Arık, gazetecilere yaptığı açıklamada, depremden etkilenen mahallelerde inceleme yaptıklarını, can kaybının yaşanmamasının sevindirici bir gelişme olduğunu ifade etti.
Konya bölgesinde aletsel büyüklük olarak yaşanmış en büyük depremin dün akşam kayıtlara geçtiğini dile getiren Arık, "2009'da Konya fay zonu ana fayı üzerinde 4,5 ve 4,7 büyüklüğünde iki deprem yaşamıştık. Dün akşam yaşadığımız deprem 5,1 ve bu depremin etkisinin daha fazla olacağını değerlendiriyorduk. Bölgede de gezintimizi yapıyoruz, arkamızdaki bina dışında çok büyük bir hasar göremedik. Can kaybının olmaması sevindirici." dedi.
Arık, dün yaşanan depremin Konya fay zonunun batısında, Sultandağı-Akşehir fay sisteminin güney ucunda olduğunu belirterek, bu fay sisteminin Sefaköy mahallesinden başlayarak 15 kilometre uzunluğunda bir fay olduğunu değerlendirdiklerini söyledi.
Saha gözlemlerinin bitmediğini dile getiren Arık, "Normal bir fay olduğunu, bu fay boyunca Konya'ya doğru bir eğimin olduğunu ve bu harekete bağlı olarak da ana şoktan sonra artçı sarsıntıların olduğunu söyleyebiliriz. Gece 02.48'de meydana gelmiş olan da en büyük artçı sarsıntı olarak kaydedildi. Ülkemizin her yerinde olduğu gibi deprem, bölgede geçmişten beri yaşanan bir olay. Burada çok büyük depremler olmuyordu. Bizim için de biraz olağan dışı bir gelişme olduğunu söyleyebiliriz. MTA'nın diri fay haritasında bu bölgedeki fayların diri fay olarak işaretlendiğini de söyleyebiliriz." diye konuştu.
Arık, bütün depremlerden sonra fay hatlarında hareketlenme olup olmadığının gündeme geldiğini ifade ederek, depremin bir başka fayı etkilemesinin, tetiklemesinin çoğu zaman mümkün olmadığını vurguladı.
Fay üzerinde hareketin devam ettiğini belirten Arık, şunları kaydetti:
"Daha küçük artçılarını bekleriz. Buranın sistematiği çok farklı. 2009 depreminde de önce 4,5, sonra artçılar daha az olur diye beklerken 4,7 gibi daha büyük bir depremle karşılaştık. Yerin bir matematiği, aritmetiği yok. Burada bir kırık sisteminin varlığı, bundan sonra bu bölgede de yeniden deprem üretme olasılığının olduğunu söylüyor. Bizim yapmamız gereken "Deprem olur mu? Olmaz mı? Ne zaman olur?' gibi tahminden ziyade, tedbir alarak ona göre yaşamak. Ülkemizin tamamı deprem kuşağı üzerinde ve tamamında deprem üretebilir. Tedbir almak, uyanık durmak lazım. Gerek imar planlarında, gerekse konutların imarında mutlaka depreme dayanıklı yapı tasarımı, deprem konusunda riskin daha az olan bölgelere yerleşim gibi tedbirler alarak ona göre yaşamamız gerekiyor."