Konya geçmişten beridir Selçukluların başkenti olduğu kadar ilim, kültür, irfan ve kardeşlik ile paylaşma ve bölüşmenin de başkentidir.
Bu öyle bir başkentliktir ki, siyasetçilerin çıkar uğruna söyledikleri bir başkent her zaman başkenttir sözünde söz konusu olan başkentten farklı bir şehir olduğunun delilidir.
Başkentler içinde kendine has ayrıcalıkları vardır diye övündüğümüz Konya’mız maalesef son zamanlarda kendini emsalleri içinde öne çıkaran bu kadim özelliklerinden bir kısmını unuttu veya unutturuldu.
Konya’mızın unuttuğu kadim özelliklerinden birincisi maddi menfaat beklemeksizin Müslüman kardeşler arasında sürekli var olması gereken kardeşlik, bölüşme ve paylaşma özelliğidir.
Geçmişte Konya’nın başta Bosna-Hersek ve Çeçenistan işgalinde destansı bir şekilde otaya koyduğu dayanışma örneği maalesef son yıllarda unutulmuş görünmektedir.
Konyalıların Türkiye’ye değil dünyaya örnek teşkil edecek şekilde gelişen yardımlaşma gayretleri maalesef son yıllardaki Müslümanların tekrar çeşitli coğrafyalarda zulme uğramalarına rağmen bir türlü hayata geçirilememektedir.
Özellikle Bosna-Hersek ve Çeçenistan için gösterilen gayret, günümüzde ne yazık ki başta Suriye, Mısır, Myanmar ve yahudinin şiddeti her geçen gün artan zulmüne rağmen Gazze için bile gösterilememiştir.
En son İhvan-ı Müslimin iktidarının Mısır cuntasının askeri darbesi ile devrilmesi sonrasında Muhammed Mursi hükümetine yapılan desteklerin yetersiz kalması ile bu durum daha belirgin hale gelmiştir.
Söyledikleri ile yaptıkları asla bir olmayan Safevi İran Şiiliğinin desteklediği Suriye’deki Nusayri Esed rejiminin kıyımına uğrayan Müslümanların uğradıkları zulüm sonucunda ülkemize sığınan Suriyeli Müslümanlara gösterilmeyen ilgi de Konya’nın yardımlaşma imajının aşındırıldığının belirginleştiğinin göstergesidir.
Konya’nın ve Konyalıların unuttuklarına gelince:
Konya Filistin’de yahudinin zulmüne uğrayan kardeşlerini son zamanlarda unutmuş gözükmektedir.
Özellikle Yahudi destekli zalim Mısır cuntasının Gazze’nin hayat damarları mesabesinde olan tünelleri bombalamayı sürdürdüğü şu günlerde bu unutmanın bedeli daha da ağırlaşmaktadır.
Konya’nın unuttuğu bir diğer coğrafya yıllardır Budistlerin zulmüne uğrayan Myanmar’daki
Müslüman Kardeşleri ile Sincan Özerk Bölgesinde yaşayan Uygurlu Müslüman Kardeşleridir.
Putperest Budistlerce ve Komünist Çin yönetimince dünyanın gözü önünde soykırım uygulanırcasına öldürülen hatta zaman zaman yakılarak yok edilmeye çalışılan Myanmar ve Uygur Müslümanları gibi Konyalıların unutmuş göründükleri diğer Müslüman kardeşleri ise tarihin en büyük kıyımına uğrayan Bosna-Hersek, Çeçenistan hatta Afgan Müslümanlardır.
Bu unutulan ya da utulmuş görünen Müslüman coğrafyaları görünce bugün az da olsa hassasiyet gösterilen Mısır ve Suriye’de zulme uğrayan kardeşlerimizin de bir zaman sonra unutulacakları insanın aklına geliveriyor.
ABD’nin başını çektiği batılı devletler koalisyonunun müdahaleye hazırlandığı Suriye vesilesiyle tekrar hatırlanması ve hatta hiçbir zaman unutulmaması gereken bir diğer gerçekle sözü tamamlayalım.
Amerika ve hempalarının bugüne kadar düzenledikleri askeri operasyonlarda en büyük zararı o ülkelerdeki zulüm rejimlerine karşı direnen Müslümanlar görmüştür.
Bu Afganistan’da böyle olmuştur, Bosna-Hersek’te böyle olmuştur, Irak’ta böyle olmuştur. Korkarız ki Suriye’de de böyle olacak ve en çok bombalanan mevziler Özgür Suriye Ordusunun mevzileri olacaktır.
Gelecekte diğer ülkelerde de böyle olmamasının bir yolu, bu günkü uygulanan dış politikanın değiştirilmesidir. Konya ve Konyalıları ilgilendiren kısmı ise Konya’nın bugünlerde gösterdiği ataleti ve vurdumduymazlığı üzerinden atması olacaktır.
Bu konuda en büyük görev STK lar ve onların en büyük destekçisi(!) yerel yönetimlere düşüyor.