Konyaspor’un bugünlere gelmesindeki nedenlere bakmak lazım… Sonuçlara bakarak hareket etmek bu camiayı doğrulara götürmez… Kabul edelim ki, mevcut dramatik ortam sadece bugünden değil, daha ağırlıklı olarak geçmişin günahlarından kaynaklı…
Konyaspor’da pisliklerin halının altına süpürülmesi durumu var ortada…
İnkar eden ya da karşı duran çarpılır…
O nedenle sadece ekonomik çaresizliklerle anlatamazsınız bu açmazı… Gerçeklere sırtınızı dönmüş, bilgi ve tecrübeye haksızlık etmiş olursunuz o vakit…
Halen hatırımızda; Gerek kadro kapasitesi gerekse de ekonomik saltanat içindeyken, yani Kombassan dönenimde süper ligin eşiğine bile uğrayamadı bu takım…
Neden?
Sadece bir nedenden değil, nedenlerin çokluğundan kaynaklıydı… Tam da bugünkü gibi… Sadece futbolcuyu parayı boğmakla, ekonomik artı motivasyon sağlamakla olmuyor bu işler… Konyaspor’un bu sezon oyuncusuna borcu olmayan 3-5 kulüpten biri olduğu söyleniyor…
Doğrusunda ya da yanlışında değilim… Ama Konyaspor’un iki yakasının bir araya gelmemesinin asıl nedenlerinden birisi, idari edenlerin, etmeye çalışanların kronikleşmiş hataları değil midir?
Bana göre asıl neden o!
RECEP KONUK VE ŞEKERSPOR
Yönettiği kuruma “ufuk” ve “vizyon” katan, “dimdik ayakta durabilme dirayeti”ni kazandıran, kurumuna haksızlık yapıldığında bile “ezilmeyen bir kültürü” yerleştiren, ama her şeyden ötesi, şeker camiasına “bir duruş” ve “bir kimlik” katan Recep Konuk’tan söz etmek istiyorum…
Yani, kurumunun başkanlığını, kulübünün başkanlığını, özellikle de sportif aktiviteleri “sosyal faaliyet” değil “bir yaşam biçimi” gören Recep Konuk’tan…
Şekerspor’un Pazar günü oynadığı Fethiyespor maçından sonra ayak üstü de olsa iki satır sohbet imkanı bulduk Recep Konukla…
Kısa, ama öz konuştu…
Şekerspor’u önemsediğini, ama Konyaspor’u daha çok önemsediğini vurguladı sözlerinin satır aralarında… “Konyaspor’un derdi, Konya’nın derdinin ta kendisidir” demeye getirdi lafı… Konyaspor’u “ağabey” Şekerspor’u da onun “küçük kardeş”i olarak nitelendirirken bile heyecanlanması, Konyaspor noktasında ne kadar samimi olduğunun en açık göstergesiydi…
Bu şehrin dinamiklerinin, zaman zaman örnek gösterilen birçok şehirden fersah fersah önde olduğunun altını çizerken, bu şehirlerden geri kalmanın burukluğunu hissettirdi konuşmasının bir bölümünde…
Lafı evelemedi gevelemedi… Şehrin de, şehrin takımının da olması gereken yerde olmadığının altını çizdi…
Haksız da değildi Recep Başkan.
VE BİZ…
İstediğim sadece özeleştiridir… Eleştiri koltuğunda oturanların kendileri ile yüzleşmesidir sadece… Dolayısıyla bütünden hareket etmek gerek… Ortada Konyaspor adına bir kalitesizlik, bir başarısızlık varsa, bu sadece oyuncuların veya teknik adamların kalitesizliğinden ya da başarısızlığından gelen bir durum değildir… Şehrimdeki “Toplam kalite” ile alakalıdır bu… İçerisinde benim de bulunduğum spor medyasının ve köşe yazarlarının da ciddi bir şekilde yer aldığı…
Eğri oturup doğru konuşalım… Konyaspor’un kalitesinin artması, bir anlamda şehrin yöneticileri, şehrin kanaat önderleri, kulübün yöneticileri, taraftarları, şehrin medyası ve en son teknik adamların ve futbolcuların kalitesinin artması ve çoğalması ile orantılıdır… Özellikle de spor yazanların…
Eleştiri yapılabilir… Ancak, eleştiriyi yaparken, karşıdakinin bundan yararlanabileceğini de hesap etmeli, eleştiri sahibi… Bir şeyin yanlış olduğunu ileri süren, doğru olanı da söylemek zorundadır… Ama doğruyu biliyorsa…
Toplam kaliteden kastım bu…
Bizim de aynaya bakmamız lazım…
Nasibimize düşen varsa almalıyız biz de…
“Hem şoför mahalli, hem de elli kuruş” alıcı bulmuyor bugünlerde.
Konyaspor’da pisliklerin halının altına süpürülmesi durumu var ortada…
İnkar eden ya da karşı duran çarpılır…
O nedenle sadece ekonomik çaresizliklerle anlatamazsınız bu açmazı… Gerçeklere sırtınızı dönmüş, bilgi ve tecrübeye haksızlık etmiş olursunuz o vakit…
Halen hatırımızda; Gerek kadro kapasitesi gerekse de ekonomik saltanat içindeyken, yani Kombassan dönenimde süper ligin eşiğine bile uğrayamadı bu takım…
Neden?
Sadece bir nedenden değil, nedenlerin çokluğundan kaynaklıydı… Tam da bugünkü gibi… Sadece futbolcuyu parayı boğmakla, ekonomik artı motivasyon sağlamakla olmuyor bu işler… Konyaspor’un bu sezon oyuncusuna borcu olmayan 3-5 kulüpten biri olduğu söyleniyor…
Doğrusunda ya da yanlışında değilim… Ama Konyaspor’un iki yakasının bir araya gelmemesinin asıl nedenlerinden birisi, idari edenlerin, etmeye çalışanların kronikleşmiş hataları değil midir?
Bana göre asıl neden o!
RECEP KONUK VE ŞEKERSPOR
Yönettiği kuruma “ufuk” ve “vizyon” katan, “dimdik ayakta durabilme dirayeti”ni kazandıran, kurumuna haksızlık yapıldığında bile “ezilmeyen bir kültürü” yerleştiren, ama her şeyden ötesi, şeker camiasına “bir duruş” ve “bir kimlik” katan Recep Konuk’tan söz etmek istiyorum…
Yani, kurumunun başkanlığını, kulübünün başkanlığını, özellikle de sportif aktiviteleri “sosyal faaliyet” değil “bir yaşam biçimi” gören Recep Konuk’tan…
Şekerspor’un Pazar günü oynadığı Fethiyespor maçından sonra ayak üstü de olsa iki satır sohbet imkanı bulduk Recep Konukla…
Kısa, ama öz konuştu…
Şekerspor’u önemsediğini, ama Konyaspor’u daha çok önemsediğini vurguladı sözlerinin satır aralarında… “Konyaspor’un derdi, Konya’nın derdinin ta kendisidir” demeye getirdi lafı… Konyaspor’u “ağabey” Şekerspor’u da onun “küçük kardeş”i olarak nitelendirirken bile heyecanlanması, Konyaspor noktasında ne kadar samimi olduğunun en açık göstergesiydi…
Bu şehrin dinamiklerinin, zaman zaman örnek gösterilen birçok şehirden fersah fersah önde olduğunun altını çizerken, bu şehirlerden geri kalmanın burukluğunu hissettirdi konuşmasının bir bölümünde…
Lafı evelemedi gevelemedi… Şehrin de, şehrin takımının da olması gereken yerde olmadığının altını çizdi…
Haksız da değildi Recep Başkan.
VE BİZ…
İstediğim sadece özeleştiridir… Eleştiri koltuğunda oturanların kendileri ile yüzleşmesidir sadece… Dolayısıyla bütünden hareket etmek gerek… Ortada Konyaspor adına bir kalitesizlik, bir başarısızlık varsa, bu sadece oyuncuların veya teknik adamların kalitesizliğinden ya da başarısızlığından gelen bir durum değildir… Şehrimdeki “Toplam kalite” ile alakalıdır bu… İçerisinde benim de bulunduğum spor medyasının ve köşe yazarlarının da ciddi bir şekilde yer aldığı…
Eğri oturup doğru konuşalım… Konyaspor’un kalitesinin artması, bir anlamda şehrin yöneticileri, şehrin kanaat önderleri, kulübün yöneticileri, taraftarları, şehrin medyası ve en son teknik adamların ve futbolcuların kalitesinin artması ve çoğalması ile orantılıdır… Özellikle de spor yazanların…
Eleştiri yapılabilir… Ancak, eleştiriyi yaparken, karşıdakinin bundan yararlanabileceğini de hesap etmeli, eleştiri sahibi… Bir şeyin yanlış olduğunu ileri süren, doğru olanı da söylemek zorundadır… Ama doğruyu biliyorsa…
Toplam kaliteden kastım bu…
Bizim de aynaya bakmamız lazım…
Nasibimize düşen varsa almalıyız biz de…
“Hem şoför mahalli, hem de elli kuruş” alıcı bulmuyor bugünlerde.