“Konya Neden Böyle” anlam açıklaması olarak derim ki;
Antalya ve Konya dönüşümde gördüklerim müşahede ve öğrendiklerim.
Bendenize üzüntü ve yıllarca belirttiğim nedenleri tekrarlatmadan edemedi.
Sadece Konya mı? İç Anadolu ve Akdeniz bölgeseli de girmekte aynı konulara
Ama bunları bu gün yarı eksik anlatmakla bu hafta sonu sizleri de üzmeyeyim de…
Hem daha geniş bilgilenme ve yerinde müşahedelerimle aktarmayı yerine bularak..
Düşündürücü ama biraz da Türkiye’mizde ki evvelleri yanında yenilerin de oluşumları na uyabilen fıkraları okuyarak geçirmiş olabilelim derim.
***
BAŞARILI USTA!..
İşinde başarılar sağlayan bir Ustaya...
Başarısının sırrını sormuşlar. “İki kelime” demiş..
“Doğru Kararlar!..”
Herkesten farklı olarak, sürekli doğru kararları nasıl alabildiğini sormuşlar!..
“Tek kelime” demiş!..
“Tecrübe!..”
Merakla, soru yinelemişler...
“İyi de, bu tecrübe denen şeyin sırrı nedir ki?..”
Usta, deriiin bir iç geçirmiş ve şöyle demiş...
“Yanlış kararlar!..”
***
ZEKA!..
Nebraska’da yaşlı bir adam yaşantısını sürdürdüğü evinin bahçesine, Patates ekmek için bahçe toprağını bellemesi yani aktarması gerekiyormuş...
Ama haylice yaşlı ve kuvveti azalmış olduğundan bu zor işi yapamıyormuş..
Şöyle bir içini çekip gençliğini aramış.. Aklına tek ve genç oğlu gelmiş!..
“Ah yaramaz çocuk, ne ettin de suç işledin hapislere girdin” diye hayıflanmış...
Ve bu derdini hapisteki oğluna yazmayı düşünüp mektup göndermiş oğluna...
“Sevgili David,
Bahçeye Patates ekme zamanı geldi ama bende güç kalmadı toprağı bellemek için. Kendimi çok kötü hissediyorum.
Hâlbuki evimizde olsa idin ne iyi olacak sen yapabilecektin bu işi. Benim için hallederdin...
Eh ne yapalım kader böyle imiş...
Sevgiler... Baban.”
Birkaç gün sonra oğlundan bir mektup alır ihtiyar baba!..
“Babacığım,
Aman Allah aşkına Patates için falan sakın bahçeyi kazma .
Ben cesetleri oraya gömmüştüm!.. Deliller ortaya çıkar sonra...
Sevgiler... Oğlun David.”
Ertesi gün sabaha karşı saat 4 de FBI ve yerel polis çıkagelir!..
İhtiyarın heyecan ve şaşkın bakışları arasında, tüm bahçeyi kazıp altını üstüne getirirler...
Hiçbir cesede rastlamazlar!..
Adamın bahçesini kazıp tarumar ettikleri için biraz da kendilerini suçlu sayıp ihtiyardan özür dileyerek giderler...
Aynı gün yaşlı adama bir mektup daha gelir oğlundan!..
“Babacığım,
Şimdi patatesleri ekebilirsin!..Bu şartlarda yapabileceğimin en iyisini yaptım. David.”
***
TÜRK TAKIMI...
Türk ve Japon şirketlerinin takımları arasında bir Kano yarışı düzenlenmesine karar verilmiş.
Her iki takım da performanslarının en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık devresinden geçmiş.
Büyük gün geldiğinde, iki taraf da kendini hazır hissediyormuş...
Japonlar yarışı bir kilometre farkla kazanmışlar...
Yarış sonrasında Türk takımı çok sarsılmış...
Şirket yönetimi, yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedeninin bulunmasına karar vermiş!..
Sorunu araştırarak çözüm yollarını önermesi için, bir Danışmanlık şirketiyle anlaşılmış.
Danışmanların bulgusu şöyle olmuş;
“Japonların takımında sekiz kişi kürek çekiyor. Bir kişi dümencilik yapıyor...
Türk takımında ise, bir kişi kürek çekiyor. Sekiz kişi dümeni kullanıyor!..”
Bir yıl süren çalışmalar ve milyonlarla dolarlık harcamadan sonra, danışmanlık şirketi , Türk takımında çok az kişinin kürek çektiğini, buna karşılık çok sayıda kişinin dümeni kullandığını saptamış!..
Bir sonraki yarışın yapılacağı gün yaklaşırken, Türk takımının yönetim yapısı baştan aşağıya yeniden örgütlenmiş.
Yeni yapı şöyle olmuş;
Dört dümen müdürü, üç bölgesel dümen müdürü ve kürekleri çekmekle görevli kişiyi çalışmaya teşvik için, yeni bir performans gözden geçirme sistemi...
İkinci yarışı Japonlar iki kilometre arayla kazanmışlar!..
Tepesi atan Türk şirketi;
Kürekçiyi kovmuş ama...
Müdürlere katkılarından dolayı!..
“İkramiye” vermiş...
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
Bendenize üzüntü ve yıllarca belirttiğim nedenleri tekrarlatmadan edemedi.
Sadece Konya mı? İç Anadolu ve Akdeniz bölgeseli de girmekte aynı konulara
Ama bunları bu gün yarı eksik anlatmakla bu hafta sonu sizleri de üzmeyeyim de…
Hem daha geniş bilgilenme ve yerinde müşahedelerimle aktarmayı yerine bularak..
Düşündürücü ama biraz da Türkiye’mizde ki evvelleri yanında yenilerin de oluşumları na uyabilen fıkraları okuyarak geçirmiş olabilelim derim.
***
BAŞARILI USTA!..
İşinde başarılar sağlayan bir Ustaya...
Başarısının sırrını sormuşlar. “İki kelime” demiş..
“Doğru Kararlar!..”
Herkesten farklı olarak, sürekli doğru kararları nasıl alabildiğini sormuşlar!..
“Tek kelime” demiş!..
“Tecrübe!..”
Merakla, soru yinelemişler...
“İyi de, bu tecrübe denen şeyin sırrı nedir ki?..”
Usta, deriiin bir iç geçirmiş ve şöyle demiş...
“Yanlış kararlar!..”
***
ZEKA!..
Nebraska’da yaşlı bir adam yaşantısını sürdürdüğü evinin bahçesine, Patates ekmek için bahçe toprağını bellemesi yani aktarması gerekiyormuş...
Ama haylice yaşlı ve kuvveti azalmış olduğundan bu zor işi yapamıyormuş..
Şöyle bir içini çekip gençliğini aramış.. Aklına tek ve genç oğlu gelmiş!..
“Ah yaramaz çocuk, ne ettin de suç işledin hapislere girdin” diye hayıflanmış...
Ve bu derdini hapisteki oğluna yazmayı düşünüp mektup göndermiş oğluna...
“Sevgili David,
Bahçeye Patates ekme zamanı geldi ama bende güç kalmadı toprağı bellemek için. Kendimi çok kötü hissediyorum.
Hâlbuki evimizde olsa idin ne iyi olacak sen yapabilecektin bu işi. Benim için hallederdin...
Eh ne yapalım kader böyle imiş...
Sevgiler... Baban.”
Birkaç gün sonra oğlundan bir mektup alır ihtiyar baba!..
“Babacığım,
Aman Allah aşkına Patates için falan sakın bahçeyi kazma .
Ben cesetleri oraya gömmüştüm!.. Deliller ortaya çıkar sonra...
Sevgiler... Oğlun David.”
Ertesi gün sabaha karşı saat 4 de FBI ve yerel polis çıkagelir!..
İhtiyarın heyecan ve şaşkın bakışları arasında, tüm bahçeyi kazıp altını üstüne getirirler...
Hiçbir cesede rastlamazlar!..
Adamın bahçesini kazıp tarumar ettikleri için biraz da kendilerini suçlu sayıp ihtiyardan özür dileyerek giderler...
Aynı gün yaşlı adama bir mektup daha gelir oğlundan!..
“Babacığım,
Şimdi patatesleri ekebilirsin!..Bu şartlarda yapabileceğimin en iyisini yaptım. David.”
***
TÜRK TAKIMI...
Türk ve Japon şirketlerinin takımları arasında bir Kano yarışı düzenlenmesine karar verilmiş.
Her iki takım da performanslarının en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık devresinden geçmiş.
Büyük gün geldiğinde, iki taraf da kendini hazır hissediyormuş...
Japonlar yarışı bir kilometre farkla kazanmışlar...
Yarış sonrasında Türk takımı çok sarsılmış...
Şirket yönetimi, yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedeninin bulunmasına karar vermiş!..
Sorunu araştırarak çözüm yollarını önermesi için, bir Danışmanlık şirketiyle anlaşılmış.
Danışmanların bulgusu şöyle olmuş;
“Japonların takımında sekiz kişi kürek çekiyor. Bir kişi dümencilik yapıyor...
Türk takımında ise, bir kişi kürek çekiyor. Sekiz kişi dümeni kullanıyor!..”
Bir yıl süren çalışmalar ve milyonlarla dolarlık harcamadan sonra, danışmanlık şirketi , Türk takımında çok az kişinin kürek çektiğini, buna karşılık çok sayıda kişinin dümeni kullandığını saptamış!..
Bir sonraki yarışın yapılacağı gün yaklaşırken, Türk takımının yönetim yapısı baştan aşağıya yeniden örgütlenmiş.
Yeni yapı şöyle olmuş;
Dört dümen müdürü, üç bölgesel dümen müdürü ve kürekleri çekmekle görevli kişiyi çalışmaya teşvik için, yeni bir performans gözden geçirme sistemi...
İkinci yarışı Japonlar iki kilometre arayla kazanmışlar!..
Tepesi atan Türk şirketi;
Kürekçiyi kovmuş ama...
Müdürlere katkılarından dolayı!..
“İkramiye” vermiş...
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…