Konya'da bulunan bu otel konseptiyle dikkat çekiyor! İçinde bulunan her şey satılık

Otel konseptinin diğerlerinden farklı olduğunu söyleyen Araf Otel Sahibi Ömer Sunar, “Otelimde Konya’nın ruhunu yansıtmak istedim. Herkes kendinden bir şey bulabiliyor. Türkiye'de tek diye düşünüyorum” dedi

“Otelimde Konya’nın ruhunu yansıtmak istedim. Herkes kendinden bir şey bulabiliyor. Türkiye'de tek diye düşünüyorum” dedi Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve onlarca tarihi ve kültürel mekâna sahip olan Konya, her yıl çok sayıda turisti ağırlıyor. Yerli ve yabancı turistlerin mimarisiyle dikkatini çekmeyi başaran Araf Hotel, yeni nesil otel ve otelcilik anlayışı ile Konya’da hizmet vererek keyifli konaklama olanağı sunuyor. Otelin giriş kısmını kafe olarak kullanıma sunan Araf Otel, farklı konseptiyle diğer otellerden farkını ortaya koyuyor. ‘Cafe Deli’ ismini kullanarak Türk ve İtalyan kahvelerini ziyaretçilere sunan Araf Otel, yerli ve yabancı turistlerden ilgisini çekmeyi başarıyor. Otelindeki her şeyin satılık olduğunu ve ziyaretçilerin kendilerini evinde gibi hissettiğini dile getiren Araf Otel sahibi Ömer Sunar, Konya’nın turizm konusunda eksiklikleri olduğunu belirterek Merhaba Şehir’e özel açıklamalarda bulundu.

**Sizi tanıyabilir miyiz?

-Ben Ömer Sunar. Konya’da doğdum Trabzon Sürmenelili bir ailenin Konya’da ikamet eden evladıyım. Anne tarafım Konyalı. Eğitim hayatımı burada tamamladım. İş hayatına burada başladım sonra İstanbul'a gittim. 15 yıl kadar şehir dışındaydım. Daha sonradan Konya'ya geri döndüm. Burada hizmet sektöründe yatırımlarımız var. Bu şekilde devam ediyoruz. Otel, restoran kafe gibi konularda yatırımlarımız bulunuyor. Mevlâna bölgesinde ayrıca bir danışmanlık şirketimiz var. Hizmet sektöründe yer alan firmaların, satış stratejileri, misafir memnuniyeti, değişik konularda danışmanlık hizmeti veriyoruz.

‘ÂLEMİN ARAFI KONYA’

**Otelin ismi oldukça farklı bizlere otelinizin isim hikayesini anlatır mısınız?

-Otelin ismini Araf koyduk. Tabi o aralar Ebru Gündeş'in ‘araftayım’ diye bir şarkısı vardı ve herkes şarkıyı biliyordu. Kelime manasına bakılınca, arada kalmak olunca insanlar kötü falan diye düşündü. Oysaki biz şöyle bir yaklaşım sergilemek istemiştik; Hz. Mevlâna’nın şehrine gelip onu ziyaret edip, burada konaklayıp, bir gün burada geçiren insanlar, en azından bir magnet üzerinde bile onun öğüdünü görürler. Araf, Arapça kelime manası olarak cennetle cehennemin arasında kalan tepeye verilen isim ve bu bütün semavi dinlerde var. İçinde bulunduğumuz alemin de arafı Konya olduğunu belirtebilirim. Bu yüzden böyle bir ismin üzerinde durduk.

‘OTELİME RUH KATMAK İSTEDİM’

**Otelinizin tasarımı ve konsepti çok ilginç. Diğer otellere göre de farklı. Bizlere ayrıntılı bahseder misiniz?

-Farklı bir şey yapmak istedim. Evlenmeden önce 10 yıl boyunca otellerde yaşadım. Evim yoktu, yıllık anlaşmalar yapıyordum ve otelde yaşıyordum. O zaman rezidans diye bir kültür yoktu. Bugün Konya'da bir ev kirasını 15 veya 20 bin lira para verirsiniz. Ama o dönemde 20 bin lira değil 30 bin lira verseniz iyi bir otelde de konaklayabilirdiniz. Ben de öyle yapıyordum. İstanbul'da yıllık anlaşmalarla konakladığım otellerin hepsi de birbiriyle aynıydı. Otel dediğiniz yer, şık olabilir. Ama hep ruhsuz bir yer. Beni çok rahatsız ederdi. Ben de bir ruh katmak istedim. Mesela burada dokunduğunuz bütün eşyalar satılık. Böyle bir konsept olduğu için de dükkân aslında antikacı gibi görülebiliyor. Otelin lobisi bir sergi salonunu andırıyor. Otelde birçok sanatçıdan gelen eserler var. Değişik ve sıcak bir konsept. Herkes kendinden bir şey bulabiliyor. Türkiye'de tek diye düşünüyorum. Bizim gibi yapan olmamıştır. Kaldığı otel odasının yatağını alan, perdelerini satın alan oldu. Yani böyle değişik objeleri de sattık. Hikayesi olmayan bir eşya olmaz. Hemen bununla ilgili bir hikâye anlatayım. İstanbul'da çok antika eşyaları bulunan bir teyzeden çok sayıda eşya satın aldık. Kendisi 90 yaşında vefat eden, hiç evlenmemiş ama kendine çeyiz yapmış bir insandı. Çeyizinde tam takım porselen bir yemek setini satın aldık. Onun evinde bulunan eşyaların hepsini satın aldık. Hiç kimsesi yoktu. Çocuğu yoktu. Bir gün evlenirim diye Türkiye'nin ilk porselen fabrikası olan İstanbul Porselen markalı tam bir sandık dolusu takım satın almıştık. Otelimizde bulunan çoğu eşyanın böyle hikayeleri bulunuyor. Bu teyzemiz evleneceğini düşünüp 75 yıl önce bir şey satın alıyor ve onu koruyor. Güzel hikayeler var. Her bir eşyanın hikayesi arafta kalmış diyebiliriz.

‘SON 78 YILIN EN KÖTÜ ŞEB-İ ARUS’U YAŞANDI’

**2023 yılında Konya turizm açısından nasıldı? 2024 yılında sizce turizm nasıl olacak Konya’da?

-Türkiye’de turizm bakanının bir turizmci olması sebebiyle çok ciddi gelişme kaydetti. Gerçekten turizme yatırım yapmış. Taşın altında eli olan bir adam bu konunun bakanı oldu. Dolayısıyla Mehmet Nuri Ersoy bizim için büyük bir şans ve gelişmiş dünya ülkelerinde uygulanan bir sistemle cumhurbaşkanı, bakanı bizden biri olarak içinden seçti. Elbette çok büyük bir olay. Bize de pozitif bir şekilde sirayet etti. Biz hepimiz bunun artılarını yaşadık. Ama Konya üzerinde maalesef son 78 yılın en kötü Şeb-i Arus’unu yaşadık. Bütün Türkiye’de turizm gelişirken Konya’da geriye doğru itildi. Sahil şeritlerindeki o başarılı ivme bizde tam tersi olarak tezahür etti. Konya'da turizmde, personel sıkıntısı, fiyat sorunları, gibi problemler yaşanıyor. Bu dönem belirlenen politikalar sebebiyle çok ciddi darbe aldık. Organizasyonu belediyelerden ve kültür müdürlüğünden alıp bakanlığının direkt yapmaya çalışması, kısacası 40 yıllık birikimi görmezden geldiler. Üstüne gelip yeni bir şeyler yapmaya çalıştılar. En somut örneği olarak bilet satış organizasyonlarının sorunlu bir şekilde yürütülmesi günübirlik tur şirketlerinin işine yaradı. Biletleri alıp Denizli’den Isparta’dan günü birlik gelip Şeb-i Arus sema gösterisini izleyerek konaklamadan geri götürmeleri bizim için sorunlara neden oldu. Gelişen olaylara Kültür Bakanlığı'nın direkt müdahaleleri, bizimle hiç istişare edilmeden yapılan bu müdahaleler, uygulamalar açıkçası turizm yatırımcılarını Konya'da üzdü. 2023 yılının analizini yapamadık. Nasıl geçtiğine dair bir toplantı da yapılmadı. Kimse bizi çağırıp ‘2023 yılında gördüğünüz hatalarda ne vardı. 2024’te onları yapmayalım’ diye bizi muhatap almadı. Son 12 yıldır aralıksız hatalar devam ettiği için bu yıl ne olur pek bilemiyoruz.

SON BİR AY KALA BİLET SATMANIN ANLAMI YOK!

**Şeb-i Arus’un son yıllara göre kötü geçtiğini söylediniz? Peki sizce programlar mı zayıftı? Neler söylemek istersiniz?

-Çok basit bir şey diyoruz, bir tören var. Törenin biletleri var. Bazı sanatçıların konserlerine önceden bilet satışı olabiliyor. Hz. Mevlâna’yı sevenler yurt dışından geliyorlar. Yurt dışından gelmek için tarihleri belli bir organizasyona ne kadar önce uçak bileti alırsanız o kadar kârlı alıyorsunuz. Dolayısıyla insanlar 6 ay önce uçak biletini alabiliyor. 6 ay önce erken rezervasyon yaptırıp otelden yer alıyor. İptal edilmeksizin satın almalar yapıyor. Hesaplı gelmeye çalışıyorlar. Şeb-i Arus için gelenler otellerde rezervasyonunu yapıyor. Ama bakın önümüzdeki sema organizasyonu biletlerinin satışı yok. Son bir ay kala bilet satışlarını açıyorlar. Bir ay kala açtığında da bir yığılma oluyor sistemde. Adam bilet satın alamıyor. Sonrasında telefon açıyor diyor ki ‘ben semaya bilet bulamadığım için gelmek istemiyorum rezervasyonu iptal edin.’ Yurt dışındaki insanlar sistemli bir hayat yaşıyorlar. 5 vakit namaz kılan, 5 vakit camiye giden bir insana ‘yolda bir şadırvan çıkar abdesti yolda alırız’ diye anlatamazsın. Konya’ya gelmek için bir insan şu anda uçak biletini 7 ay sonraya alabiliyorsa, 7 Aralık’a otellerde yerini ayırtabiliyorsa, bilet satışlarını yapmalısınız. Son bir ay kala satmanın bir manası kalmıyor. Dolayısıyla da yabancı ziyaretçi yani şehre döviz getirecek, şehir ekonomisine ciddi katkı bulunacak. Ama semaya bilet bulamıyor ve gelemiyor.

FAALİYETLER YETERLİ, FAKAT VERİMSİZ

**Konya'nın kültürel faaliyetleri sizce yeterli mi? Turizm açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Konya’daki kültürel faaliyetler gayet yeterli. 10 yıl daha yeterli kalır. Çok faaliyet var. Sadece bu faaliyetler verimsiz. Her bir organizasyon birbirinden bağımsız ve verimsizlik yaşandığı görülüyor. Şeb-i Arus örneğinin dışında konuşacak olursak, biz de festivaller, kutlamalar var. Hz. Mevlana’yı her yıl anıyoruz. Hz. Şems-i Tebrizi’yi anmıyoruz. Bu tam olarak verimsizlik. Dünyada yaşamış en büyük insanlardan 2 tanesi Konya’da yaşamış. Bunların daha çok önemli olması gerekiyor. Diğer husus ise ‘bilim merkezine giden kelebekler vadisini indirimli girebilir’ diye bir uygulama var mı? Mevlana Müzesi’ne ziyaret edene Sille‘deki müzeye ücretsiz gidebilirsiniz’ bileti veriyorlar mıdır? İşte bu verimsizlikten kaynaklanıyor. Yani bu böyle gelişir. Bu verimsiz hikayelerden diğeri Japon Parkı’na gelenlere Ecdat Parkını da görmelisiniz’ teşvik edici bir şey veriyor musunuz? Dolayısıyla şehirde insanları yönlendirecek, fikir verecek, gezmesini sağlayacak, teşvik edecek uygulamalar yoksa verimsizlik devam eder. Bu verimsizlik giderilirse daha güzel bir Konya olur. Belediyelerin insanlara bir şey vaat etmesi gerekiyor. Konya’nın daha iyi tanıtılması için daha kapsamlı düşünülmesi taraftarıyım.

HERKES BULUNDUĞU ŞEHRİ İDRAK ETMELİ

**Son olarak neler söylemek istersiniz?

-Hz. Mevlana’ya dünyanın dört bir yanından insanları çağırdığı, ne olduğuna, nasıl olduğuna bakmadan, işledikleri günaha rağmen davet ettiği bir şehirdeyiz. 800 yıl önce bu misafirperverliği duyurmuş ve bu şehrin sloganı olmuş. ‘Gel ne olursan ol yine gel’ diyerek insanlığı bütünleştirmiş. Buna rağmen Konya’nın yetkilileri belirli günlerde kapıları açıyor belirli günlerde kapatıyor. Herkes bulunduğu yeri idrak etmeli. Hafife almamalı. Konya şehrinde yaşamanın başka bir duygusu var. Biz, sesimizi duyan, bizlerle ilgilenen bürokratlar bekliyoruz. Turizmci veya yatırımcı olarak değil, Hz. Mevlana’nın komşusunu dinlesinler yeterli. Dolayısıyla şehrin yetkililerinden talebimiz bizimle ilgilenmeliler.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Röportaj Haberleri