Konya'da, Anadolu'ya 1077-1308 yıllarında hükmeden Türkiye Selçuklu Devleti hanedanının, DNA ve anatomi analiziyle yapılan silikon heykelleri, ziyaretçilere sultanların dış görünüşleri hakkında fikir veriyor. Hanedan türbesinden çıkarılan naaş kalıntılarıyla yürütülen 6 yıllık bilimsel çalışmayla yüz ve beden görünümü ortaya çıkarılan 12'si sultan, 17 hanedan üyesinin heykeli, Konya Büyükşehir Belediyesinin Dar-ül Mülk Sergi Sarayı'nda 1,5 yıldır sergileniyor.
Yerli ve yabancı ziyaretçilerden yoğun ilgi gören sergiye gelenleri, dönemin sultanları, devletin mimari zenginliğini yansıtan taç kapılar önünde karşılıyor. Hükümdarlar, duruşları, bakışları, saçları, sakalları ve yüz ifadeleriyle dikkati çekiyor. Sergide, sultanlardan 1. Kılıçarslan, Şahinşah Melikşah, 1. Rükneddin Mesud, 2. Kılıçarslan, 2. Rükneddin Süleyman Şah, 3. Kılıçarslan, 1. Gıyaseddin Keyhüsrev, 1. Alaeddin Keykubat, 2. Gıyaseddin Keyhüsrev, 4. Kılıçarslan, 3. Gıyaseddin Keyhüsrev ve 2. Gıyaseddin Mesud'un heykeli yer alıyor.
"DÜNYANIN ÇOK FARKLI YERLERİNDEN ZİYARETÇİLER AĞIRLADIK"
Dar-ül Mülk Sergi Sarayı rehberi Hülya Acar, AA muhabirine, Türkçe ve İngilizce rehberlik hizmetiyle yerli ve yabancı turistlere, yürütülen bilimsel çalışmaların ve heykellerin oluşturulma sürecinin anlatıldığını söyledi.
Acar, Anadolu Selçuklu Devleti'nin tarihine ışık tutan çalışmanın, Konya Büyükşehir Belediyesi ortaklığında, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce yürütülen "Türkiye Selçukluları Konya Hanedan Türbesi'ndeki Naaşların Tanzimi" projesiyle ortaya çıkarıldığını hatırlattı.
Ziyaretçilerin benzersiz deneyim yaşama imkanı bulduğuna dikkati çeken Acar, "Burayı 1,5 yılda 163 bin kişi ziyaret etti. Bunun 1500'ünden fazlası yurt dışından gelen misafirler. Dünyanın çok farklı yerlerinden ziyaretçiler ağırladık. Alaeddin Tepesi'ndeki sultanlar türbesinde, sultanlarımızın naaşları yer alıyor. Orayı gezdikten sonra buraya gelenler, sultanlarımızı, yüzde 90 benzerlikle karşısında buluyor. Önce türbeyi ziyaret edenlerin ardından burada sultanları görmesi, çok etkileyici ve heyecan verici oluyor." ifadesini kullandı.
"ÖLMEDEN ÖNCEKİ SON HALLERİ NASILSA ŞU AN O HALLERİNE BAKIYORUZ"
DNA analiziyle hanedan üyelerinin, ten, göz, saç rengi, rahatsızlıkları ve ölüm nedenlerine kadar her detayın belirlendiğini vurgulayan Acar, şöyle konuştu:
"Yeniden yüzlendirme çalışması bu veriler ışığında yapıldı. Nasıl göründüklerini, burada görmüş oluyoruz. Sultanlarımızın saçının rengi, duruşu, boyu, kas yapısı nasıldı, bunları görebiliyoruz. Alt deri rengi, üst deri rengine kadar belirlenen detaylar var. Dolayısıyla yüzde 90 benzerlikle ölmeden önceki son halleri nasılsa, o yaşlarında nasıl görünüyorsa, şu an o hallerine bakıyoruz. O yüzden her biri farklı yaşlarda görünüyor. 21 yaşında olan var, 83 yaşında, 8 yaşında olan var."
"TÜRKİYE SELÇUKLULARI KONYA HANEDAN TÜRBESİ'NDEKİ NAAŞLARIN TANZİMİ" PROJESİ
Proje kapsamında Alaaddin Camii avlusundaki hanedan türbesinden çıkarılan kalıntılarla beden bütünlüğü tamamlanan naaşların, Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tomografisi çekildi.
Kafataslarından ve dişlerden alınan sürüntüler, İstanbul Adli Tıp Kurumu Biyokimya İhtisas Dairesine gönderildi. Elde edilen DNA ve anatomik özelliklerine göre hanedan üyelerinin kafatasları ve yüzleri oluşturuldu.
Bilimsel sonuçlara göre, 12 sultan, 1 hanedan büyüğü, 1 melik (şehzade), hanedana mensup 2 kadın ve 1 kız çocuğuna ait naaşın tomografi sonuçlarıyla elde edilen 3D flament kafatası kopyaları üzerine, doku kalınlıkları hesaplanarak yüz kasları yerleştirilip fiziki karakter yüklemesi yapıldı. Bir sonraki aşamada kaslandırma ve dokulandırma yapılarak kalıplara alınan silikon dökümlere saç, sakal, kaş ve bıyık ekimi gerçekleştirildi.
Kıyafetler için ise dönemin kumaşları özel koleksiyonlardan ve müzelerden alınan örneklere göre, tarihi verilere uygun olarak raportlama (düzenleme işlemi), iplik analiziyle rengine ve dokusuna kadar araştırılarak dokutturuldu. Minyatürler ve tarihi veriler dikkate alınarak kıyafetler tasarlanıp, her bir sultan ve hanedan üyesine uygun olacak şekilde özel olarak diktirildi.