Geçtiğimiz hafta, Konya için hayli oluşumlarla geçti.
Bu oluşumlar Konya’ya olduğu kadar yurdumuz içinde faydalar getirmekten geri kalmamakta.
1954 yılında yazdığım “Konya Üvey Evlat Görülmekte” ki başlıklı ilk makalem olan yazımın için de “…Osmanlı Devletini bilmiyorum ama bu güne kadar gelen hükümetler Konya’yı üvey evlat olarak görmektedir…” demiştim.
Bu güne kadar değişen bir iki işlemden başka asıl ana tezlerde değişen bir şey oldu mu?.
Hatta o işlemlerden kaybolanlar bile oldu. Örneğin Et Balık Kurumu vb. gibi!.
Devlet, diğer küçük illere bile yaptığı yardımları bu büyük şehirden esirger görünümünde müşahede ettik ve etmekte devamdayız.
Basit bir örnek; İhtiyacı olmayan illere havaalanı düzenledikleri ve bunlardan uçak inme-kalkma yerine otlak vazifesi görmesine rağmen…
Konya uluslar arası turizm ve ticaret yolcularının da akın etmesinde faydalanabileceği “Sivil Hava Alanı”nın programlaşmasına bile girişil(e)medi.
Geçenlerde Ulaştırma Bakanı bunun düşünülmediğini, hem de Konya’da ki konuşmasında açıkça ifade etmiş oldu. Hızlı Tren yapımında Konya öncelikte iken, Konya için ayrılan 2009 ödeneğini Eskişehir’e aktararak önce oraya yollayıverdi!
Bunları anlatmam esas meseleyi açıklayabilmem içindir.
Çünkü Konyalılar Devlet dayantısını göremeden kalkınmada, ekonomide ve eğitim alanlarında hayli mesafe kaydettiğini gözler önüne sürme bakımından
***
Konya’nın ilk Üniversitesi inanın Devlet yardımı ile değil Halkın yardımı ile kurulmuş, Devlet sadece kurulma onayı vermiştir.
Çok kimsenin bilmediği Cumhuriyet döneminde ilk Yüksek okul olan Akşam Tekniker Okulu bile 1959’da Konya’nın ödediği mali yardım ile açılmış ve kapanıncaya kadar devam etmiştir!
İnanamayanlar bugün hayatta olan değerli yazarlarımızdan A. Rıdvan Bülbül ve Seyit Küçükbezirci’den öğrenebilirler.
Keza Selçuk Üniversitesi arkasından bu gün Konya’da açılan Özel ve Vakıf üniversiteleri tamamen Konyalıların eseridir.
Aşağıda açılış töreninden izlenimler sunacağım KTO Karatay Üniversitesi de Konyalı iş adamı ve sanayicisinin, dolayısıyla Konyalı’nın tasarruf ve Vakıf kültürüne verdiği önemle oluşturduğu bir üniversitedir”
***
Gelin oluşumları bir görelim konuşulanlardan önemli olanları duyalım…
Geçen haftanın ilk kahvaltılı basın toplantısı “Karatay Kent Konseyi” tarafından yapıldı.
Konya’nın bu ilçedeki eksiklikler, yaşamlarda ki problemler tespiti yanında neler yapılmasını da içeren bir araştırma konseyi. Bu konsey derlediklerini ilgililere rapor yolu ile bildirim yapmakta. Fahrî olarak yapılan bu güzel işlem takdire şayan.
Takip eden kahvaltılı basın toplantısı da KTO Karatay Üniversitesi Mütevelli Heyet ve KTO Başkan’ı girişimci Sayın Hüseyin Üzülmez’in Üniversite açılışı ve çalışmaları ile ilgili idi.
Sayın Üzülmez konuşmasında Ekonominin ilerlemesinde Konya Sanayici ve ticaret kurumlarının hayli faydalıklarını da vurgularken Üniversite için “… Üniversitenin açılışı şehrimiz adına büyük anlam taşımaktadır. Konya’nın gelişen sanayi ve ticaretinin merkezi olacak üniversitemiz aynı zamanda şehrimizin üniversiteler şehri olması hedefimize öncülük üstlenmiştir…” derken bununla kalmayıp Konya’ya bir “Teknik” ve “Tarım” üniversitesi için çaba harcayacaklarını vurgulamış oldu.
Üniversiteyi gezdirirken ders anfileri, tatbikat odaları, öğrencilerin özel dolapları ve kendilerine verilen dizüstü bilgisayarlar, ders mütalaa ve kütüphane, kantin ve oyun yerlerini gezdirirken 07 Ocak Cuma günü açılacak açılış törenine davet etti.
***
Cuma günü yapılan açılış törenine TBMM Başkanı, bakanlar, YÖK, iktidar ve muhalefet Milletvekilleri, TOBB, Belediye ve Sivil kuruluşların temsilcileri yanında haylice halk iştirak etmişti.
Üniversitenin önü bir bayram coşkusu içinde idi. Neden olmasın dı? Bir kültür ve eğitim yuvası daha açılıyor, öğrencilere öğrettiği kadar bilim’e de hizmet sunmuş olacak bir yuvaya kavuşuluyordu.
TBMM Başkanı M. Ali Şahin konuşmasında “böylesine önemli bir açılışa katıldığı için bahtiyar olduğunu belirterek, üniversitenin eğitim camiasına hayırlı olmasını” diledi. Konya'nın üniversiteler kenti olma yolunda ilerlediğini ifade eden Şahin, “Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Konya, üniversiteler şehri olma yolunda geç bile kaldı. Üniversitenin adını aldığı Karatay Medresesi bundan tam 760 yıl önce kurulmuş ve 1914 yılına kadar eğitim vermişti derken…
Devlet bakanı Sayın Zafer Çağlayan da “KTO Karatay Üniversitesi adının getirdiği sorumluluğun yanı sıra bir vakıf üniversitesi olma özelliğini de taşıyor. Hem isminin Karatay olması hem de vakıf geçmişi olması, bu üniversitenin geçmişi geleceğe bağlayan bir misyonunu da beraberinde getiriyor” dedi.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da Selçuklu Devletine başkentlik yapan Konya’nın geçmişten aldığı tarihi zenginliği geleceğe aktaracağını belirtirken. Bunun bir örneğinin de KTO-Karatay Üniversitesi olduğunu dile getiren Çubukçu, “Ülkelerin kalkınmışlığı yüksek öğrenim oranlarındadır. Sadece üniversitelere bağlı olarak gelişiyor. 100. yılında bilgiye dayalı güçlü bir ülke için üniversitelerimizden ve gençlerimizden çok şeyler bekliyoruz. Bu tarihi başkentten doğan KTO-Karatay Üniversitesi’nin kısa sürede dünyanın tanınmış üniversiteleri içinde yer alacağını umut ediyorum” ile noktaladı.
Diğer konuşmacılar da bu mealde söylemler yaparken Rektör Sayın Mehmet Babaoğlu’nun şu söylemi dikkat çekici idi.
“Üniversiteler ilim Makalesi yayınlar. Elbet biz de yayınlayacağız ama biz aynı zamanda sanayi, ticaret ve bilhassa ihracat işlemlerine de faydalar sağlamak amacımız içinde bulunacaktır.”
Burada iki noktaya temas edeceğim.
Birisi, diğer ve yerleşmiş diğer üniversitelerdeki oluşumlarla karşılaştırınca bu sözlerden kıvanç duymamak elden gelmez.
İkincisi, Sayın Şahin’in Üniversite açılışında üniversite tesisinde, Sayın Çağlayan’ın ise ödül töreninde “Türkiye ihracat sıralamasında 15. olmasını yakıştıramıyorum” demesiyle acaba kendilerinin üniversite hastanesi için dört yıl onay vermedikleri ve Konya’yı kredide teşvik dışı il olarak kabullerini hatırlamıyorlar mı derken…
Devlet adamları bunu söylemeli mi? Başka yerlerdeki Üniversiteleri kim açtı ve destekler kimlere verildi de Konya bunda geri kaldı diye düşünürüm.
1954 de belirttiğim “Konya Üvey Evlat” düşüncesini böylece de vurgulamış olmuyorlar mı dersiniz?
O akşam kendi imkânları ile Türkiye’de ön sıralara ulaşan ticaret ve sanayicilere ödül verme töreni vardı.
Dedeman Konya’da yapılan törende iğne atsan yere düşmez di.
Köşem sona erdiği için teferruatını yazamayacağım törende yüz’e yakın firma sahipleri ödüllendirildiler.
Bir dikkatinizi de burada çekmek isterim.
Bu gün yurdumuzda ihracatı geliştiren bu firmaların tören oluşumu için İstanbul İş adamlarının iştiraki ve ulusal denen şu malum kartel medya bir kelam etti mi? Ettiler de bendeniz mi göremedim ki?
Konya’da ki en ufak bir olayı irtica içinde hemen ve defalarca sakız ederlerken.
Konya’nın coşku içinde şahlanışı rahatsız mı ediyor acaba diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle
Bu oluşumlar Konya’ya olduğu kadar yurdumuz içinde faydalar getirmekten geri kalmamakta.
1954 yılında yazdığım “Konya Üvey Evlat Görülmekte” ki başlıklı ilk makalem olan yazımın için de “…Osmanlı Devletini bilmiyorum ama bu güne kadar gelen hükümetler Konya’yı üvey evlat olarak görmektedir…” demiştim.
Bu güne kadar değişen bir iki işlemden başka asıl ana tezlerde değişen bir şey oldu mu?.
Hatta o işlemlerden kaybolanlar bile oldu. Örneğin Et Balık Kurumu vb. gibi!.
Devlet, diğer küçük illere bile yaptığı yardımları bu büyük şehirden esirger görünümünde müşahede ettik ve etmekte devamdayız.
Basit bir örnek; İhtiyacı olmayan illere havaalanı düzenledikleri ve bunlardan uçak inme-kalkma yerine otlak vazifesi görmesine rağmen…
Konya uluslar arası turizm ve ticaret yolcularının da akın etmesinde faydalanabileceği “Sivil Hava Alanı”nın programlaşmasına bile girişil(e)medi.
Geçenlerde Ulaştırma Bakanı bunun düşünülmediğini, hem de Konya’da ki konuşmasında açıkça ifade etmiş oldu. Hızlı Tren yapımında Konya öncelikte iken, Konya için ayrılan 2009 ödeneğini Eskişehir’e aktararak önce oraya yollayıverdi!
Bunları anlatmam esas meseleyi açıklayabilmem içindir.
Çünkü Konyalılar Devlet dayantısını göremeden kalkınmada, ekonomide ve eğitim alanlarında hayli mesafe kaydettiğini gözler önüne sürme bakımından
***
Konya’nın ilk Üniversitesi inanın Devlet yardımı ile değil Halkın yardımı ile kurulmuş, Devlet sadece kurulma onayı vermiştir.
Çok kimsenin bilmediği Cumhuriyet döneminde ilk Yüksek okul olan Akşam Tekniker Okulu bile 1959’da Konya’nın ödediği mali yardım ile açılmış ve kapanıncaya kadar devam etmiştir!
İnanamayanlar bugün hayatta olan değerli yazarlarımızdan A. Rıdvan Bülbül ve Seyit Küçükbezirci’den öğrenebilirler.
Keza Selçuk Üniversitesi arkasından bu gün Konya’da açılan Özel ve Vakıf üniversiteleri tamamen Konyalıların eseridir.
Aşağıda açılış töreninden izlenimler sunacağım KTO Karatay Üniversitesi de Konyalı iş adamı ve sanayicisinin, dolayısıyla Konyalı’nın tasarruf ve Vakıf kültürüne verdiği önemle oluşturduğu bir üniversitedir”
***
Gelin oluşumları bir görelim konuşulanlardan önemli olanları duyalım…
Geçen haftanın ilk kahvaltılı basın toplantısı “Karatay Kent Konseyi” tarafından yapıldı.
Konya’nın bu ilçedeki eksiklikler, yaşamlarda ki problemler tespiti yanında neler yapılmasını da içeren bir araştırma konseyi. Bu konsey derlediklerini ilgililere rapor yolu ile bildirim yapmakta. Fahrî olarak yapılan bu güzel işlem takdire şayan.
Takip eden kahvaltılı basın toplantısı da KTO Karatay Üniversitesi Mütevelli Heyet ve KTO Başkan’ı girişimci Sayın Hüseyin Üzülmez’in Üniversite açılışı ve çalışmaları ile ilgili idi.
Sayın Üzülmez konuşmasında Ekonominin ilerlemesinde Konya Sanayici ve ticaret kurumlarının hayli faydalıklarını da vurgularken Üniversite için “… Üniversitenin açılışı şehrimiz adına büyük anlam taşımaktadır. Konya’nın gelişen sanayi ve ticaretinin merkezi olacak üniversitemiz aynı zamanda şehrimizin üniversiteler şehri olması hedefimize öncülük üstlenmiştir…” derken bununla kalmayıp Konya’ya bir “Teknik” ve “Tarım” üniversitesi için çaba harcayacaklarını vurgulamış oldu.
Üniversiteyi gezdirirken ders anfileri, tatbikat odaları, öğrencilerin özel dolapları ve kendilerine verilen dizüstü bilgisayarlar, ders mütalaa ve kütüphane, kantin ve oyun yerlerini gezdirirken 07 Ocak Cuma günü açılacak açılış törenine davet etti.
***
Cuma günü yapılan açılış törenine TBMM Başkanı, bakanlar, YÖK, iktidar ve muhalefet Milletvekilleri, TOBB, Belediye ve Sivil kuruluşların temsilcileri yanında haylice halk iştirak etmişti.
Üniversitenin önü bir bayram coşkusu içinde idi. Neden olmasın dı? Bir kültür ve eğitim yuvası daha açılıyor, öğrencilere öğrettiği kadar bilim’e de hizmet sunmuş olacak bir yuvaya kavuşuluyordu.
TBMM Başkanı M. Ali Şahin konuşmasında “böylesine önemli bir açılışa katıldığı için bahtiyar olduğunu belirterek, üniversitenin eğitim camiasına hayırlı olmasını” diledi. Konya'nın üniversiteler kenti olma yolunda ilerlediğini ifade eden Şahin, “Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Konya, üniversiteler şehri olma yolunda geç bile kaldı. Üniversitenin adını aldığı Karatay Medresesi bundan tam 760 yıl önce kurulmuş ve 1914 yılına kadar eğitim vermişti derken…
Devlet bakanı Sayın Zafer Çağlayan da “KTO Karatay Üniversitesi adının getirdiği sorumluluğun yanı sıra bir vakıf üniversitesi olma özelliğini de taşıyor. Hem isminin Karatay olması hem de vakıf geçmişi olması, bu üniversitenin geçmişi geleceğe bağlayan bir misyonunu da beraberinde getiriyor” dedi.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da Selçuklu Devletine başkentlik yapan Konya’nın geçmişten aldığı tarihi zenginliği geleceğe aktaracağını belirtirken. Bunun bir örneğinin de KTO-Karatay Üniversitesi olduğunu dile getiren Çubukçu, “Ülkelerin kalkınmışlığı yüksek öğrenim oranlarındadır. Sadece üniversitelere bağlı olarak gelişiyor. 100. yılında bilgiye dayalı güçlü bir ülke için üniversitelerimizden ve gençlerimizden çok şeyler bekliyoruz. Bu tarihi başkentten doğan KTO-Karatay Üniversitesi’nin kısa sürede dünyanın tanınmış üniversiteleri içinde yer alacağını umut ediyorum” ile noktaladı.
Diğer konuşmacılar da bu mealde söylemler yaparken Rektör Sayın Mehmet Babaoğlu’nun şu söylemi dikkat çekici idi.
“Üniversiteler ilim Makalesi yayınlar. Elbet biz de yayınlayacağız ama biz aynı zamanda sanayi, ticaret ve bilhassa ihracat işlemlerine de faydalar sağlamak amacımız içinde bulunacaktır.”
Burada iki noktaya temas edeceğim.
Birisi, diğer ve yerleşmiş diğer üniversitelerdeki oluşumlarla karşılaştırınca bu sözlerden kıvanç duymamak elden gelmez.
İkincisi, Sayın Şahin’in Üniversite açılışında üniversite tesisinde, Sayın Çağlayan’ın ise ödül töreninde “Türkiye ihracat sıralamasında 15. olmasını yakıştıramıyorum” demesiyle acaba kendilerinin üniversite hastanesi için dört yıl onay vermedikleri ve Konya’yı kredide teşvik dışı il olarak kabullerini hatırlamıyorlar mı derken…
Devlet adamları bunu söylemeli mi? Başka yerlerdeki Üniversiteleri kim açtı ve destekler kimlere verildi de Konya bunda geri kaldı diye düşünürüm.
1954 de belirttiğim “Konya Üvey Evlat” düşüncesini böylece de vurgulamış olmuyorlar mı dersiniz?
O akşam kendi imkânları ile Türkiye’de ön sıralara ulaşan ticaret ve sanayicilere ödül verme töreni vardı.
Dedeman Konya’da yapılan törende iğne atsan yere düşmez di.
Köşem sona erdiği için teferruatını yazamayacağım törende yüz’e yakın firma sahipleri ödüllendirildiler.
Bir dikkatinizi de burada çekmek isterim.
Bu gün yurdumuzda ihracatı geliştiren bu firmaların tören oluşumu için İstanbul İş adamlarının iştiraki ve ulusal denen şu malum kartel medya bir kelam etti mi? Ettiler de bendeniz mi göremedim ki?
Konya’da ki en ufak bir olayı irtica içinde hemen ve defalarca sakız ederlerken.
Konya’nın coşku içinde şahlanışı rahatsız mı ediyor acaba diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle