Gazetemizin ramazan söyleşilerine konuk Olan Konya’da kültür alanında birçok çalışması olan Merhaba Gazetesi Akademik Sayfa Yazarlarından Av. Mehmet Ali Uz, Ömrünü Konya kültürüne adadı Av. Mehmet Ali Uz, "Birçok alanda çalışmalarım oldu. Siyasete girdim, avukatlık yaptım, aynı ayna iki derneğin başkanlığını yaptım. Ancak kültür alanında ilerleme hedefimden dolayı bu çalışmaları bir kenara bıraktım. Ömrümü Konya kültürüne hizmete adadım. Gelecek nesillere önemli eserler bıraktık" dedi.
İKİ İHTİLALE ŞAHİT OLDUM
**Hocam Mehmet Ali Uz kimdir? Biraz kendinizden bahseder misiniz?
-1935 yılında Konya’da doğdum. İlkokulu Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulu‘nda okudum. Daha sonrada imam hatipten mezun oldum. Yıllar sonra askere gidip geldim, lise sınavlarıma girdikten sonra hukuk fakültesine kayıt oldum. 1967 yılında stajımı tamamladıktan sonra hukuk fakültesinden mezun oldum. 25 yıl avukatlık yaptım, uzun yıllarda okullarda hocalık yaptım. Biliyorsunuz askerdeyken 60 ihtilali oldu. Yani bizim nesil bütün darbeleri yaşamış oldu 60 ihtilali olduğu zamanlarda askerdeydim, 80 ihtilalinden sonra avukatlık yapmaya devam ediyordum. O zamanlarda pek çok sıkıyönetim davalarına giriyordum, o zamanlardan beri okumaya hevesliydim. Avukatlık yapmaya devam ederken muhtelif gazetelerde günlük yazılar yazmaya başladım. Konya gazetelerinde ve dergilerinde günlük yazılar yazmaya başladım. 1992 yılında ise avukatlığı bıraktım. Daha çok yayın işleriyle ilgilenmeye başladım. 20-25 yıl Konya Yeşilay Şube Başkanlığında 20 yıla yakın Aydınlar Ocağı Başkanlığında bulundum. Bu süre zarfında tarihimizle, kültürümüzle ilgili konular üzerinde yoğunlaştım. Gençlerimizin yetişmeleri için elimizden gelen gayreti saffettik ve elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz. Kitap çalışmaları Yeşilay Başkanıyken 70’li yıllardan itibaren başladı. Konya tarihi ve kültürüyle ilgili çalışmalar devam etti. Hacıveysizadenin hayatından başladık. Onunla ilgili kitaplar çıkmaya başladı. Halada kitap çalışmalarım devam ediyor. Bildiğiniz gibi Merhaba gazetesinde 20 yıldan fazla akademik sayfalarla uğraştım.
İNSANLAR 3 AYLARI ALLAH’A YAKLAŞMAK ADINA FIRSAT BİLMELİLER
**Hocam ramazan ayı sizin için ne ifade ediyor
-İnancımıza göre Bazı zamanlardan, bazı zamanlar. Bazı mekânlarda pek çok mekân farklı kabul edilmiş. Mesela zaman olarak üç aylar mukaddes sayılır, Ramazan mukaddes sayılır. Efendim yirmi yedinci gecenin, Ramazan ayı içerisinde saklanması ona ona ayrı bir önem kazandırmakta. Mesela Mekke ve Medine Kudüs diğer şehirlere yerlere göre mukaddes sayılmış dinimizce. Ve bunların değerlendirilmesi tavsiye edilir. Yani üç aylar Ramazan'da ibadetler çoğaltılır. Şimdi bir de burada başka bir konuya temas edelim. Birde bizim belirli günlere kutsiye icabet ettiğimiz zamanlar var. Karnili geceleri olarak tabir ediyoruz Bu çok çok tartışılan bir konu. Efendim İslam'da kandil gecesi diye bir şey yok. Bunlar bidat diyorlar. Kur'an-ı Kerim'de pek çok ayeti kerimede ‘Vesile’ kelimesinden bahsedilir. Kandil geceleri neye vesile oluyor? İbadete vesile oluyor. Ne yapıyoruz Kandil gecelerinde? Millet Kur'an okuyor, namaz kılıyor, zikir yapıyor. Bu vesile olarak kabul edilecek olursa bence hiçbir sakıncasının olmaması gerekir yani. Her şey ibadete Allah'a yaklaşmaya vesile olmalı. Bunu insanlar fırsat bilmeli diye düşünürüm ben.
DEĞİŞEN RAMAZAN DEĞİL İNSAN
**Hocam genel olarak hepimizde eskiye bir özlem duyarız biraz eskiden bahsedecek olursanız Konya’da eski ramazanlar nasıldı
-Bunu çok söyleriz. Konya'da eski Ramazanlar, Konya'da eski bayramlar. Şimdi ki bayramlar ile eski bayramların, şimdi ki Ramazanlar ile eski Ramazanların zaman itibariyle bir farkı yok, bir değişiklik yok yani. Peki değişiklik nerede? İnsanlarda. Biz ibadetlerin birtakım dini ve rütiellerin ruhunu kaybettik yani kaybettiğimiz şey bu. Evvelden çok büyük bir fakirlik vardı. Birilerinin iftara çağırdığınız davet ettiğiniz zaman bu davetlilerin hepsi evde hazırlanırdı. Dışarıda lokantada efendim büyük yemek bahçelerinde iftar vermek adeti yoktu, hiç görmedik yani. Bu yeni zaman da çıktı ortaya.
Yani birilerini davet ettiğiniz zaman makbule geçiyordu. İnsanlar mutlu oluyordu. Çocuklara hediye alıyorsunuz. Ne bileyim bir oyuncak hediye ediyorsunuz. Çocuklar bundan büyük bir mutluluk duyuyorlardı. Mesela gerek ramazan bayramlarda gerek kurban bayramlarında olsun, çocuklara alınan küçük bir hediye onları çok mutlu ediyordu. Şimdi büyük bir doyumsuzluk var. Çocuklara bir şey alıyorsunuz. Makbule geçmiyor yani çocuğa bir hediye veriyorsunuz. Burun kıvırıyor beğenmiyor ama eskiden alınan basit bir ayakkabı çocuğu mutlu ediyordu yani biz mutlu oluyorduk. Hatta bir çocuk ilk ayakkabısı alındığı gün ayakkabıyla beraber yatardı. Biz kısaca ibadetlerin
ruhunu kaybettik. Eski Ramazanların eski kurbanların efendim eski bayramların eski ibadetleri yani çoğunun biz ruhunu kaybettik. Şimdi Ramazan Bayramı olsun, Kurban Bayramı olsun, insanlar ne yapıyor? Tatile çıkıyor, bununla beraber akrabalık bağları koptu. Biz evvelden ben çocukluk yıllarında
en uzak akrabalara kadar akrabaları ziyaret ederdik. Eş, dost, ziyaret edilirdi. Bayramda yıl hiç içerisinde görüşülmeyen eş, dost, akraba mutlaka ziyaret edilirdi. İnsanlar arasında akrabalar arasında irtibat vardı. Şimdi bu irtibat kalmadı, koptu. Mahalle kültürümüz yok oldu, mahalle kültürü yok olduğu için de insanlar arasında komşular arasında bir bağ kalmadı. Şimdi çok büyük kalabalıklar halinde yaşıyoruz. Bu kalabalıklığa rağmen insanlar yalnız, yalnızlık çekiyor. Bu da insanlar arasındaki münasebetlerimiz akrabalar arasındaki münasebetlerimizin yok olmasından kaynaklanıyor. Yani kaybımız çok büyük. Sorunuza cevap olarak bunu ifade etmek isterim.
ÇOCUKLUĞUMDA HARMANBİŞ OYNAMAYI ÇOK SEVERDİM
**Hocam önceki soruda çocukluğunuzdan da bahsettiniz sizin de çocukluğunuzda. Unutamadığınız Ramazan ayı özelinde alakalı bir hatıranız var mı?
Şimdi öyle hatırladığım bir unutamadığım bir hatıra yok. Yani demin dediğim ramazanda olsun bayrama doğru olsun. Verilen en küçük bir hediye bizi çok mutlu ederdi.
**Sizde çok hediye aldınız mı sizi en mutlu eden hediyeniz neydi hocam?
(Gülerek) -O olmaz çok tabi ki tabii. Aldığımız ayakkabı olsun, elbise olsun, bir oyuncak olsun bizi çok mutlu ederdi zaten çok büyük bir yoksulluk vardı. bir büyüğümüz bize bir hediye verdiği zaman çok mutlu olurduk. Biz oyuncağı kendimiz yapardık. Oynayacakta bir şey yoktu hani. Tahtadan arabalar yapardık. En çok oynadığımız oyun harmanbişti. Çamurdan kendimiz yapar, onunla oynardık, çelik çomak oynardık. Yani çocuklarının oynadığı oyunlar bunlardı. O yıllarda fakirlik çok yaygındı. Gelir seviyesinde çok büyük bir değişiklik oldu. Bak size bir örnek vereyim. Biliyorsunuz insanlar ramazan ayında fitre verirler inancımızın bir gereği olarak o zaman par birimleri kuruş ile ifade edilirdi asgari ücret 45 liraydı. Birçok aile fitre verecek Parayı bulamazdı. Mesela iki kardeş, ya da iki komşu tespihi eline alır ‘şu benim fitrem aldın kabul ettin mi? Adım kabul ettim der o da ona ‘şu benim fitrem, aldın, kabul ettim mi der. O da onun fitresini alır. Tespih verirlerdi. Böylelikle karşılıklı ödeşirlerdi. Dinen uygun mudur, değil midir? Bilmiyorum. Ama oradaki fakirliği ifade etmek istiyorum yani. Bu fakirliğe yoksulluğa rağmen insanlar arasında derin bir muhabbet vardı şimdilerde tahammülsüzlüğümüz muhabbetsizliğimiz arttı
EN GÜZEL ÇALIŞMAM KONYA ANSİKLOPEDİSİ
** Hocam Konya özelinde ramazan ayını konuşuyoruz ancak ortaya koyduğunuz çalışmalar açısından farklı bir sormak istiyorum Konya kültürel açıdan kadim bir şehir. Bu bağlamda sizde Konya’nın önemli kültür insanlarıyla bir araya gelerek Konya ansiklopedisi çıkardınız bundan da biraz bahseder misiniz?
-Selçuklu‘ya 50‘lı yıllardan itibaren bir ansiklopedi çalışması yaptım. Fakat gazetelerde devam etti. Kitaplaştırılamadı acaba Konya ansiklopedisi yazılırsa hangi maddeler yer alır diye 2-3 yıl bu çalışmayı taradım. Yer alınması gereken maddeleri seçtim ve hazırladım. Ben bugüne kadar çıkan Türkiye’deki ansiklopedilere baktım inceledim ve bizim hazırladığımız ansiklopedi bunun hepsinden daha iyi ve kaliteli idi. Çünkü genel konularda her yerden bilgi bulunur. Ama bir şehrin tarihini, kültürünü yansıtan bir ansiklopedi yapacak iseniz önem vermeniz gerekmektedir. Bu konun üzerinde çok durdum ve başarılı oldum, mesela birçok yerde üniversiteden belirli yerlerde hatta yayın şirketlerinden Konya ansiklopedisini çok beğendiklerini, kendileri de yapmak istediklerini benden yardım alıp alamayacağını söylediler. Maalesef arakamıza düşen olmadı. En son Kayseri ansiklopedisi çıktı 5 cilt olmak üzere ondan önce ise İstanbul, Bursa ve İzmir ansiklopedileri çıktı. Ansiklopedisi olarak her şeyin bir ilkini yazıyorsunuz. Başka bir çalışmam daha oldu. İstanbul’da, İstanbul Semtleri adında bir seri kitap çıkarılmış. Bunu ise Tahir Bey görmüş ve beğenmiş, acaba bizde yapabilir miyiz diye teklif etti. Ben de deneyelim dedim ve başladım 55 tarihi Konya mahallesini yazdım. 38 tanesi basıldı. Şimdi onu güncelleştirdim yeniden, önümüzdeki yıllarda isi inşallah kitap halinde çıkaracağız. Türkiye’de olmayan bir çalışmayı yapmış olduk. Konya kültür hazinesine önemli eserler bıraktığımıza inanıyoruz. Gelecek nesiller bıraktığımız eserlerin kıymetini daha iyi anlayacaktır
GENÇLERİMİZ BOL BOL KİTAP OKUMALI
**Gençlere bizim vasıtamızla bir tavsiyede bulunsanız neler söylersiniz gençlere?
-Toplum 20-30 sene önceki toplum değil. Yani son yıllarda çok büyük bir değişiklik oldu. Mesela aile parçalanmaya, dağılmaya başladı. Gençliğin durumu çok kötü din konusunda da iyi değil. Çok önceden topluma sorulduğu zaman ilkokul mezunları vardı. Şimdi ise çoğunluk üniversite mezunu. İş bulamıyoruz diyorlar, kimse bulamıyor? Birbirinden farkı olmayanlar bulamıyor, ama gençlerin arkadaşlarından farklı olması gerek. Gençlik, öğrenme, çalışma ve hayata hazırlanma dönemidir. Gençler öncellikle çok okumalı ve derslerine çalışmalıdır. Gençlerimiz kitap okumuyor diyemem. Yayın evlerinde pek çok kitap satışı yapılıyor, okuyan var ki satılıyor. Ama şunu bilmek lazım gençler okuyor ama kime okuyor neye okuyor sorusu son derece önemli. Okumakta yeterli değil, nasıl okunduğunu bilerek okumaları lazım bunlar yapılmıyorsa okumanın pek bir faydası olmuyor.
RÖPORTAJ- SAİT ÇELİK