Konya çiftçisinden Tarım Bakanına tepki!

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Ben zarar ettim diyen çiftçimiz yok” dedi. Pakdemirli'nin bu söylemi Konya çiftçisi tarafından tepkiyle karşılandı. Çiftçiler, “Hayatımızda bu kadar zam görmedik. Bırakın kâr elde etmeyi, karnımızı zor doyuruyoruz”

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, "Türkiye'de bu sezon itibarıyla 'ben zarar ettim' diyen çiftçimiz yok, olmaması gerekir." ifadelerini kullandı. Pakdemirli'nin bu söylemleri Konya Ovası çiftçisi tarafından tepkiyle karşılandı. Gırtlağına kadar borçlu olan, ağır girdi maliyeti altında ezilen çiftçi, Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli'nin sahaya inmesi ve sorunları dinlemesi çağrısında

bulundu. Konya çiftçisi, “Eskisi gibi kazanamıyoruz. Kazandığımız borca gidiyor” dedi.

VERİLEN DESTEK BİZİM 2 GÜNLÜK MAZOT PARAMIZ!

Çiftçi Mustafa Şahin Karaca, şunları söyledi: “Zarar etmiyoruz ama kaldırdığımız parayı mahsul ediyoruz. Kazandığımız paranın yüzde 50'sini ekim için ayırıyoruz. Enflasyon bizi bitirdi. Girdi maliyetleri çok yükseldi. 2 lira kar ettiysek, 12 lira toprağa gömüyoruz. Yeterince destek görmedik. Yetmiyor. Destek vereceklerine, mahsulümüze iyi para versinler. Verilen destek bizim 2 günlük mazot paramız. Buna destek mi denir? 2 liraya aldığımız gübreyi 10 bin 500 olarak duyuyoruz. Mazot, gübre, ilaç her üründe fiyat arttı.”

KARNIMIZI ZOR DOYURUYORUZ

Çiftçi Hasan Karaca da “Tarım Bakanı gelsin çiftçiyi yerinde kontrol etsin. Ya da görüşlerimizi alsınlar. Zarar etmiyorsak, kâr da etmiyoruz. Bu işler masa başında olmaz. Çiftçi ne halde gelsinler görsünler. Bizim ne kadar masrafımız var bilsinler? Girdi maliyetlerimiz çok yükseldi. Karnımızı zor doyuruyoruz. Destek veriyorlar. O destek bizim iki günlük mazot paramız. Onu da vermesinler. Etrafta 'Çiftçiye destek veriyorum' demezler en azından. Borçla ekim yaptım. Ekim yaparken gübre atmadım toprağıma. Verimim düşecek. Gübre alacak gücüm yoktu. Tarım Bakanının söylemleri doğru değil” şeklinde konuştu.

65 YAŞINDAYIM BÖYLE BİR ŞEY GÖRMEDİM!

Çiftçi Süleyman Gözlü de “Çiftçi külliyen zarar ediyor. Girdi maliyetlerimiz yükseldi. 5 liraya mal sattık, 7 lira oldu. Ee bu zarar değil mi? Mazot, gübre her şey arttı. 65 yaşındayım böyle bir şey, zam görmedim. Her gün zam zam zam olur mu? Nereye gidiyoruz böyle? Tarlalarımızı sulamadık. Sulama borcu çıkarıldı bize. Mahkemelik olduk. Bakanın söylemleri doğru değil. Karnımızı doyurduk, şükür ettik. Bankaya borçluyum. Lanet olsun bir şey istemiyoruz” dedi.

BAKAN BEY NASIL BÖYLE BİR KANIYA VARDI?

Mehmet Ateşçi isimli bir çiftçi de şöyle konuştu: “Bakan beyin söylemleri, çok gülünç oluyor. Kepek ekin demişti. Devletimizi severiz. Para kazanıyoruz ama eskisi gibi değil. Girdi maliyetleri çok yükseldi. Yılbaşında 2 bin 400 lira olan ürenin 10 bin liraya çıkacağını duyuyoruz. Bakan bey nasıl böyle bir kanıya vardı? Elektrik çok arttı. Mazot çok arttı. Bu şartlarda üretim yapabilmek küçük çiftçiler için zor. Büyük çiftçiler yapıyor ama borçla. Araziler emlakçılara geçiyor. Herkesin borcu var. Batak diyemem ama batak durumunda çoğu. Bu şartlar altında ne kadar çiftçilik yapılır? Devletin verdiği destekler maliyetin 7'de 1'i değil. Kazanıyoruz ama çok az kazanıyoruz.”

2022 TARIMIN KABUS YILI OLACAK!

Yanlış tarım politikası başta olmak üzere birçok sebepten dolayı ürün fiyatlarının yükseldiğini, yüksek girdi maliyetinden dolayı çiftçinin üretim yapmamanın maliyetini hesapladığını söyleyen Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, “Tarımda 2022 kabus gibi bir yıl olacak” dedi Yanlış tarım politikaları, dışa bağımlılık, pandemi ve iklim değişikliği tarım sektörünü çıkmaza sokuyor. Sektörel sıkıntı her geçen gün artarken, yüksek girdi maliyetlerinden dolayı çiftçiler üretimden kaçıyor. Mazotun, gübrenin, tohumun, elektriğin zamlanması çiftçinin belini büktü. Çoğu çiftçinin tarlasını boş bırakması veya kiraya vermesi öngörülüyor. Üretici, “Bu şartlarda üretebilmek mümkün değil” derken, Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım da “Üreten de tüketen de çok zorlanacak” dedi.

GÜBRE KULLANIMI AZALACAK ÜRETİM DÜŞECEK

Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, tarım sektöründeki gidişat ve gıdadaki yüksek fiyatlar ile ilgili gazetemize açıklamalarda bulundu. Yıldırım, “Koronavirüs pandemisinin etkileri önümüzdeki yıl da devam edecek gibi görünüyor. İklim değişikliğine bağlı olarak kuraklık, ani hava değişiklikleri, felaketler yine devam edecektir” dedi. Bütün bunlara ilave olarak 2022’de yüksek girdi fiyatları nedeniyle üretimden kaçışın, verim kayıplarının, üretim düşüşünün daha büyük olabileceğini de öngördüklerini ifade eden Yıldırım, “Gübrede son 1 yıllık dönemde yüzde 150’yi aşan zamlar çiftçinin kimyasal gübre kullanımını büyük oranda azaltması bekleniyor. Avrupa merkezli, dünyayı etkileyen doğal gaz krizi ve buna bağlı olarak gübrede yaşanan kriz sadece fiyat artışı değil gübrenin bulunmasını bile sorun haline getirdi. Kimyasal gübre kullanımına karşı olabilirsiniz. İyi ki gübre fiyatları artıyor, daha az kimyasal kullanılacak diye düşünebilirsiniz. Fakat, kimyasal gübreye alıştırılmış topraklar ve çiftçiler, gübre olmadan verim artışının sağlanamayacağına inanıyor. Bu yıl gübre kullanımı azalacak. Buna bağlı olarak üretimde büyük bir düşüş olabilir” şeklinde konuştu.

YA TARLA BOŞ BIRAKILACAK YA DA KİRAYA VERİLECEK

“Son günlerde yapılan zamlarla mazotun litresi 8 liranın üzerine çıktı” diyen Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mazot ve gübre kadar olmasa da tohum, ilaç ve diğer girdilerde de fiyatlar artıyor. Girdi fiyatlarının çok yüksek olması nedeniyle çiftçi üretim yapmamanın maliyetini hesaplıyor. 'Tonu 10 bin lira sınırına dayanan gübre ile, litresi 8 liranın üzerinde olan mazotla üretim yaparsam ürünümü satabilir miyim? Bu maliyetleri çıkarabilir miyim' diye hesap yapan ve hesabın içinden çıkamayan çiftçilerin bir bölümü ya tarlasını boş bırakacak ya da kiraya verecek. Kuraklık, pandemi, dünya fiyatları üzerine bir de bu yüksek girdi fiyatları tarımsal üretimi olumsuz etkileyecek.”

KEŞKE TEK SORUMLUSU 5 ZİNCİR MARKET OLSAYDI

Tüketicinin çok yüksek fiyata ürün almak zorunda kaldığını, zincir marketlere kesilen cezalarla birlikte ürün fiyatlarının düşmeyeceğini aktaran Yıldırım, son olarak şunları kaydetti: “Tüketici açısından bakıldığında azalan üretimin faturası fiyat artışı olarak etiketlere yansıyor. Toprak Mahsulleri Ofisi, 1.sınıf kırmızı mercimek alım fiyatını ton başına 5 bin lira, yeşil mercimek için 4 bin 150 lira fiyat açıkladı. Nohut alım fiyatı ise 4 bin 50 lira olarak belirlendi. Şu anda toptan fiyatlar kırmızı mercimekte 9 bin 400 lira, nohutta 8 bin 600 lira. Marketlerde ise çok farklı fiyatlar var. Kanada mercimeği en ucuz markette kilosu 13-14 liradan başlıyor. Nohudun kilosu 16-17 liradan başlıyor. Markalı ve organik bakliyat ürünleri 25-30 lira seviyelerinde. Daha yüksek fiyatlar da var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fahiş fiyat uygulamakla suçladığı 5 zincir markete ve 1 tedarik şirketine toplamda 2,7 milyar lira ceza kesildi. Bu cezalar etiketlerde fiyat değişikliğine neden olur mu? Daha önce defalarca yazdım, söyledim, gıda fiyatlarındaki artışın tek bir nedeni yok. Keşke fiyat artışının tek sorumlusu 5 zincir market olsaydı. O zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın miting meydanlarında suçlamasına gerek kalmazdı. Yakından tanıdığı bu zincir marketlerinin sahiplerini telefonla arar fiyatları indirtirdi. Gıda fiyatlarındaki artışın nedenleri tarladan sofraya kadar olan sürecin tümünü kapsıyor. Yanlış tarım politikası, dış ticaret politikası, girdi fiyatlarının çok yüksek olması, desteklerin yetersiz kalması, üretim yerine ithalatın desteklenmesi, iklim değişikliği, lojistik maliyetleri, ihracattaki artış ve daha bir çok neden sayılabilir. Bu kadar çok nedeni olan bir soruna sadece zincirin bir halkasına yönelik ceza veya önlem almak sorunu çözmez.”

EMRE ÖZGÜL

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Gündem Haberleri