"Konya Türkiye'nin gıda güvenliğine katkı sağlar"

Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, tüm dünyayı etkisi altına alan, koronavirüs salgınına karşı Türkiye’nin örnek bir mücadele sergilediğine dikkat çekti

Finans, imalat sanayi, ulaşım, lojistik, turizm ve tarım gibi birçok sektörü derinden etkileyen koronavirüs salgınının gıda arz ve güvenliğini de tehdit ettiğini belirten Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, dünyada yeni bir dönem başladığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Tarım ve gıda alanında çok önemli düzenlemelerin, ihracat ve ithalat yasaklarının yaşanacağı bir döneme girildi. Artık istediğimizi istediğimiz yerden ithal edemeyeceğiz. Her ülke kendi kendine yetmek ve üretimi ön plana almak zorunda. Artık istediğimizi istediğimiz yerden ithal edemeyeceğiz. Her ülke kendi kendine yetmek ve üretimi ön plana almak zorunda. Bilinmeyen, tanımlanamayan bir düşmanla mücadele etmeye çalışıyoruz. Bu hiç kolay değil. Üstelik bu mücadelenin aşı ya da tedavi yöntemleri bulunana kadar devam edeceğini öngörebiliriz.”

YILDIZ ÜLKE OLABİLİRİZ

“Koronavirüsten sonra her ülkenin önceliği kendisi olacak, önce kendi ihtiyaçlarının güvenliğini sağlayacak” uyarısında bulunan Büyükhelvacıgil’in bu konudaki değerlendirmeleri ise şöyle: “Stratejik sektörlerde her ülkenin kendi kendine yeter hale gelecek politikaları hayata geçireceği ortadadır. Pek çok ülke ürün tedariki için Türkiye’ye yöneliyor. Ancak Türkiye’nin henüz buna yeteri kadar hazırlıklı olduğunu söyleyemiyoruz. Bu COVID-19 salgını hepimize, tüm dünyaya çok önemli dersler verdi. Gelecek için bunları iyi okumalıyız.”

Yıllık yaklaşık 9 milyar dolarlık ticaret hacmine sahip bitkisel yağ sektörünü temsil eden BYSD Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, geleceğin iyi okunması ve gerekli önlemlerin alınması durumunda Türkiye’nin yeni dönemde ‘yıldız ülke’ olabileceğinin altını çizdi.

KONYA TÜRKİYE’NİN GIDA GÜVENLİĞİNE KATKI SAĞLAR

Türkiye’nin tarımda doğru politikalarla yüksek potansiyelini ortaya çıkarabileceğini söyleyen BYSD Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, Konya’nın Türkiye için önemini vurgulayarak, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bölgelerimize uygun sürdürülebilir tarım politikalarıyla ilerlemeliyiz. Konya Ovası, verimli topraklarıyla dünyada tarıma en uygun yerlerin başında geliyor. Türkiye’nin tahıl ambarı Konya’nın sulu tarımda yüksek bir potansiyele sahip. Konya’yı suya kavuşturmak ülkedeki tarımsal üretim kapasitesine çok büyük katkı sağlayacaktır. Geniş çayır ve meralara sahip olması hayvancılık açısından da şehrimizi önemli hale getiriyor. Sürdürülebilir bir tarımsal üretim modeli uygulanması ile Türkiye'nin gıda güvenliğinin teminatı olabiliriz.” Zade ve Zade Vital markaları ile bitkisel yağ ve doğal besleyici gıda takviyeleri üreten ve Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında yer alan Helvacızade Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı ve BYSD Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil ile koronavirüsün ekonomiye, sektöre etkilerini, çıkış yollarını, Türkiye’nin ve Konya’nın tarım politikalarını, gelecek öngörülerini içeren geniş bir sohbete imza attık.

TARIMDA YILDIZ ÜLKE OLABİLİRİZ

BYSD Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’ın değerlendirmeleri şöyle: Türkiye Küresel Gıda Güvenliği Endeksi’nde 113 ülke arasında 41’nci sırada yer alıyor. Doğru strateji ve politikalarla kısa sürede bu endekste yukarılara çıkabiliriz. Tarımsal üretim potansiyeli bakımından çok büyük zenginliğe sahibiz. Ancak bunu yeterince değerlendiremediğimiz de çok açık. Bunun nedenlerine kafa yormalıyız. Tarım destekleriyle daha sağlıklı işleyen, planlı üretimi teşvik eden ve uzun vadeli bir şekilde gıda arz güvenliğini sağlamayı amaçlayan politikaları hayata geçirmek için çalışmalıyız. Türkiye Avrupa’nın tarımsal ihtiyaçlarını karşılayabilir ve tarımda özüne dönerek, yıldız ülke olabilir. Yeni dönemi ve geleceği iyi okumalı, hızla gerekli önlemleri alarak harekete geçmeliyiz.

TEDARİK ZİNCİRİNİN ÖNEMLİ HALKASI OLABİLİRİZ

Salgının küreselleşmeyi ne kadar olumsuz etkileyeceğini zaman gösterecek. ‘Dünyanın fabrikası’ olarak tanımlanan Çin’in küresel tedarik zincirinin adeta merkezinde olması, dünyanın birçok ülkesindeki üretimi etkiledi. Amerika ve AB ülkeleri başta olmak üzere Çin’de üretim yapan çokuluslu şirketler artık yeni üretim politikaları belirleyecektir. Ülkemiz, 2018 yılında yaşanan ve derin etkisi devam eden ağır bir döviz kuru sıkıntısı yaşadı. Bununla beraber bazı sektörler için Avrupa’nın üretim pazarı haline geldi. Sektörlerimiz krizleri fırsata çevirme kapasitesine sahip. Ülkemiz, lojistik anlamda kritik noktada olduğundan özellikle AB için gıda tedarikçisi olabilir. AB, Türkiye’nin dış ticaretinde çok önemli bir Pazar, hem ithalat hem de ihracat açısından. AB ile 1996’dan bu yana süren Gümrük Birliği’nde de düzenlemeler yapılmalı. Tarım ve gıda politikalarımızla kendi kendine yeten bir ülkeden ihracat potansiyelini yükselten bir ülke haline getirebiliriz. Yağlı tohumlar sektörü de dahil geliştireceğimiz politikalarla gıda tedarik zincirinin en büyük halkası olabiliriz.

EN BÜYÜK İTHALAT KALEMLERİNDEN BİRİ YAĞLI TOHUMLAR

Türkiye, uzun yıllardır temel gıda maddelerinden en fazla yağlı tohumlar ve bitkisel yağa döviz ödüyor. 2019 yılı için Türkiye ithalatının ilk 10 kalemi içerisinde. Bitkisel yağ sektörünün yıllık ticaret hacmi yaklaşık 9 milyar dolar. En büyük ithalat kalemlerimizden birini oluşturan yağlı tohumlar ve türevlerinde ham madde bakımından yüzde 75 oranında dışa bağımlıyız. ‘Hububat Ticareti, Bitkisel Yağ ve Hayvan Yemi’ sektörleri 2020 yılı ilk iki ayında en çok ithalatı gerçekleştiren sektörler oldu. Toplam ithalatın yüzde 45,6’sı, bir başka ifadeyle yarıya yakını bu üç sektör tarafından yapıldı. 108 milyon dolar ile bitkisel yağ sektörü ikinci sırada yer alırken geçen yıla göre artış yüzde 33,1 gözüküyor. Yağlı tohumları ‘stratejik ürün’ ilan etmeliyiz. Yeni bir üretim seferberliği başlatmalıyız. Daha sağlam bir gelecek için bu adımların atılması zorunlu hale gelmiştir.

HALKIMIZIN SIKINTI YAŞAMAMASI İÇİN ÇABA HARCIYORUZ

Yağ arzı konusunda devletimiz hep yanımızda olagelmiştir ancak gelişen süreçler bizi zor durumda bırakıyor. Sektörümüzde dışa bağımlılık ve bu salgının etkileri devam ettikçe fiyatta ortaya çıkan farklılığın halkımızın geniş kesimlerini etkilemesi söz konusudur. Yağ fiyatları hammaddede döviz kuruna bağlı olarak çok yükseldi. Dış pazarlardaki dalgalanmalar nedeniyle fiyat istikrarını sağlamada da zorluk yaşıyoruz. Sektör olarak zaten yağ arzında sürekliliği sağlayamama gibi bir problemimiz var. Özellikle de bu aylarda bu yoğunlaşıyor. Ülkemizde ayçiçeği üretimi istediğimiz seviyede değil maalesef. Buna rağmen yapılan planlamalar ve alınan tedbirler ile ülkemiz stoksuz kalmadı. Türkiye ayçiçek üretiminin mevsimsel olması nedeniyle her yıl Nisan-Mayıs aylarında ham yağ ve ayçiçeçek yağında yağ arzında sıkıntı yaşıyor. Stoklar mevcut ve raflarda üründe hiçbir eksiklik yoktur.

SERBEST TİCARET ANLAŞMALARINI GÖZDEN GEÇİRMELİYİZ

Ülke bazında ithalat verileri incelendiğinde 502 milyon dolar ile en fazla ithalat yaptığımız ülkeler arasında yer alan Rusya’dan yapılan ithalatta öne çıkan ürünler ayçiçeği ve buğday. Rusya, COVID-19 virüsü salgını ve petrol krizi sonrasında bazı tarımsal ürünlerle birlikte ayçiçeği tohumu ihracatını yasaklamış durumda. Karadeniz havzasındaki diğer ülkelerin, Balkan ülkelerinin arzdaki daralmayı fırsata çevirecek şekilde pozisyon almaları sonrasında bir süre sıkıntı yaşadık. Ancak Ticaret Bakanlığımız ile yaptığımız görüşmeler ile yeni tedbirler alındı ve sıkıntıyı kısa sürede atlattık. Karadeniz havzasındaki bazı ülkeler de ikili anlaşmalar (STA) çerçevesinde sıfır gümrüklü ihracat için imtiyaz elde etme çabasına girebilirler. AB, Bosna Hersek, Sırbistan, Kosova kotası maalesef dışa bağımlılığımızı artırıyor. İthalatımızdaki artış, ülkelerin bu konuda sıraya girmesine neden oluyor. Örneğin, Ukrayna, Gürcistan gibi ülkelerin de böyle talepleri var. STA kapsamına gümrüksüz ham yağ ithalatını, hele hele de rafine yağ ithalatını dahil etmemiz sektörümüzü bitirme noktasına getirir. Her hangi bir sınır konulmayan ve sektörün dengelerini bozan Bosna Hersek’ten yapılan yağ ithalatına sınır getirmiştik. Biz, bu uygulamaların yeniden gözden geçirilmesini, mümkünse bu kotaların en aza indirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Mevcut durumda STA kapsamındaki kotalarla ilgili sektörle birlikte çözüm üretilerek doğru bir stratejiye oturtulmasının en iyi çözüm olacağını düşünüyoruz. Piyasa rekabet koşulları ve yağ arzında sürekliliği sağlama açısından bu önemli.

REKOLTE KONUSUNDA VERİLERİMİZİ KONTROL ETMELİYİZ

Resmi verilere göre ülkemizde 2 milyon 100 bin ton ayçekirdeği üretiliyor. Ancak sektörde reel rakamlara baktığımızda yerli üretim olarak bu kadar ürün almamız durumunda hammadde konusunda sıkıntı yaşanmaması gerekiyor. Ancak piyasa rakamları ile resmi veriler örtüşmüyor. Ülke olarak yağlı tohumlarda stratejimizi belirlememiz için üretimimizin ne kadar olduğunu iyi belirlemeli ve verilerimizin doğruluğundan emin olmalıyız. Yerli üretimin ve ithalatın verilerini doğru tespit ederek üretim-tüketim dengesini sağlayacak şekilde rekolte öngörülerinin yapılması gerekiyor. Doğru rakamlarla doğru analizler yapabilir, doğru strateji belirleyebilir ve doğru kararlara imza atabiliriz. Bu konudaki hassasiyetlerimizi Bakanlığımıza ilettik.

AYÇEKİRDEĞİNDE FİYAT AÇIKLAMASI ÖNÜMÜZÜ GÖRMEMİZİ SAĞLIYOR

2019 yılında Tarım ve Orman Bakanlığımızla yürütülen süreçte Bakanımız Sayın Dr. Bekir Pakdemirli’nin ayçekirdeği konusunda fiyat açıklaması ile yıllardır ilk defa, gelecek adına öngörülebilirlik sağlandı. Bu konuda Sayın Bakanımıza teşekkürlerimizi arz ederiz. Sezon boyunca fiyatlar 2 bin 500- 2 bin 600 TL civarında seyretti. En önemlisi de her yıl çekirdek fiyatının ne olacağını düşünen sektör, 2019 yılında Bakanımızın başfiyat açıklaması ile rahatladı. Tabii ki burada işin teknik boyutunu yürüten ve sektörün sorunlarının çözümü konusunda Bakan Yardımcımız Sayın Fatih Metin’e ayrı bir teşekkür borcumuz var. Ekim zamanı aylarına geldik. Bu yıl da gecikmeden çekirdek alım fiyatlarının Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından gecikmeden açıklanması gerekiyor. Çiftçi ve tüketicinin enflasyondan etkilenmemesi için de erken fiyat açıklamasının önemli olduğuna inanıyoruz.

KIRAÇ ARAZİLERDE ASPİR ÜRETEBİLİRİZ

Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Bekir Pakdemirli, bu dönemde çok önemli bir açıklama yaptı ve 21 ilde yazlık ekim yapılacak ürünler için yüzde 75 tohum desteği verileceğini açıkladı. Destek verilecek ürünler arasında buğday, arpa, kuru fasulye, mercimek, çeltik gibi ürünlerin yanı sıra mısır ve ayçiçeği de var. Boş tarım arazilerinin değerlendirilmesi adına çok olumlu bir adım olarak görüyoruz. Biz de özellikle Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) ve çiftçilerimize ait binlerce dekar kıraç arazinin üretime kazandırılması konusunda tekrar bir çağrı yapmak isteriz. Kıraç arazilerde aspir yetiştirenlere yüksek destekler verilebilirse, üretim yapmaktan vazgeçmiş üreticiyi toprağına yönlendirebilir ve bu alanları tekrar tarıma kazandırılabiliriz. Kanola, soya ve aspir türlerinde istenilen ekim potansiyeline bir türlü ulaşamıyoruz.

TAĞŞİŞ YASASININ ÇIKMASINI BEKLİYORUZ

BYSD olarak yağ sektöründe üreticinin, sanayicinin ve tüketicinin haklarının korunarak, tağşiş yapanlara ağır yaptırımlar uygulanmasını ve cezaların ağırlaştırılarak tağşiş yapanların sektörde varlığını devam ettirmemesi için müthiş bir mücadele verdik. Tağşiş Yasası’nın bir an önce çıkması en önem verdiğimiz konularında başında yer alıyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Tarım Orman Şurası sonuç bildirgesinde gıdada taklit ve tağşiş cezalarının caydırıcı seviyeye yükseltileceğini ifade etmesi bizi çok mutlu etmişti. Tağşiş yasası Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gündeminde ve tağşiş yapanlara ağır cezalar içeren bu kanun taslağı, TBMM gündemindedir. Yıllardır BYSD olarak, halk sağlığını ticari amaçlar uğruna tehlikeye atanlarla yaptığımız bu mücadelede bu noktaya gelmiş olmaktan mutluyuz. Caydırıcı tedbirler, hem sektörümüze hem de tüketicilere sağlık verecek, nefes aldıracak. Koronavirüs salgını nedeniyle geciken, taslağın kısa süre içinde yasalaşarak hayata geçirilmesini bekliyoruz. Tarım ve Orman Bakanımızın tağşiş konusunda kararlılığının da sektörümüz tarafından takdirle karşılandığını özellikle belirtmek isterim.

KONYA’NIN TARIMDA ÜRETİM KAPASİTESİNİ ARTIRMALIYIZ

Anadolu’nun üretim üssü, Türkiye’nin tahıl ambarı Konya, çok eski tarihlere uzanan kadim tarım kültürü, yetiştirilebilir bitkideki çeşitlilik oranı, güneş ve ışık yoğunluğu, yenilenebilir enerji kullanımına uygunluğu, seracılıkta kullanılabilecek jeotermal su kaynakları, rakımından dolayı turfandacılığa kadar uzanan geniş bir ürün yelpazesi ile müthiş bir tarımsal üretim potansiyeli olan bir şehir. Sürdürülebilir bir tarımsal üretim modeli uygulanması ile Türkiye'nin gıda güvenliğinin teminatı olabiliriz. Sulu tarımda da yüksek bir potansiyelimiz var. Konya’yı suya kavuşturmak ülkedeki tarımsal üretim kapasitesine çok büyük katkı sağlayacaktır. Türkiye'nin en önemli kalkınma projelerinden biri olan Konya Ovası Projesi (KOP) ile bölgeye önemli destekler sağlanıyor. Ancak sulama projeleri ile sulama sistemlerinin modernize edilmesine yönelik çalışmalara ağırlık verilmesi gerektiği düşüncesindeyiz. İyi bir planlama ve üretim politikası ile Konya’nın sulu tarım kapasitesinin artırılması, sadece Konya değil, Türkiye’nin geleceği için de çok önemli.

AYÇİÇEĞİNDE TAM BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ YAZDI

Konya, hububat, patates, hibrit ayçiçeği ve yem bitkileri tohumu üretiminde de Türkiye'de önemli bir merkez durumunda. Özellikle ayçiçeğinde Konyanın son 10 yılda kat ettiği yol tam bir başarı öyküsüdür. 2019 yılında 350 bin ton civarı bir üretimle Konya ve çevre iller olarak üretim rekoru kırdık. Konyamızın çeşitli ilçelerindeki 970 m’den 1500 m’ye kadar değişen farklı ova ve yaylalarında kirazdan üzüme her türlü ürün yetişebiliyor. Hayvancılıktan, et ve süt işleme tesislerine, yumurta üretiminden arıcılık ve bal üretimine kadar farklı alanlarda zengin bir ekolojiye sahip bu yüksek potansiyelin değerlendirilmesi için harekete geçmeliyiz.

Tarım makineleri sektöründe de Türkiye pazarının yaklaşık olarak yüzde 65’ine sahibiz. Ülkemizin bu alandaki ihracatının yüzde 45’i Konya’dan gerçekleştiriyor. Türkiye'nin tek "Gıda ve Tarım" ihtisas üniversitesine sahibiz. Ulaşım açısından da yüksek hızlı trenle erişim ayrıcalığı, güçlü kara yolu, yük ve yolcu taşımacılığı filosu ile Anadolu’nun merkezinde bir şehir olmanın getirdiği avantajları daha iyi kullanabilmeliyiz. Tarım ve Orman Bakanlığı, Mevlana Kalkınma Ajansı, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu, TÜBİTAK, KOSGEB, Konya Teknokent ArGe desteği ile devlet, üniversite, özel kurumlar arasında oluşturacağımız iyi bir sinerji bizi el birliği ile daha iyi bir noktaya getirecektir.

TÜRKİYE’NİN KORONAVİRÜS İLE ÖRNEK MÜCADELESİ TARİHE GEÇECEK

Türkiye, koronavirüs salgınına karşı tarihi bir mücadele yürütüyor. Cumhurbaşkanımızın Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde müthiş bir merkezi planlama ve güçlü koordinasyon ile bugüne kadar tarihe geçecek örnek bir mücadeleye imza attı. Ekonomide Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak, Sağlık alanında Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca ve Bilim Kurulu rehberliğinde alınan önlemlerle Türkiye salgınla mücadelede dünyadaki diğer ülkelerle kıyaslandığında çok iyi performans sergiledi.Bu dönem, sağlık alanında şehir hastaneleri de dahi olmak üzere yapılan tüm yatırımların ne kadar değerli olduğunu ortaya koydu. Gelişmiş ülkelerin dahi çaresiz kaldığı bir dönemde Türkiye’de hem herhangi bir sıkıntı ya da kaosa meydan vermeden hizmetler yürütüldü hem de pek çok ülkeye destek verildi. Aşı çalışmalarında, tedavi yöntemlerinde dünya ülkeleri ile yarışıyoruz. Yoğun bakım ünitelerinde nüfusa göre diğer ülkelere göre önde olmamız, sağlık kadromuzun yetkinliği ve uzmanlığı gibi göstergeler sağlık sektörü açısından da bizim ne kadar büyük bir ülke olduğumuzu ortaya koyuyor. Tüm sağlık çalışanlarının emekleri ve çabaları çok büyük. Ayrıca iş dünyasının bir olup, ortak mücadele etmeleri, solunum cihazlarından pek çok sağlık malzemesi üretimine karşı sergiledikleri işbirliği ve ortak dayanışma ise bu ülkenin ne kadar büyük bir ülke olduğunu, potansiyelinin ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyuyor. BYSD olarak biz ülkemizin büyük potansiyeline inanıyoruz. Bu salgının üstesinden geleceğiz. Sektör olarak işçi çıkarmadan üretimimize devam etmeye çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi ‘Hiçbir virüs, hiçbir salgın Türkiye’den daha güçlü değildir.’ Milli bir mücadelenin içindeyiz. Güç birliği ve doğru politikalarla bugünleri, bu sıkıntıları aşacağız.

TÜRKİYE KENDİNE YETER!

Mübarek ‘Ramazan Ayı’na girdiğimiz bu günlerde, sektör olarak üretim ve dağıtımda en ufak bir aksaklık olmaması için, vatandaşlarımızın huzur ve bolluk içinde bu ayı geçirebilmeleri için çalışıyoruz. Tüm önlemlerimizi, tedbirlerimizi aldık. Yardımlaşma ve paylaşma ile bu zorlu günleri aşacağımıza inanıyoruz. Bu vesileyle, Ramazan-ı Şerif’in; Milletimiz, İslam alemi ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını, ülkemize, milletimize ve tüm İslam dünyasına barış, huzur ve sağlık getirmesini diliyorum. Biz gönülden inanıyoruz, bu badireden de sağlıkla, güçlenerek çıkacağız. Koronavirüs salgını sonrasında oluşacak dünya düzeninde ülkemizi hak ettiği yere ulaştırmak için, güçlü bir Türkiye için hep birlikte daha çok çalışacağız. Dayanışma ile zorlukları atlatacağız. Ekonomimizi, üretimimizi sağlam tutacağız. Yeni dünya düzeninde ‘Güçlü Türkiye’ hedefimizi gerçekleştirmek için daha çok çalışacağız. Büyük Türkiye'nin bu badireden de güçlenerek çıkacağına yürekten inanıyoruz. “Türkiye kendine yeter, biz bize yeteriz.”

TAHİR BÜYÜKHELVACIGİL KİMDİR:

1958 yılında Konya’da doğdu. Selçuk Üniversitesi Yabancı Diller Y.O İngilizce Bölümünden mezun oldu. 1991 yılında kardeşi Mevlüt Büyükhelvacıgil ile birlikte Zade Bitkisel Yağ Rafinasyon Tesisleri’ni kurdu. Helvacızade A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı olan Tahir Büyükhelvacıgil, TSE-SOJUZTEST Ortaklar Kurulu Başkanlığı, Türk Standardları Enstitüsü (TSE) Yönetim Kurulu Başkanlığı, Dünya Standartlar Teşkilatı Yönetim Kurulu Üyeliği ile (ISO-International Organization for Standardization), İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü’nün (SMIIC -The Standards and Metrology Institute for the Islamic Countries) İlk Kurucu Başkanlığı, Müstakil Sanayicileri ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği, Konya Sanayi Odası Başkanlığı, Konya Organize Sanayi Bölge Başkanlığı, OSBÜK (Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kurulu) Yönetim Kurulu üyeliği, TÜRKAK (Türk Akreditasyon Kurumu), yönetim kurulu üyeliği, BALO (Büyük Anadolu Lojistik Organizasyonlar), Yönetim Kurulu Üyeliği, TOBB Strateji Geliştirme Yüksek Kurulu Üyeliği, Enerji Verimliliği Derneği Yönetim Kurulu üyeliği gibi ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli görevler yürüttü. 26 Mart 2015 tarihinden itibaren Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanlığı görevini yürütüyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bünyesinde kurulan GS1 Türkiye (Milli Mal Numaralandırma Merkezi) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı, 2018 yılından bu yana da Konya Sanayi Odası Meclis Başkanı görevlerini de sürdürüyor. Evli ve üç çocuk babasıdır.

MEHMET ALİ NURULLAHOĞULLARI

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Gündem Haberleri