Konya'da ekonomik problemden dolayı eskisi gibi yeni konut üretilmiyor. Yatırımcılar, yatırım yapmak yerine parasını faize yatırmayı tercih ediyor. Faizin yükselmesi, şehirde yeterince yeni konut üretilmemesi kiralık ve satılık konut fiyatlarını yükseltiyor. Konya'da en ucuz 3+1 daireler 20 bin, 2+1 dairelerin fiyatı 15 bin lirayı gördü. Bununla birlikte kiracılar ile ev sahipleri arasında kavgalar, huzursuzluklar yaşanmaya başlandı. Konya'da bu şikayetle ilgili açılan dava sayısındaki artış da dikkatlerden kaçmıyor. Hukukçular, tarafların problemini arabulucular aracılığıyla çözmenin daha sağlıklı olacağını öne sürüyor.
VATANDAŞIN KİRA GİDERİ ARTTI!
Covid dönemi sonrası oluşan yeni Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında enflasyonun geldiğini ifade eden Hukukçu Selman Uçar, “Enflasyona bağlı olarak toplumun sosyolojik yapısını derinden etkileyen kiracı-mülk sahibi arasında yaşanan sorunlar geliyor” dedi. Pandemi dönemine kadar tek haneli enflasyon sürecini yaşayan Türkiye’de, bu dönemden sonra hızla yükselen enflasyonun çok kısa bir sürede üç rakamlı hanelere çıktığını dile getiren Uçar, 2-3 yıllık dönem içerisinde her emtianın yaklaşık 10 katın üzerinde zamlandığını, vatandaşın zorluklarla karşılaştığını ifade etti. Uçar, “En temel harcama masrafları artan, refah payı azalan halkın gider kalemleri arasında en yüksek pay da bu dönemde kira gideri oldu” şeklinde konuştu.
KİRA PROBLEMİ ŞİDDET OLAYLARINI ARTIRDI!
Çok kısa bir süre içerisinde vatandaşın ödemiş olduğu mülkün kira değerlerinin 10 kat arttığına dikkat çeken Hukukçu Selman Uçar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Vatandaş bir taraftan ödeme güçlüğü ile hareket ederken diğer taraftan da mülk sahipleri ile kira artışlarının yeterliliği hususunda psikolojik ve hukuki mücadele içerisine girdi. Toplumun tamamına etki eden bu husus her gün haberlere konu olacak seviyeye geldi. Bu durum, pandemi sonrası halk nezaretinde en büyük toplumsal problem haline geldi. Bu gerekçeyle toplumda artan şiddet eylemlerine şahit oluyoruz. Bu konuda açılan davaların sayısında büyük artışlar yaşanıyor. Tüm bunlar kira meselesinde yaşanan şiddet olaylarının sosyolojik etkilerini gözler önüne seriyor.”
KİRA KRİZİNE SOSYAL KONUT YETERSİZLİĞİ SEBEP OLUYOR!
Toplumda yaşanılan bu durumun artık kaldırılamayacak seviyeye geldiğini söyleyen Uçar, “Bu durum karşısında devlet temsilcileri tarafından ana mağdur kiracılar kabul edilerek kiracıların yüksek kira mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla yıllık azami kira artış oranı yüzde 25 olarak belirlendi. Toplumdaki sorunun çözümü için bu düzenleme yeterli olmadı. İş bu sefer de geçmişte çalışarak elde ettikleri belirli sermayelerini mülke yatırıp gelir elde etmek isteyen mülk sahiplerinin maddi anlamda zorluk yaşamasına veya mülkten bekledikleri yatırım karşılıklarının alınamamasına yol açtı. Dolayısıyla devlet tarafından yapılan geçici düzenlemelerin de bu sorunu gidermeye yeterli katkı sağlamadığını zaman içerisinde gördük” diye konuştu. Hukukçu Selman Uçar, ayrıca şunları kaydetti: “Kanaatimizce kira krizinin yaşanmasındaki temel sorunların başında konut krizi, özellikle de sosyal konut krizi geliyor. Bunun için devlet öncelikli olarak bölgesel sosyal konut sayısını artırmalıdır. Buna ilişkin çalışmalar yapmak, kendi üretemiyorsa dahi bu çerçevede konut üretecek firmalara destek vermek zorunda. Ve devlet bunları yaparken de hiçbir maddi kazanç gözetilmemeli.”
EV SAHİBİ-KİRACI ARASINDAKİ PROBLEM ARABULUCUDA ÇÖZÜLÜR
Kira problemini çözmek için bir diğer yöntemin de 'belediyelerin imar düzenlemeleri' olduğunu vurgulayan Uçar, yerel yönetimlerin arsa maliyetlerini düşürecek şekilde imar düzenlemeleri yapmasının, imarı rant haline getirmemelerinin gerekliliğine değindi. Bu konuda Konya özelinde de değerlendirme yapan Uçar, belediyelerin tarım arazisi olamayacak nitelikte imar düzenlemesi bekleyen milyonlarca metrekarelik alanının bulunduğunu söyledi. Belediyelerin kısa süre içerisinde burada bir çözüm üretmesinin elzem olduğuna dikkat çeken Uçar, şu cümlelerle konuşmasını noktaladı: “Kabul edelim ki arsa maliyeti, inşaat maliyetinin üzerinde olan bir şehirde konut üretimini artırmak ve dolayısıyla konut problemini çözmek mümkün olmaz. Maalesef son dönemlerdeki imar düzenlemelerinin yetersiz oluşu arsa maliyetlerini birçok bölgede inşaat maliyetlerinin üzerine çıkardı. Bunlar yapılmadan bulunacak herhangi bir çözüm, şimdilik sadece süreci uzatmaya ve taraflar arasında gerek hukuki gerekse de fiili durumların yaşanmasına sebebiyet verecek. Çünkü burada herkesin kendine göre haklı bir sebebi bulunuyor. Zaten gider kalemleri artan, yeme içme ve eğitim gibi en temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorluk çeken kiracıdan talep edilen yüksek kira bedelini karşılamasını beklemek mümkün değil. Diğer taraftan da TL’nin her geçen gün değerli hale geldiği bir ekonomik tabloda parasını mülke yatıran gayrimenkul yatırımcıların yatırımının karşılığını alamamaktan dolayı yakındığına şahit oluyoruz. Kiracı ve ev sahibi arasındaki sorunu çözmek için her geçen gün sorunları artan adalet sistemi de yeterlilik sağlayamıyor. Uzun yıllar süren yargılamalar, taraflar arasındaki sorunu çözmekten ziyade sorunu daha da büyütüyor ve gayri hukuki işlemlere tarafları zorluyor. Bunun için gerek mülk sahibine gerekse de kiracıya tavsiyemiz çözümün sağlanamadığı yerde bir arabulucu nezaretinde, karşılıklı anlayış çerçevesinde bu sorunu çözmektir. Unutmayalım ki en büyük adalet, sulh ile olandır.”