Başlığa bakarak, “Konya, Konyaspor’u değil, Konyaspor, Konya’yı mahcup ediyor” diyebilirsiniz…
Öyle düşünüyor olabilirsiniz…
Ya da öyle düşünenler olabilir…
Saygı duymak lazım…
Ben farklı düşünüyorum…
Konya’nın Konyaspor’u mahçup ettiğini, Konya’nın Konyaspor’a “cüzam”lı muamelesi yaptığını, dahası Konyaspor’un “karaltısının bir an önce ortadan kalkmasını” istediğini hissediyorum…
Neye dayanarak mı?
50 küsur yıldır bu şehirde yaşıyorum…
Yetmez mi?
Ve 40 küsur yıldır da Konyaspor kazan, ben kepçe…
Şükürler olsun ki, “alüminyum” değil, “çelik” gibi Konyaspor’luyum…
Anlayacağınız “çakma” Konyasporlulardan değilim…
Konyaspor’un iyi günün de olup, kötü günün de sıvışanlardan ya da kuyruğu kıstıranlardan olmadım…
Yani, maçtan maça Konyasporlu olanlardan değilim…
Dolayısıyla bu şehre sorumluluğu olan, bu şehre ait olan birisi olarak iddia ediyorum; Konyaspor, Konya’yı değil, Konya, Konyaspor’u mahcup ediyor…
Ve bir şey daha ekliyorum…
Konya, sadece futbol takımını değil, Konya’nın sporunu da mahcup ediyor…
3-5 gönüllünün insanüstü gayreti ile bu şehirde spor önemseniyor, spor yapılabiliyor…
Bunun aksini söyleyen çarpılır…
Tekrar Konyaspor’a dönüyorum…
Konyaspor, bu şehirden hak ettiği desteği bir türlü alamıyor… Geçmiş yıllarda da böyleydi, bugün de böyle…
Ne acıdır ki, yarınlar adına ufukta iyiye işaret bir çaba da yok…
Belli ki sorun, her fırsatta ilgisizliklerinden, bananeciliklerinden yakındığımız şehrin dinamikleri değil sadece… İdari ve teknik adamların kronikleşmiş hatalar zinciri de var ortada… Konyaspor’un bir türlü iki yakasının bir araya gelmemesine nedenlerden biri de bu!
Hem de önemli nedenlerinden…
Aynen bugün olduğu gibi…
Mesele, sadece yönetenlerle de alakalı değil… Konya’daki “toplam kalite” ile de alakalıdır bu… İçerisinde herkesin, herkesimin yer aldığı…
Bu şehrin her şeyin de olduğu gibi, sporunda da sıkıntı var… Özellikle de Konyaspor’a “dilenci” gibi bakılıyor bu şehrin kanaat önderleri tarafından…
Anlamak mümkün değil…
Birilerinin çıkıp, Konyaspor’u A’dan Z’ye bu şehre anlatması lazım… Hem de en ince ayrıntılarıyla… Şehre getirdiği sinerjiyi, şehrin ekonomisine olan katkısını, gençliğe verdiği hizmeti…
Şehir, Konyaspor’u önemsemeli ve “bırakın kendi haline, ne yaparsa yapsın, nasıl yaşarsa yaşasın” dememeli… Nasrettin Hoca’nın karısına “bana görünme de kime görünürsen görün” durumu olmamalı…
Yayın geliri hariç Konyaspor’un tek kuruş sabit geliri yok… Konyaspor gibi bir kulübün tek kuruş sabit gelirinin olmaması, Konyaspor’un mu, yoksa Konya’nın mı ayıbı? Koca Konya böyle mi olmalı?
Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman ortaya çıkan sonuç şu; Konyaspor, Konya’yı değil, Konya, Konyaspor’u mahcup ediyor… Konyaspor bu mahcubiyetle daha ne kadar yaşayabilir?
Bunun cevabını verecek bir babayiğit var mı?
Sanmıyorum…
Evet…
Konya’nın, Konyalının yüreği Konyaspor için atmazsa, bu şehir bu anlamda nasıl ayağa kalkacak? Lobiler nasıl oluşacak? Şehriyle, sevenleriyle, taraftarlarıyla, işadamıyla, seçilmişiyle, atanmışıyla bütünleşemeyen bu kulüp nasıl bulunduğu yere sahiplenecek?
Sözün özü şu; Mahcup eden Konya, mahcup edilen Konyaspor.
Öyle düşünüyor olabilirsiniz…
Ya da öyle düşünenler olabilir…
Saygı duymak lazım…
Ben farklı düşünüyorum…
Konya’nın Konyaspor’u mahçup ettiğini, Konya’nın Konyaspor’a “cüzam”lı muamelesi yaptığını, dahası Konyaspor’un “karaltısının bir an önce ortadan kalkmasını” istediğini hissediyorum…
Neye dayanarak mı?
50 küsur yıldır bu şehirde yaşıyorum…
Yetmez mi?
Ve 40 küsur yıldır da Konyaspor kazan, ben kepçe…
Şükürler olsun ki, “alüminyum” değil, “çelik” gibi Konyaspor’luyum…
Anlayacağınız “çakma” Konyasporlulardan değilim…
Konyaspor’un iyi günün de olup, kötü günün de sıvışanlardan ya da kuyruğu kıstıranlardan olmadım…
Yani, maçtan maça Konyasporlu olanlardan değilim…
Dolayısıyla bu şehre sorumluluğu olan, bu şehre ait olan birisi olarak iddia ediyorum; Konyaspor, Konya’yı değil, Konya, Konyaspor’u mahcup ediyor…
Ve bir şey daha ekliyorum…
Konya, sadece futbol takımını değil, Konya’nın sporunu da mahcup ediyor…
3-5 gönüllünün insanüstü gayreti ile bu şehirde spor önemseniyor, spor yapılabiliyor…
Bunun aksini söyleyen çarpılır…
Tekrar Konyaspor’a dönüyorum…
Konyaspor, bu şehirden hak ettiği desteği bir türlü alamıyor… Geçmiş yıllarda da böyleydi, bugün de böyle…
Ne acıdır ki, yarınlar adına ufukta iyiye işaret bir çaba da yok…
Belli ki sorun, her fırsatta ilgisizliklerinden, bananeciliklerinden yakındığımız şehrin dinamikleri değil sadece… İdari ve teknik adamların kronikleşmiş hatalar zinciri de var ortada… Konyaspor’un bir türlü iki yakasının bir araya gelmemesine nedenlerden biri de bu!
Hem de önemli nedenlerinden…
Aynen bugün olduğu gibi…
Mesele, sadece yönetenlerle de alakalı değil… Konya’daki “toplam kalite” ile de alakalıdır bu… İçerisinde herkesin, herkesimin yer aldığı…
Bu şehrin her şeyin de olduğu gibi, sporunda da sıkıntı var… Özellikle de Konyaspor’a “dilenci” gibi bakılıyor bu şehrin kanaat önderleri tarafından…
Anlamak mümkün değil…
Birilerinin çıkıp, Konyaspor’u A’dan Z’ye bu şehre anlatması lazım… Hem de en ince ayrıntılarıyla… Şehre getirdiği sinerjiyi, şehrin ekonomisine olan katkısını, gençliğe verdiği hizmeti…
Şehir, Konyaspor’u önemsemeli ve “bırakın kendi haline, ne yaparsa yapsın, nasıl yaşarsa yaşasın” dememeli… Nasrettin Hoca’nın karısına “bana görünme de kime görünürsen görün” durumu olmamalı…
Yayın geliri hariç Konyaspor’un tek kuruş sabit geliri yok… Konyaspor gibi bir kulübün tek kuruş sabit gelirinin olmaması, Konyaspor’un mu, yoksa Konya’nın mı ayıbı? Koca Konya böyle mi olmalı?
Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman ortaya çıkan sonuç şu; Konyaspor, Konya’yı değil, Konya, Konyaspor’u mahcup ediyor… Konyaspor bu mahcubiyetle daha ne kadar yaşayabilir?
Bunun cevabını verecek bir babayiğit var mı?
Sanmıyorum…
Evet…
Konya’nın, Konyalının yüreği Konyaspor için atmazsa, bu şehir bu anlamda nasıl ayağa kalkacak? Lobiler nasıl oluşacak? Şehriyle, sevenleriyle, taraftarlarıyla, işadamıyla, seçilmişiyle, atanmışıyla bütünleşemeyen bu kulüp nasıl bulunduğu yere sahiplenecek?
Sözün özü şu; Mahcup eden Konya, mahcup edilen Konyaspor.