Gün batımının Konya’ya ayrı bir güzellik kattığını belirten İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Mustafa Çıpan, “Konya bulutların raks ettiği, bulutların cenge tutuştuğu, bulutların yandığı bir manzarayı bizim dikkatimize sunuyor” dedi.
SUNUŞ:
Konya son yıllarda önemli bir turizm mekanı olmaya başladı. Özelikle 2007 yılının Hz. Mevlana yılı ilan edilmesiyle birlikte her yıl dünyanın çeşitli yerlerinden yüz binlerce insan Konya’ya gelmeye başladı. Bu bakımdan Konya’nın turizm potansiyelini ve turizmin daha da canlandırılması için nelerin yapılabileceğini konuştuğumuz İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Mustafa Çıpan, geçmişe oranla yerli turist sayısında yüzde 15 ve yabancı turist sayında da yüzde 35’lik bir artışın söz konusu olduğunu kaydetti. “Belli dönemlerde daha yoğun olmak kaydıyla yılın her ayı her haftası her günü Mevlana Müzesi’ne ve dolayısıyla Konya’yı ziyaret eden çok sayıda farklı millete mensup insanlar görürsünüz” diyen Dr. Mustafa Çıpan, Hz. Mevlana’nın hakikaten dünyayı etkileyen düşüncelerinin daha çok insan tarafından paylaşılmak suretiyle nasıl nitelikli bir cazibe oluşturduğunu iyi anlamak ve değerlendirmek gerektiğine dikkat çekti. Çıpan, herkesin daha nezih, daha nazik karşısındaki dikkate alan saygılı, sevgili bir bakış açısını geliştirdiği bir hayat tarzını uygulamasıyla çok daha fazla turistin Konya’ya geleceğini de sözlerine ekledi.
1997’den itibaren S.Ü. Devlet Konservatuarı Türk Sanat Müziği ve Tiyatro Bölümlerinde Osmanlıca, Güfte İncelemesi, Edebî Bilgiler, Diksiyon ve Fonetik Dersleri vermektedir. Çeşitli ansiklopedi ve dergilerde ilmî ve edebî makaleleri yayınlandı, millî ve milletler arası kongrelerde tebliğler sundu, konferanslar verdi. Emniyet, askeriye, müftülük, Diyanet İşleri Başkanlığı, Selçuklu Eğitim Merkezi gibi farklı yerlerde güzel konuşma, etkili hitabet, vücut dili ve benzeri konularda seminerler verdi. Çalışmalarını Mevlevî Şairler ve Klâsik Türk Musikisi Üzerinde yoğunlaştırdı. 23 Kasım 2007 tarihinde Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü görevine atanan Mustafa Çıpan, bu görevini halen sürdürmektedir.
– Her yıl şehre gelen ziyaretçi sayısında ciddi artışlar gözleniyor. Geçmişe oranla yerli turist sayısında yüzde 15 ve yabancı turist sayında da yüzde 35’lerin üzerinde bir artış söz konusu. Toplam rakamlar dikkate alındığında 2 milyon civarında ziyaretçi vardır. Yani Konya kendi nüfusu kadar turisti ağırlamaktadır. İlçelere ziyaret edenler açısından meseleye bakıldığında bu rakamı 2,5 milyona çıkarabiliriz. Özellikle şehir merkezinde ziyaretçileri cezbeden Konya turizmi noktasında bir mihenk taşı olan Hz. Mevlana Türbesi bize genel verileri değerlendirmek açısından nitelikli bir imkân sunuyor. Hz. Mevlana dergâhından başlamak kaydıyla Konya merkezde gezilebilecek birçok nitelikli yerimiz var. Şems Camii ve Türbesi, Karatay Medresesi, İnce Minare Medresesi, Alaeddin Camii ve Sultan Türbeleri, Sırçalı Medrese, Sahip Ata Vakıf Müzesi ve Camii, Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Atatürk Evi, Koyunoğlu Müzesi bütün bunlar şehir merkezinde çok nitelikli, son derece güzel, iyi korunmuş, restorasyonları düzenli olarak yapılmaya çalışılan mekanlar. Bunun dışında tabii güzellikler veya bir takım kültürel unsurlar bakımından değerlendirebileceğimiz alanlar da var. Ayın şekilde Çatalhüyük, 9 bin 400 yıllık bir geçmişe doğru dayandırarak baktığımızda dünyaca tanınan bir kazı alınıdır ve hakkında nitelikli yayınlar yapılmaktadır. Sille’nin, Kilistra bölgesinin özellikle Hıristiyanlık açısından önemli olduğunu ve yol güzergâhı üzerinde olduğu için Aziz Paulos’un da bu mekânlarda belirli dönemlerde kaldığını ifade edersek buralarda bulunan kiliselerin, yerleşim alanlarının varlığı bize İslam’ı öncesi medeniyetler ve inançlar bakımından şehrimizin ne kadar canlı ve nitelikli eserlere sahip olduğunu gösterir. Kilistra bölgesine Kapadokya’yı yaşabilirsiniz. Kilistra bölgesinde çok nadir örneği bulunan yekpare taştan oyulmuş şapelleri görebilirsiniz.
– İlçelere doğru açıldığımızda şu değerlendirmeyi yapabiliriz. Akşehir bölgesini dikkate alalım. Konya merkezi için Hz. Mevlana neyse Akşehir içinde Nasreddin Hoca odur. Nasreddin Hoca merkezli nitelikli bir takım tanıtım çalışmaları yürütülmekle birlikte çok ciddi faaliyetler yapılıyor. Nasreddin Hoca’nın birilerinin söylediği gibi sadece güldüren değil hikmetli söyleyişleriyle insanları tefekkürü davet eden bir zamanı değerlendirmek bakımından nitelikli algılamaya hissetmeye yönelten tarafı olduğunu dikkate almalıyız. Onun bir komedyen onun bir stendapçı, onun bir farklı isimlerle ifade edilen bir komik adam olmadığı aşikâr. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Çünkü bazen farklı şekillerde ifade edilmeye çalışılıyor. Seyyit Mahmut Hayranî Hazretlerinin bölge açısından değerlendirilmesi de önemlidir. Diğer yandan tabii güzellikleri, onların yaren kültürünün bu manadaki gösterilerinin takibini biz önemli görüyoruz. Kulu, Cihanbeyli hattında Tuz Gölü civarındaki flamingolardan orada oluşan obruklara ya da bir takım o bölgeyi güzelleştiren tabii arazi arizalarına kadar son derece nitelikli ve güzel bir coğrafi alan oluşturduğunu ve turistlerin ilgilerinin çekilebilmesinin lazım geldiğini biliyoruz. Karapınar-Ereğli hattında dünyanın nazar boncuğu olarak görünen Meke Gölü’nün hemen yakınındaki Acı Göl’ün, Halkapınar’daki İvriz Kaya Anıtı’nın mutlaka görülmesi gerekiyor. Dağlara çıkıldığında İslam öncesi yerleşim alanlarının var olduğu da görülecektir. Beyşehir'e baktığımısda dünyada tek sivil saray örneği olan Selçuklu dönemine ait Kubadabat Sarayı orada ve 30 yıldır kazı yapılıyor. Geçtiğimiz aylarda çok nitelikli bir dosya hazırlayarak dünya kültür mirası listesine alınması için müracaat ettiğimiz türünün en gelişmiş örneği olan Eşrefoğlu Camii’ni dikkate alınız. Çevre düzenlemesi projesini kuruldan geçirdiğimiz ve uygulamasını önümüzdeki aylarda gerçekleştireceğimiz Eflatun Pınarı da mutlaka görülmeli. Dünyanın en büyük yekpare taş anıtlarından fasılları düşündüğünüzde, gölü, dağı, ormanı ile beraber Beyşehir hakikaten kendini çok farklı bir yere çekiyor. Göl içerisinde temin edilen vapurlarla gelen ziyaretçilere sanki boğaz keyfi sunuluyor. Konya’nın bozkırında bir vaha olarak değerlendiriliyor.
* İlçelerdeki bu tarihi güzelliklerin de turistler tarafından ziyaret edilmesi için ne tür çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz?
– Bu çerçeve hakikaten bizim için çok önemli. Ülkeler kendi coğrafyalarında çok yakın dönemlere ait bir takım unsurları öne çıkarmak için ciddi reklamlar yapıyorlar bunda da başarılı oluyorlar. O kadar çok tarihe dokuya, tabii güzelliğe sahibiz ki bunların kıymetini bilmek ve insanlara daha nitelikli tanıtmak için bir gayretimiz olmalı. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü olarak, sektörlerinin diğer aktörleriyle, belediyelerimizle, Sayın Valimizle çalışmaları hakikaten ortak akıl üreterek bir işbirliği içinde yürütmeye çalışıyoruz. Önümüzdeki yıllarda hem Konya merkezin hem il olarak düşünüldüğünde ilçelerimizin turizm pastasından daha fazla pay almasının mümkün olacağını, bunun işaretlerinin görüldüğünü biliyorum. Özellikle bu işten para kazanan hizmet üreten, istihdam sağlayan sektör, Konya’ya biraz daha hassasiyetle, biraz daha sahiplenerek yaklaşması halinde ki bu süreci birkaç yıldır özellikle biz görüyoruz çok daha iyi bir noktaya geliriz.
* Son yıllarda Hz. Mevlana’ya karşı önemli bir ilgi oluştu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Japonya’dan en çok turist geliyor. Geçtiğimiz ay yaşanan tsunami bu bölgeyi oldukça olumsuz etkilemesine rağmen biz yine Japonya’dan ikinci olarak Almanya’dan, Fransa’dan, İtalya’dan ve farklı ülkelerden çok sayı da turist alıyoruz. Bu 400 bin aşan bir rakımdır ve iyi bir rakamdır. Başka ülkelerin bir şehrine gelen sayı ile mukayese edildiğinde belki sayı olarak az görünebilir doğrudur ama ülkemizdeki birkaç il Antalya, İstanbul, Nevşehir hariç diğerlerine mukayese ettiğimizde iyi bir rakamdır.
* Turizm potansiyeli açısından son birkaç yıldır hızlı bir şekilde devam eden restorasyon çalışmalarını nasıl görüyorsunuz?
– Restorasyon çalışmaları tarihi kültürel değerlerimizin korunması, yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması bakımından çok önemlidir. Vakıflar Genel Müdürlüğümüz ve ona bağlı olarak Vakıflar Bölge Müdürlüğümüz son yıllarda nitelikli eserlerin restorasyonunu gerçekleştirdiler. Kültür Müdürlüğü olarak onlarla işbirliği halinde, İl Özel İdaresi’nin sağladığı imkanlarla, Sayın Valimizin destekleriyle çok nitelikli hizmet üretilmeye çalışılıyor. Zazadın Hanı’nı Selçuklu Belediyesi ihya etti. Tahrip olan bir handı bugün Turizm Haftası resepsiyonunu gerçekleştiriyoruz, programlara ev sahipliği yapıyor, bazı dizilerin çekimi için kullanılıyor bunlar güzel kazanımlardır. Horozlu Hanı, Dokuzun Hanı, Beyşehir yolundaki Kandemir Hanı, Tıp Fakültesi’ndeki Dibidelik Hanı, bütün bunlar sosyal hayata kazandırılan kimi restaurant olarak işletilen kimi nitelikli bir hizmet sunmak maksadıyla insanların dikkatine sunulan mekanlar. En azından yok olmaktan kurtuldular. Ne kadar camii, türbe, tekke varsa bunlarla ilgili restorasyon, çevre düzenleme çalışmaları gerçekten takdire şayan. Bazen çalışmalarda çok ince işçilik açısından tenkit edilebilen hususlar doğabiliyor ama yapılanlar dikkate alındığında zaman içinde onların telafi edilerek daha iyi iş üretmeye yönelik ilgili kurumların gayret içinde oldukları aşikâr.
* Restorasyon kapsamında gün batımını izlemek için Zazadın Hanı güzel bir mekan. Aslında bu yönden de turist çekilemez mi bu tür yerlere?
– Gün batımı için gidebileceğiniz yerler var. Konya şehir içinde boğuldu kaldı. Konya’nın uygun bir yerinden mesela doğu tarafında bulunan Mevlana Türbesini ve devamında Akyakuş tarafını, Takkeli Dağı ve o coğrafyadan bir bakın muhteşem bir grup manzarası göreceksiniz. Ters taraftan bakın muhteşem bir şafak vakti göreceksiniz. Bunu görmek lazım ama. Konya bulutların raks ettiği, bulutların cenge tutuştuğu, bulutların yandığı bir manzarayı bizim dikkatimize sunuyor. Bunu seyretmek gerekiyor. Hakikaten çok güzel manzaralar oluşuyor. Evet, Konya’da bir deniz yok, grubu bu mana da seyredemiyoruz ama gün batımında ve gün doğumun Konya’da çok güzel olduğunu bilenlerdenim, çok keyifle zaman zaman seyredenlerdenim.
* Konya’nın turizm açısından sorunları neler? Bu anlamda otel ve restaurant hizmetlerini yeterli görüyor musunuz?
–Mevlana müzesi civarında yeşil alan eksikliği var. Müze civarında türbeyi ziyaret etmek isteyen insanların rahat edebilecekleri, nefes alabilecekleri, çay, kahve içebilecekleri bir alana ihtiyacımız var. Müze etrafında hizmet sunabileceğimiz, insanların türbeye giriş açısından hazırlıklarını yapabilecekleri alanlara ihtiyacımız var. Bunların karşılanması yönünde ciddi adımlar da atılıyor. İl Halk Kütüphanesi yeni yerine taşınmasıyla eski kütüphane binasının kaldırılmasıyla müze biraz nefes alacaktır. Bu konuda belediyemizin ve ilgili kurumların ön görüleri var, çalışmalar sürüyor. Bu söylediklerimiz bile eksiklerimizi gördüğümüzü bildiğimizi ve buna mukabil olarak da yapılması lazım olanlar üzerinde bir tasavvur gerçekleştiğini göstermektedir.
* Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Mevlana törenleri gerçek anlamda uluslar arası bir niteliğe dönüşmesi gerekiyor” sözlerini nasıl karşılıyorsunuz? Bu anlamda neler yapılacaktır?
– Yapılacaklarla ilgili bir şey söylemem mümkün değil. Mevlana törenleri için Sayın Valimizin başkanlığında, Konya Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediye başkanlarımızın, üniversite rektörlerimizin, ilgili birim amirlerinin katıldığı bir tahrip komitesi var. Bu komite tarafından yapılacak işler karara bağlanıyor. Onun için bugünden şunları yapacağız dememiz mümkün değil. Elbette Hz. Mevlana’yla ilgili çok daha nitelikli, geniş kitlelere yayılabilen törenler yapılması gerekiyor. Ama her yıl hem profesyonel bir organizasyonun hem de icra niteliğini çok daha ileriye gittiğini somut olarak görüyoruz. Bu iyileşmenin, bu gelişmenin önümdeki yıllarda da gelişerek devam edeceğini düşünüyorum.
* Açıklamalarınız için çok teşekkür ediyorum. Son olarak Konya’da turizmin daha çok canlanması için insanlara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?