Nasıl olacak bu demeyin?..
Hemen “Mevlâna Müzesi ve ihtifal günleri, Alâeddin tepesi etrafı tarihi eserlerden başka neyimiz var ki?” düşüncesine giriverir “Akdeniz mi burası” der ve ilave ederiz…
“Konya merkezi çevresindeki tarihi eserler, gezi ve dinlenme içinde Yeşil Meram dan başka neler var ki” diyerek.
Gerçi nostalji olan o dillere destan Yeşil meramı bulabilirsek!..
Betonlaşan Meram Bahçelerinin devamı olup tepedeki Tavus baba yamaçlarına 50’li yıllarda dikilip çamlık haline gelen yerimiz bile ilgisizliğimizden kurumaya yüz tutmakta ama yinede
Konya için dışarıdan yerli yabancı gelenler “görmeli” istemi içinde ön plana alır Turizm olarak...
***
Gerçi tarihi kalıntılara meraklı yabancılar, Çatalhöyük’e falan giderler ama onunla kalır!
Yerli halkımızdan kaç tanesi uğrar?.. Bizlerin bile kaçı gitmiş görmüştür?..
Bu dar çerçeve içindeki turizm bir günlük oluverince asıl geliri temin edecek birkaç günlük yatı meydana gelemiyor...
Böylece de bahanemiz olarak “Ne yapalım başka görülecek, turisti tutacak yerlerimiz yok ki. Ondan yatıya kalan olmuyor ...”deyiveririz.
***
Halbuki o kadar çok yerimiz var ki, Antalya’dan bile geri kalmaz denilebilir!..
“Antalya’da Deniz var, orada ki tabii güzellikler burada nerde gezer!” diyeceksiniz?
Akdeniz de, Karadeniz de ve Ege de ki diğer şehirlerimiz de Deniz yok mu?..
O halde neden, söz gelişi Samsun, Zonguldak, Çanakkale, Adana Mersin bir Antalya kadar Turistik kıymette değil?
Antalya’nın Denizini kıyaslayamayız ama Tarihi eserler yanında, tabii güzellikler ve harika yerler Konya çevresinde de hiç yabana atılamaz nitelik içinde.
***
Antalya bile merkez İl içinde değil kilometreler tutan kıyı yerleri ile zenginleşmekte.
Biz Beledî hizmet olan şehir ulaşımında ki merkeziyet düşüncesi gibi turizmi de öyle hesaplamakta değimliyiz?
Şöyle bir uzaklara açılsak boşa mı olur?
Muhterem Konyalımız bile, hayli masraf yaparak gittiği Ayvalıkta…
Akşam grubu seyretmek için Şeytan sofrasına gider hayran hayran temaşa ederde…
Beyşehir gölünün Anamas dağlarının karlı yeşilli manzarası arasında güneşin batışının verdiği harika görüntüyü bilmez!..
Antalya’da Düden, Manavgat şelalesine uğramadan etmez çayını yudumlar iştahını giderirken…
Yerköprü dediğimiz, yer altında mağaradan geçen su ile üstündeki kayalıktan çıkan karasunun şelalesiyle birleştiği Dünya da tek olan harikayı önemsemez!..
Yine Antalya’da ki köprü çayına giderde...
Bir haftadan fazla meşgul edecek harika görünüşler içinde, Büyük Gözet Dağının eteklerinden fışkıran Taşcılar, Ortagöz, Büyükgöz kaynaklarının kayalardan, yer altından çıkıp meydana gelen suların, harika görünüşler içinde…
Derin yamaç ve kaya kesiklerinden, Bakaran yaylası ve Çamlık mevkilerinde akarken,
Körükini, Suluin mağaralarına girip çıkan derenin harika ve heyecanlı görünüşlerin, şahane tabii manzaralar meydana getirmesiyle temaşadan kurtulamama yanında..
Derenin Kembos ovasında, Feyzullah ve Büyük düdenlerde kaybolup 1600 metre boyunda içinde göl, galeri, salon ve korkunç dikitler bulunan Altınbeşik mağarasından çıkarken yaptığı rengârenk bir görünümün hazlı temaşa imkânını bulamaz!
Nevşehir havalisi yer altı kazıları için haylice yolu teperde…
Burnunun ucu denilebilecek Karapınar Ereğli yolu havalisindeki yer altı şehrini bilmez bile!
Karadeniz yaylalarına gidip oralarda konaklarken yöre yemekleri anlata anlata bitiremez de…
Toros dağlarımızda ki yaylaları ve o yaylalardaki yayık ayran ve yörenin çeşitli damak tadı olabilen yemeklerinin de olduğunu aklına bile getirmez.
***
Hâlbuki daha nice yerlerimiz var. Mağaralar, Düdenler tanınmamış tarihi yapıtların yerleri…
Bunları önce bizler tanımalı ki Turizmin yolu açılmış olmalı.
Yolu derken tabii ki buralara gidecek yollar bulunmalı bu yollardan istifade edecek turizm turu yapan vasıtalara da önayak olunmalı.
Bu arada bu yerler için turistik yayınlara da önem verilmeli ki turizm sevenlerin bilgi edinmesi de sağlanmış olunmalı.
***
Geçen yılın Nisan ayında Turizmle ilgili toplantı düzenlenmişti
Bu toplantı hakkında o günlerde de değinmiştim. Toplantıya Vali, Turizm müdürü ve birkaç protokol iştiraki ile ben sen o’nun bulunabildiği toplantıya basın yazarlarının iştirakini bile görememiştik.
Toplantıda İl Kültür ve Turizm Müdürümüz Sayın Yrd. Doç. Dr. Mustafa Çıpan Şöyle demişlerdi.
“Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2023 Turizm Stratejisi Plânına göre Marka Kültür Turizmi Kentlerinden biri seçilen Konya’nın, marka değerini oluşturmak ve yükseltmek için Müdürlüğümüzce “Marka Kültür Turizmi Kenti Eylem Plânı” hazırlanmaktadır.
Şehrin tüm kamu ve sivil toplum kuruluşlarının katkı yapmasını bekliyoruz.
Şehrin logosu oluşturulmalı. Oluşturulacak bir komisyon marifetiyle veya bir yarışma sonucu logo ve sloganlar tespit edilmeli ve bunların hediyelik eşyadan ulaşıma, kargo gönderilerinden yazışma ve festivallere kadar her alanda kullanılması sağlanmalı…”
Evet, demişlerdi ama bu güne kadar ne gibi oluşumlar olabildi şimdilik bilmiyorum.
Ya bir şeyler için adım atıldı veya ve eğer bir komisyon oluşmuşsa?
Bizdeki âdet olan ilk toplantıda yudumlanan çaylar yanında hal hatır soruşları sonucu bir daha uğraklarının olmaması işlemi mi ağır basmıştır bilemiyorum.
Hani bizim Atasözümüz gibi deyim olan…
“Bir işin olumsuzlukla neticelenmesini isterseniz bir komisyona havale edin” sözü tahakkuk etmemiştir inşallah!
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…
Hemen “Mevlâna Müzesi ve ihtifal günleri, Alâeddin tepesi etrafı tarihi eserlerden başka neyimiz var ki?” düşüncesine giriverir “Akdeniz mi burası” der ve ilave ederiz…
“Konya merkezi çevresindeki tarihi eserler, gezi ve dinlenme içinde Yeşil Meram dan başka neler var ki” diyerek.
Gerçi nostalji olan o dillere destan Yeşil meramı bulabilirsek!..
Betonlaşan Meram Bahçelerinin devamı olup tepedeki Tavus baba yamaçlarına 50’li yıllarda dikilip çamlık haline gelen yerimiz bile ilgisizliğimizden kurumaya yüz tutmakta ama yinede
Konya için dışarıdan yerli yabancı gelenler “görmeli” istemi içinde ön plana alır Turizm olarak...
***
Gerçi tarihi kalıntılara meraklı yabancılar, Çatalhöyük’e falan giderler ama onunla kalır!
Yerli halkımızdan kaç tanesi uğrar?.. Bizlerin bile kaçı gitmiş görmüştür?..
Bu dar çerçeve içindeki turizm bir günlük oluverince asıl geliri temin edecek birkaç günlük yatı meydana gelemiyor...
Böylece de bahanemiz olarak “Ne yapalım başka görülecek, turisti tutacak yerlerimiz yok ki. Ondan yatıya kalan olmuyor ...”deyiveririz.
***
Halbuki o kadar çok yerimiz var ki, Antalya’dan bile geri kalmaz denilebilir!..
“Antalya’da Deniz var, orada ki tabii güzellikler burada nerde gezer!” diyeceksiniz?
Akdeniz de, Karadeniz de ve Ege de ki diğer şehirlerimiz de Deniz yok mu?..
O halde neden, söz gelişi Samsun, Zonguldak, Çanakkale, Adana Mersin bir Antalya kadar Turistik kıymette değil?
Antalya’nın Denizini kıyaslayamayız ama Tarihi eserler yanında, tabii güzellikler ve harika yerler Konya çevresinde de hiç yabana atılamaz nitelik içinde.
***
Antalya bile merkez İl içinde değil kilometreler tutan kıyı yerleri ile zenginleşmekte.
Biz Beledî hizmet olan şehir ulaşımında ki merkeziyet düşüncesi gibi turizmi de öyle hesaplamakta değimliyiz?
Şöyle bir uzaklara açılsak boşa mı olur?
Muhterem Konyalımız bile, hayli masraf yaparak gittiği Ayvalıkta…
Akşam grubu seyretmek için Şeytan sofrasına gider hayran hayran temaşa ederde…
Beyşehir gölünün Anamas dağlarının karlı yeşilli manzarası arasında güneşin batışının verdiği harika görüntüyü bilmez!..
Antalya’da Düden, Manavgat şelalesine uğramadan etmez çayını yudumlar iştahını giderirken…
Yerköprü dediğimiz, yer altında mağaradan geçen su ile üstündeki kayalıktan çıkan karasunun şelalesiyle birleştiği Dünya da tek olan harikayı önemsemez!..
Yine Antalya’da ki köprü çayına giderde...
Bir haftadan fazla meşgul edecek harika görünüşler içinde, Büyük Gözet Dağının eteklerinden fışkıran Taşcılar, Ortagöz, Büyükgöz kaynaklarının kayalardan, yer altından çıkıp meydana gelen suların, harika görünüşler içinde…
Derin yamaç ve kaya kesiklerinden, Bakaran yaylası ve Çamlık mevkilerinde akarken,
Körükini, Suluin mağaralarına girip çıkan derenin harika ve heyecanlı görünüşlerin, şahane tabii manzaralar meydana getirmesiyle temaşadan kurtulamama yanında..
Derenin Kembos ovasında, Feyzullah ve Büyük düdenlerde kaybolup 1600 metre boyunda içinde göl, galeri, salon ve korkunç dikitler bulunan Altınbeşik mağarasından çıkarken yaptığı rengârenk bir görünümün hazlı temaşa imkânını bulamaz!
Nevşehir havalisi yer altı kazıları için haylice yolu teperde…
Burnunun ucu denilebilecek Karapınar Ereğli yolu havalisindeki yer altı şehrini bilmez bile!
Karadeniz yaylalarına gidip oralarda konaklarken yöre yemekleri anlata anlata bitiremez de…
Toros dağlarımızda ki yaylaları ve o yaylalardaki yayık ayran ve yörenin çeşitli damak tadı olabilen yemeklerinin de olduğunu aklına bile getirmez.
***
Hâlbuki daha nice yerlerimiz var. Mağaralar, Düdenler tanınmamış tarihi yapıtların yerleri…
Bunları önce bizler tanımalı ki Turizmin yolu açılmış olmalı.
Yolu derken tabii ki buralara gidecek yollar bulunmalı bu yollardan istifade edecek turizm turu yapan vasıtalara da önayak olunmalı.
Bu arada bu yerler için turistik yayınlara da önem verilmeli ki turizm sevenlerin bilgi edinmesi de sağlanmış olunmalı.
***
Geçen yılın Nisan ayında Turizmle ilgili toplantı düzenlenmişti
Bu toplantı hakkında o günlerde de değinmiştim. Toplantıya Vali, Turizm müdürü ve birkaç protokol iştiraki ile ben sen o’nun bulunabildiği toplantıya basın yazarlarının iştirakini bile görememiştik.
Toplantıda İl Kültür ve Turizm Müdürümüz Sayın Yrd. Doç. Dr. Mustafa Çıpan Şöyle demişlerdi.
“Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2023 Turizm Stratejisi Plânına göre Marka Kültür Turizmi Kentlerinden biri seçilen Konya’nın, marka değerini oluşturmak ve yükseltmek için Müdürlüğümüzce “Marka Kültür Turizmi Kenti Eylem Plânı” hazırlanmaktadır.
Şehrin tüm kamu ve sivil toplum kuruluşlarının katkı yapmasını bekliyoruz.
Şehrin logosu oluşturulmalı. Oluşturulacak bir komisyon marifetiyle veya bir yarışma sonucu logo ve sloganlar tespit edilmeli ve bunların hediyelik eşyadan ulaşıma, kargo gönderilerinden yazışma ve festivallere kadar her alanda kullanılması sağlanmalı…”
Evet, demişlerdi ama bu güne kadar ne gibi oluşumlar olabildi şimdilik bilmiyorum.
Ya bir şeyler için adım atıldı veya ve eğer bir komisyon oluşmuşsa?
Bizdeki âdet olan ilk toplantıda yudumlanan çaylar yanında hal hatır soruşları sonucu bir daha uğraklarının olmaması işlemi mi ağır basmıştır bilemiyorum.
Hani bizim Atasözümüz gibi deyim olan…
“Bir işin olumsuzlukla neticelenmesini isterseniz bir komisyona havale edin” sözü tahakkuk etmemiştir inşallah!
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…