Geçen ki yazımda yılları yanlış yazmışım aslı 1937 – 1938 olacaktı.
Bu öğretim yılında babam beni ikinci sınıfa dâhil etti. Çünkü okuma yazma biliyor dört hesap işlemini yapıyordum.
***
Aramızda başka köy bulunmayan Kalınağıl Köyü Okulu ile Kirazlı Yayla’da talebeleri iki okulun muallimleri tarafından görüştürüldü. Çok güzel bir gün geçirilmişti.
***
Bu arada postacı Pirlerkondu (Taşkent) öğrencilerinin gönderdiği renkli resimleri beğenip biz de resimler yaparak onlara kardeşlik ulaşımı yapmıştık.
***
Resim 1938 yılı resmi. En arkadaki uzun boylu Takışın Ali yaş ileri olsa da okumak istemiş okula başlamıştı.
Resme dikkat ederseniz kız ve erkek talebelerin başlarında kep denilen Ay Yıldızlı şapkalar var.
Bunları Konya’da yaptırarak giydirtmişti sınıf dışında babam.
***
1938 yılında da Konya’ya aynı gidiş ve orada yaşam sonrası Gazilere dönüş.
1938 – 1939 öğretim döneminde babam beni üçüncü sınıfa dâhil etti.
Problemler havuzlu musluklu zor problemleri öğretiyor neticeyi alamadıklarının üstüne düşüyordu.
***
Üçüncü sınıf son sınıf olup imtihanla diploma alınıyordu.
Mümeyyiz muallim karşısında ben ve yanımda diğer arkadaş hazırdık.
İkimize de aynı soru soruldu. Ben yaptım, arkadaş yapamadı.
Mümeyyiz işaretle beni gösterip “bu geçecek diğeri kalacak” demesine babam itiraz etti.
“Hayır, benim oğlan kalacak diğeri geçecek” demesine de mümeyyiz muallim itiraz edince…
Benimki sınıfı geçince dört ve beşinci sınıfları ilçede okuyacak. Ben okutamam.
Halbuki gelecek yıl bütün köy okulları beş sınıflı oluyor. Kalsın okulda bir yıl vakit geçirsin deyince karar öyle çıktı.
***
Yılsonu Konya’ya gidiş güzergâhı değişti.
İkinci güzergâh hayvanla on km. uzaktaki Hamzalar Köyü’ne gidilir orada üç gün kadar sonra gelen at arabası ile Konya’ya gidilirdi.
Mayıs ayında katırlara kalas ve tahta yükleyip Hamzalara gittik. Orada araba beklemek için üç gün misafir olduk.
Konya’ya arabacının Mehmet Ali köyünde geceyi geçirip akşama Konya’daki evimize vasıl olduk.
***
Babam oturulan evi yıkıp yeni ev yaptıracaktı.
Bağ evine giden komşunun evine oturduk eski ev yıkıldı yenisi başladı.
***
O zamanlar her mahallenin köşesinde bakkal yoktu.
Çukur Mektebin oradaki bakkaldan mecburi ihtiyaç yani şeker tuz ekmek vb. bulunurdu.
Evin marangoz ustası yarım ekmekle yüz gram toz şeker getirttirirdi bana…
Yarım okka ekmek beş kr. Şeker kilosu 32 kuruş olup 3,5 kr. Şeker alırdım. Bunu karıştırıp öğle ekmeği yapardı usta.
Ustanın günlüğü seksen kuruştu.
Konya’nın eski valisi Cemal Bardakçı İstanbul’da renkli karikatürlü köylü gazetesi yayınlar bunu okurduk.
Bir eylül günü Almanlar Polonya’yı bombalamaya ve karadan hücuma başladığını yayınlamıştı.
Böylece 2. Dünya Savaşı başlamıştı,
Babalar uzaklardan gelip. Araplara giden yoldaki beş yol ağzında bulunan Köprübaşı Karakolu’na raptedilmiş hoparlörden belediyenin verdiği haber veya radyoya bağlantıdan duyulanları dinlerlerdi.
***
İşin tuhafı Almanlar yürüdükçe dinleyenler sevinç duyuyordu. Çünkü tarihi dost diyorlardı.
Almanlar bombalamayı okul hastane cami ve sivil halkın olduğu yerlere yapmıyor savaş mahalli olan yerleri bombalıyorlardı.
Almanlara karşı müttefiklerle dost olan Rusya başkanı Stalin…
Hemen dönüp Almanya ile dostluk imzaladığı gibi Polonya’ya hücum etti.
***
Almanlara kahramanca karşı koyan Polonyalılar.
İki taraftan açılan cepheye dayanamadı ve Polonya’nın yarı Almanya’nın yarısı Rusya’nın oldu.
***
Şimdilik buraya kadar gelecek hafta Allah sağlık verirse beraber oluruz.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…