Konya Barosu, Anadolu’da kurulan baroların en kadim ve en güçlülerinin başında gelir. Konya Barosu bu günlerde 100. kuruluş yıldönümünü kutluyor.
İnsan hak ve hürriyetleri ile hukukun üstünlüğünün korunmasında, ülkede demokratik sistemin tesisinde ve adaletin gerçekleşmesinde baroların rolü büyüktür. Bu sebeple baroların her yönden güçlü olması bir zarurettir.
Her geçen yıl Konya Barosunun güçlenmesinden büyük mutluluk doyuyoruz.
Konya Baro Dergisi ve yayınları daha faal duruma getirilmiş. Baro yönetim kurulu dışında yayın işleri ile ilgilenmek üzere Av. Özgür Solak, başkanlığında Av. Serdar Ceylan, Av. Şamil Şeralp, Av. Murat Güçlü ve Oğuzhan Tekin’den oluşan bir ekip kurmuşlar.
Ben baroyu çok iyi tanırım meslektaşlarımızın çoğu, işlerinin yoğunluğu sebebiyle böyle işlerle pek ilgilenmezler. Gençler daha heyecanlı ve daha idealist. Bunlar koşturuyorlar. Güzel çalışmalarda bulunmuşlar.
Konya Barosunun arşivi, SEKA’ya gönderilince Baro adeta yüz yıllık bir karanlığa gömülmüş gibi olmuş. Baro ile ilgili kitap çalışması yaparken bunun farkına varmıştım.
Av. Özgür Solak Bey’i 1999 veya 2000 yıllarında Konya Postası’nda yayın yönetmeni bulunduğum sırada tanımıştım. Bir ay kadar birlikte çalışmıştık. Pırıl pırıl, çalışkan, dürüst ve son derece kabiliyetli bir insan.
Av. Serdar Ceylan Bey de öyle. Mesleği dışında onun bir de araştırmacı kimliği var. Geçen cumartesi günü açılan “Konya Hukuk ve Baro Tarihi Sergisi” adı ile Konya Yazma Bölge Kütüphanesi’nde açılan sergi için bir hayli çalışması olmuş. Sergiye katkıda bulunan Ahmet Çelik, Doç. Dr. İsmail Bilgili ve değerli dostum ve meslektaşım Av. Ahmet Ergun beylerden de bahsetmek gerekir. Bekir Şahin Bey’in de bir hayli katkıları olmuş. Zaten nerede hayırlı bir iş olursa, Bekir Şahin Bey mutlaka oradadır.
Kültür sanat konularında maalesef araştırmacı insan zor yetişiyor. Ahmet Çelik Bey baronun kurulduğu yıllardaki gazeteleri taramış. Bir hayli bilgiye ulaşmış, Serdar Ceylan Bey de araştırmalarını Adalet Bakanlığında yoğunlaştırmış. Ahmet Ergun Bey de bir hayli yayınla sergiye katkıda bulunmuş. Araştırmalar böyle devam ederse, Konya Barosu ile ilgili bilgilerde ezber bozulacağa benziyor. Baro ile ilgili çalışmamda bu hususa kısaca temas etmiştim.
Daha önce bir münasebetle söylediğim gibi Serdar Ceylan ve Ahmet Çelik isimlerine dikkat edin… Geleceğin büyük araştırmacıları ve kültür adamlarının arasında yer alacaklar. “Perşembenin geleceği çarşambadan belli olur” sözünü atalarımız boşuna söylememişler. Koyunoğlu Müzesi müdürü değerli dostum Hasan Yaşar Bey de Osmanlı belgelerini okumada en yetkili uzmanlardan birisi olacak. Bu işi başarı ile yürütüyor. O da bize Eminoğlu Hoca’nın bir yadigârı.
Bundan 20-25 yıl kadar önce genç bir ilim adamımız hakkında da benzer şeyler yazmış ve söylemiştim. O zamanlar üniversiteye yeni intisap emişti. Söylediklerimden fazlasını gerçekleştirdi. O şimdi eserleri olan meşhur bir ilim adamı. Aynı zamanda da kaliteli talebeler yetiştiriyor. Ama maalesef biraz nefsine yenik düştü. İnşallah onlar böyle olmaz. Nefsine mağlup olmamak ve vefa da son derece önemli değil mi? Zira bu hastalığın şifası yok.
Sergide beni duygulandıran bir şey de Gönül Anadol Hanım’ın vefası oldu. Birisi öldü mü, hatıraları hemen çöpe gider. Evrakları, kitapları ve bütün eşyaları darmadağın ediliverir. Ama Gönül Hanım öyle yapmamış, babasının evraklarından kitaplarına, çantasından şapkasına, hatta Halep işi at kamçısına kadar her şeyini muhafaza etmiş. Eski harflerle çıkan Babalık gazetelerine bile sahip çıkmış. Böyle evlat dostlar başına.
Aynı günün akşamında Baronun Dedeman Oteli’nin bahçesinde yemeği vardı. Yemeğe çevre barolardan bir hayli katılım oldu. Konya Baro Başkanının açış konuşmasında demokrasiye sahip çıkan, darbe ve muhtıralara tavır koyan konuşması da takdirle karşılandı.
Baromuzun 100. kuruluş yıldönümünü kutluyor, başta baro başkanı ve yönetim kurulu olmak üzere, faaliyetlerde emeği geçen herkesi kutluyorum.
Daha nice 100. yıllara…