Konya kabullendi artık.. Herkes halinden memnun. Sanki Konyaspor kazanmış gibi herkes güle oynaya stadı terketti.. Üstüne üstelik stad hoparlöründen yükselen oynak bir hava ile..
Evet, takımın Başkanı, “Konyaspor’un düşmesi Dünya’nın sonu değil” derse o zaman, takıma kimsenin bir diyeceği kalmaz.. Kimse de çıkıp ne yapıyorsunuz, diyecek güce sahip olamaz..
Zor bir maçtı iki takım içinde.. Testiden biri kırılacak ve kazanan taraf, yeni bir çıkış yakalayacak, moral ve güven tazeleyecekti..
Elbette ki, ev sahibi takım olması açısından Konyaspor için ayrı bir önemi vardı maçın.. Kartallar, Ankaragücü’nü yenmeleri halinde ikinci yarıdaki ilk galibiyetlerini alacaklar, ligde kalma ümitlerini zorda olsa kalan 10 haftaya taşıyacaklardı..
Ayrı bir konuda, futbolun doğrularını yapan takım kazanacaktı.. Nitekim öylede oldu ve oyunu kurallarına göre oynayan Ankaragücü, Konyaspor’u ilk yarıda bulduğu basit gollerle yenerek puanını 28’e çıkarttı ve rahat bir nefes aldı.. 8 haftadır kazanamayan Konyaspor ise, ne yazık ki, futbolun gereksinimlerini yerine getiremedi ve 90 dakika sonunda sahadan yenik ayrılarak kendisine gönül verenleri üzdü.
Oyuna baktığımız zaman:
Konyaspor oyuna, geçtiğimiz haftalara oranla daha istekli, kazanma hırsıyla başladı.. Ancak, daha 2. dakikada beklenmedik anda yenen gol planları bozdu..
İlk 45 dakikada, sahada ne yaptığını bilmez bir Konyaspor vardı.. 26. dakikada ikinci gole yaklaşan ve 31. dakikada kaleci Pawelek-Kamil Zayatte anlaşmazlığı sonucu ikinci golü bulan Ankaragücü karşısında Konyaspor, ilk yarıda gol pozisyonu bile bulamadı.. Hatta, Kartallar, rakip kaleye ilk şutu 42. dakikada atabildi.
İkinci yarıda ise Konyaspor topa daha çok hakim olmasına ve oyunu rakip yarı alana yıkmasına karşın, gol alanlarında yine etkili olamayarak sonuca gitmekte zorlandı.
Maç, doğrular yapıldığı zaman kazanılır.
Konyaspor’a baktığımız zaman, bunlar gerçekleştirildi mi? tabi ki hayır.
Organize olamayan, pas hataları yapan, şut atamayan, pozisyon üretemeyen, ileride top tutamayan, hava hakimiyeti olmayan, topu yere indirme doğrusunu gerçekleştiremeyen bir Konyaspor’un kazanması kesinlikle düşünülemezdi.
800 bin Euro’luk (!), Polonyalı santrfor Robak sahada kaybolunca, Konyaspor’un gol bulması birazda kişisel becerilere kaldı. Ama, bu koşullarda da Ankaragücü çok iyi kapanarak geçit vermedi..
Maç boyunca bir birlerine küfür etmekten takımlarını destekleme olanağı bulamayan her iki takım taraftarlarının, yine karşılıklı olarak Salavat getirmeleri Konyaspor’un içerisinde bulunduğu durumu özetliyordu.
Konyaspor’da, herkes durumu kabullenmiş.. Haftalardır söylediğimiz gerçekleri ne yazık ki, dün Atatürk stadına gelen 10 bine yakın kişi de kabul etti.
Tabi ki, matematiksel olarak Konyaspor’un ligde kalma şansı devam ediyor.. Ama, bu takımın bu futbolla, bu düşünceyle maç kazanmasını kimse beklemesin.
Konyasporlu futbolculara söylenecek artık çok az söz kaldı.. Kalan 10 hafta da çıkın, şerefinizle, haysiyetinizle, onurunuzla oynayın. Kaybederseniz kaybedin ama, yeter ki Konyaspor’u rezil etmeyin. Giydiğiniz formanın hakkını verin. Bunu yaparsanız yeter.
Evet, takımın Başkanı, “Konyaspor’un düşmesi Dünya’nın sonu değil” derse o zaman, takıma kimsenin bir diyeceği kalmaz.. Kimse de çıkıp ne yapıyorsunuz, diyecek güce sahip olamaz..
Zor bir maçtı iki takım içinde.. Testiden biri kırılacak ve kazanan taraf, yeni bir çıkış yakalayacak, moral ve güven tazeleyecekti..
Elbette ki, ev sahibi takım olması açısından Konyaspor için ayrı bir önemi vardı maçın.. Kartallar, Ankaragücü’nü yenmeleri halinde ikinci yarıdaki ilk galibiyetlerini alacaklar, ligde kalma ümitlerini zorda olsa kalan 10 haftaya taşıyacaklardı..
Ayrı bir konuda, futbolun doğrularını yapan takım kazanacaktı.. Nitekim öylede oldu ve oyunu kurallarına göre oynayan Ankaragücü, Konyaspor’u ilk yarıda bulduğu basit gollerle yenerek puanını 28’e çıkarttı ve rahat bir nefes aldı.. 8 haftadır kazanamayan Konyaspor ise, ne yazık ki, futbolun gereksinimlerini yerine getiremedi ve 90 dakika sonunda sahadan yenik ayrılarak kendisine gönül verenleri üzdü.
Oyuna baktığımız zaman:
Konyaspor oyuna, geçtiğimiz haftalara oranla daha istekli, kazanma hırsıyla başladı.. Ancak, daha 2. dakikada beklenmedik anda yenen gol planları bozdu..
İlk 45 dakikada, sahada ne yaptığını bilmez bir Konyaspor vardı.. 26. dakikada ikinci gole yaklaşan ve 31. dakikada kaleci Pawelek-Kamil Zayatte anlaşmazlığı sonucu ikinci golü bulan Ankaragücü karşısında Konyaspor, ilk yarıda gol pozisyonu bile bulamadı.. Hatta, Kartallar, rakip kaleye ilk şutu 42. dakikada atabildi.
İkinci yarıda ise Konyaspor topa daha çok hakim olmasına ve oyunu rakip yarı alana yıkmasına karşın, gol alanlarında yine etkili olamayarak sonuca gitmekte zorlandı.
Maç, doğrular yapıldığı zaman kazanılır.
Konyaspor’a baktığımız zaman, bunlar gerçekleştirildi mi? tabi ki hayır.
Organize olamayan, pas hataları yapan, şut atamayan, pozisyon üretemeyen, ileride top tutamayan, hava hakimiyeti olmayan, topu yere indirme doğrusunu gerçekleştiremeyen bir Konyaspor’un kazanması kesinlikle düşünülemezdi.
800 bin Euro’luk (!), Polonyalı santrfor Robak sahada kaybolunca, Konyaspor’un gol bulması birazda kişisel becerilere kaldı. Ama, bu koşullarda da Ankaragücü çok iyi kapanarak geçit vermedi..
Maç boyunca bir birlerine küfür etmekten takımlarını destekleme olanağı bulamayan her iki takım taraftarlarının, yine karşılıklı olarak Salavat getirmeleri Konyaspor’un içerisinde bulunduğu durumu özetliyordu.
Konyaspor’da, herkes durumu kabullenmiş.. Haftalardır söylediğimiz gerçekleri ne yazık ki, dün Atatürk stadına gelen 10 bine yakın kişi de kabul etti.
Tabi ki, matematiksel olarak Konyaspor’un ligde kalma şansı devam ediyor.. Ama, bu takımın bu futbolla, bu düşünceyle maç kazanmasını kimse beklemesin.
Konyasporlu futbolculara söylenecek artık çok az söz kaldı.. Kalan 10 hafta da çıkın, şerefinizle, haysiyetinizle, onurunuzla oynayın. Kaybederseniz kaybedin ama, yeter ki Konyaspor’u rezil etmeyin. Giydiğiniz formanın hakkını verin. Bunu yaparsanız yeter.