçbir kuruma, hiçbir adem oğluna “biat” etmeden adam gibi yapmaya çalışıyoruz işimizi…
Doğru yolda giden kaplumbağa misali…
Konu, sorumlu gazetecilik anlayışımı ve birçok eski yöneticiyi de ilgilendirdiği için gündeme taşıdım… Niyetim kimseyi kırmak değil… Elmayla armudu birbirine karıştırmak da değil… Hele de insanları karşı karşıya getirmek hiç değil…
Konyaspor’u yakından takip edenler biliyorlar… Başkan Bahattin Karapınar, Trabzonspor yenilgisinin ardından kulübün resmi internet sitesine bir açıklama yaptı… İster “akıl tutulması” deyin, ister “cinnet hali” deyin, ister “şaşkın ördek tavırları” deyin, ister “çaresiz” deyin, ne derseniz deyin… Bir kulüp başkanına yakışmayan tavır sergilemiş Bahattin Karapınar…
Daha düne kadar omuz omuza çalıştığı insanları “zan” altında bırakan bu “akıl tutulması” açıklaması, Karapınar’ın ne kadar “aciz” içinde olduğunun, ne kadar “çaresiz” olduğunun en net fotoğrafıdır…
Şimdi…
Siz, bir kulüp başkanı olarak taraftar grupları ile bir balık lokantasında pazarlık yaparsanız…
Siz, “Beni bu adamdan (eski bir yönetici) kurtarın, ne isterseniz yaparım” derseniz…
Siz, “Taraftar gruplarına bunlara ne kadar verirsen ver, bunlar doymayı bilmez” derseniz…
Siz, taraftar gruplarına önce söz ve bilet verir, sonra bir iki hoşunuza gitmeyen tezahürattan sonra bunları bıçak gibi keserseniz…
Siz, her başarısız sonuçtan sonra eski yöneticileri adres gösterir, arızayı karşıda değil de, kendinizde aramazsanız…
Kimi inandırabilirsiniz?
Şimdi soruyorum; Sayın Karapınar, arıza o taraftar gruplarında mı, eski yöneticilerde mi, yoksa sizde mi?
Ve esas meseleye geliyorum…
Trabzonspor maçında Ziya Doğan’ın istifaya davet edilmesini, futbolcuların aleyhine yapılan tezahüratı ne eski yönetici ya da yöneticiler, ne ben, ne de bir başkası yaptırmadı… Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz… Bunu bilmenize rağmen, gündemi değiştirmek için “şark kurnazlığı”nı seçtiniz, ama bunu ne eski yöneticiler, ne taraftar grupları ne de size “biat” etmeyenler yemedi bilesiniz…
KARAPINAR VE DOĞAN
Başkan Bahattin Karapınar’ın, teknik direktör Ziya Doğan ile ilgili sözlerine takıldım… Karapınar, Hoca’nın arkasında olduğunu ve Doğan’ın görevine devam edeceğini söylüyor…
Biz de inandık!!!
Konyaspor yönetimi hoca konusunda düğmeye basmadıysa ben “taş” olayım… İsimler de belli… “B planı” devreye sokulalı günler oldu… Siz bakmayın Bahattin Karapınar’ın “Ziya Doğan’ın görevine son verilmesi gibi bir durum yok. Hocamızda görevinin başında” sözlerine…
Bahattin Karapınar, hala akıl danıştığı, destek aldığı Ünal Karaman için de buna benzer laflar etmişti…
Bunları geçecekler…
Bu ülke futbolunda bu işler hep böyle yapılıyor…
Galatasaray Başkanı Adnan Polat da gönderdiği Hollandalı için aynı lafları söylemişti… Ama bir taraftan da “B planı”nı devreye sokmuştu…
Hoş, Ziya Doğan’da biliyor gönderileceğini…
Siz bakmayın Hoca’nın akşam ki, televizyon programında “uçacağız kaçacağız” sözlerine…
Ha şu var; Ziya Doğan uçar mı, kaçar mı?
Bilemem…
Ama Ziya Doğanlı Konyaspor’dan kimse ne uçmasını ne de kaçmasını beklemesin… Çünkü, bu Konyaspor’un hem ayağı, hem de kanadı kırık…
Kendi transfer ettiği oyuncuların bile köşe bucak kaçtığı, “Allah beni bir daha bu adamla aynı kulüpte buluşturmasın” diye dua eden bir oyuncu topluluğu ile Ziya Doğan birlikteliğinden “gürbüz” değil “sakat” bir çocuk doğacaktır…
O çocuğun adı da Konyaspor…
Hem lafı hem de Ziya Doğan’ı uzatmanın alemi yok…
Eğer, aklın yolu “1”se…
Sözün özü şu; Türkiye’de futbolcuya dayalı bir düzene mahkumsa kulüpler, hele de ekonomisi yerlerde sürünen Konyaspor ise bu kulüp, sözün bittiği yerdeyiz.