Konya'da birçok göl kurudu diğerleri tehlikede!

Konya’da dünyanın nazar boncuğu olarak bilinen Meke Gölü başta olmak üzere, birçok göl ve sazlık kurudu. Bilinçsiz sulama ve yaşanan şiddetli kuraklık, göllerde vahim bir görüntü ortaya çıkardı.

Tuz Gölü, Suğla Gölü, Arapçayırı Çumra Ovası, Güvenç Gölü, Yarma Bataklığı, Hotamış Sazlıkları, Samsam Gölü, Akşehir Gölü, Karapınar Ovası, Ereğli Sazlıkları susuzluktan can çekişiyor. Beyşehir Gölü'nde ise su, kıyıdan yaklaşık 50 metre çekildi. Su seviyesinde beklenenin üstünde azalma oldu. Konya'nın Karapınar ilçesindeki volkanik patlama sonucunda oluşan Acıgöl'de ise su seviyesi gün geçtikçe azalıyor. Altınapa Barajı’nda da aynı görüntüler ortaya çıkıyor. Gölün bir süre sonra tamamen kurumasından endişe ediliyor. Göllerdeki çekilmenin beklenilenin üzerinde olduğnuu söyleyen NEÜ Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Pınar, “Kötü gidişat, böyle devam ederse, açık konuşayım çok değil, yakın zamanda göllerin hepsi kuruyacak” dedi 

YER ALTI SULARI HER GEÇEN YIL AZALIYOR!

Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Pınar, göllerdeki kurumada en temel etkenin yer altı su seviyesinin azalmış olması olduğunu söyledi. Yer altı sularının her geçen yıl bellir düzeyde azaldığına dikkat çeken Pınar,  Orta Anadolu Havzası'nda yer altı suyunun kullanımının çok fazla olduğunu ifade etti.  Üstten beslenmelerin azalmasıyla yer altı suyu kullanımının arttığını aktaran Pınar,  “Havzadaki en temel problem de bu. Suyu hunharca kullanıyoruz. Yağış şekli değişiyor. İklimde dengesizleşme var. Genel anlamda bir ısınmaya gidiyoruz. Vahşi sulamayı yapıyoruz. Suyu çok isteyen ürünler üretiyoruz. Mısır, pancar çok su isteyen ürünler. Uygun bitkilere yönelmemiz gerekir” dedi. 

ESAS PROBLEM YAĞIŞIN KAR DEĞİL YAĞMUR ŞEKLİNDE OLMASI

Yağış miktarının yıl içinde bütüne bakınca az olmadığını kaydeden Pınar, şunları kaydetti: “Aslında burada problem başka. Bir dönem yağış az olur, bir dönem fazla olur. Ancak yıl içindeki yağış  miktarı Konya'da genelde aynı olur. Esas problem, yağışın kar değil, yağmur şeklinde olması. Önceden bir kar yağar, kar yerde aylarca kalırdı. Kar suyu, aşağıya sızardı ve yer altını fazlaca beslerdi. Yer altı su seviyesindeki değişimi, kar yağışının azalması da etkiliyor.” 

BÖYLE GİDERSE BÜTÜN GÖLLER KURUR!

Göllerdeki çekilmenin genel anlamda beklenilenin üzerinde olduğunun altını çizen Pınar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Göller, beslenmeyle hayat bulur. Ovadaki bazı göllerin derinliğinin az olması, çekilmenin daha fazla olduğu algısını oluştuyor bizde. İki farklı göl düşünelim ve bu iki gölün derinliği farklı olsun. Her iki gölde çekilen su miktarı aynı olsa bile, derinliği az olan gölün kurumuşluğu görünüm olarak çok daha dramatik şehirde karşımıza çıkar. Ovadaki durum da böyle. Gidişat, bu şartlarda böyle devam ederse, açık konuşayım yakın zamanda göllerin hepsi kuruyacak. Bunu söylerken çok üzülüyorum ama gerçek bu. Yolculuk yaparken, yol kenarında gördüğümüz göller, artık görünemez hale geldi. Çok değil, 8-10 yıl içinde bu hale geldik. 8-10 yıl içinde göllerde tamamen bir çekilme olabilir.”

 

AKGÖL'DEN İSKANDİNAV ÜLKELERİNE SAZLIK GÖNDERİLİRDİ

Göllerin kurumasından sonra, göl ekosistemleri denilen, bitki ve hayvandan oluşan canlı popülasyonlarının da bozulmaya uğrayacağını dile getiren (NEÜ) Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Pınar, “Su yoksa hayat olmaz. Meke Gölü'nden örnek vereyim. Dünyanın nazar boncuğu olarak bilinen gölde birçok kuş türü vardı. Şimdi? Göl kalmadı, tamamen kurudu. Göçmen kuşlar, artık gelmiyor. Bütün sulak alanlarda durum aynı. Ereğli ile Karapınar arasında Akgöl vardı. Akgöl etrafında kesilen sazlıklar, İskandinav ülkelerine gönderilirdi. Soğuk ve kar fazla olduğu için o bölgelerde evlerin çatıları sazlıklardan yapılır. Gölün etrafında kesilen sazlıklardan gidiyordu. Ticari hayat olumsuz etkilendi. Yarın aynı olumsuz tablo, kuruyan başka bir göl için de yaşanacak” şeklinde konuştu. 

KONYA'DA VAHŞİ SULAMA ÇOK FAZLA!

Konya Ovası'nda yer altı sularının çok ciddi oranda çekilmesinin gerekçelerini sıralayan Pınar, “Konya'da vahşi sulama çok fazla. Mısır ve pancar gibi suya aşırı ihtiyaç olan ürünlerin ekimi de çok fazla. Bugün teknolojik gelişmelerle birlikte sulama yöntemlerinde de güzel gelişmeler yaşanıyor. Elektronik sistemlerle kontroller sağlanıyor, otomatik sulama sistemleri kuruluyor. Bu sayede üreticinin verimi artıyor. Üreticinin verimi arttığı kadar su israfı da olmuyor. En ideal sulama yöntemi bu. Üreticilerin de bu konuda bilinçlenmesi gerekir” dedi. 

“Göllerdeki çekilmelerin, yer altı sularının azalmasının önüne geçilebilir mi?” sorusunu da yanıtlayan (NEÜ) Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Pınar, şu cümlelerle konuşmasını noktaladı: “Ovaya Kızılırmak'tan su getiririz, suyu tutarız' deniliyor. Kışın Konya'dan kamyonlarla Meke Gölü'ne kar götürülüp, boşaltıldı. Bunlar çok enterasan şeyler. Çekilmeye böyle bir yöntemle önlem alınamaz. Onlarca nehri yıllarca aralıksız akıtacaksınız ki o beslemeyi yapabilsin ve seviyeyi eskiye döndersin. Bu mümkün mü? Değil. Yapılacak tek bir şey var. O da suyun kullanımını sınırlandırmak. Peki bu, kuruma tehlikesine karşı bir çözüm olabilir mi? Hayır, olamaz. Sadece daha fazla zararın önüne geçebilir. Sadece kötü gidişin hızını azaltabilir. Biz, bu kötü gidişi yaşayacağız. 20-30 yılda yapılan hunharca sulamanın telafisi, 3-4 yılda yapılmaz. Mümkün değil. Daha ötesi verilen zararın telafisini 20-30 yılda yapabilirsek, buna şükür edelim. Tabiatta enteresan ve gizemli bir denge var. İnsanlık olarak, dengeyi bozduğumuz andan itibaren tehlike yine bize dönüyor.” 

EMRE ÖZGÜL

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Gündem Haberleri